Logo

5. Hukuk Dairesi2024/6365 E. 2025/204 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın tazmini davasında zamanaşımının başlangıç tarihi ve belirsiz alacak davasına dönüştürülüp dönüştürülemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Zamanaşımı süresinin başlangıcının, davacının orman sınırlandırmasının iptali için açtığı davanın reddi kararının kesinleştiği tarih olduğu ve davacının belirsiz alacak davası açma talebinin yeni bir ıslah talebi niteliğinde olmadığı, bu nedenle davanın kısmen kabulü yerine, zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/632 Esas, 2024/662 Karar

DAVA TARİHİ : 05.03.2018

KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : ...1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/180 Esas, 2020/218 Karar

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince zamanaşımına uğramış olması nedeniyle ıslah edilen miktar yönünden davanın reddine, kısmi alacak davası olarak açılmış bulunan davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurularının davalı idare vekili yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiş, verilen kararın niteliğine göre davacı vekilinin istinaf başvurusu incelenmemiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilerek, Tekik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın...ili, ...ilçesi,... köyü 10 parsel (ifrazen 3463 ve 3464 parseller) sayılı taşınmazın en son 1990 yılındaki satın alma ile tamamına malik olunduğunu, satın almalar sırasında tapuda şerh bulunmadığını, taşınmazın iyi niyetle satın alındığını, taşınmazların orman olarak sınırlandırıldığının bildirilmesi üzerine taraflarınca açılan davanın ret edildiğini ve kararın 13.12.2006 tarihinde kesinleştiğini, Orman Genel Müdürlüğünce açılan dava sonucunda da taşınmazların orman olarak Hazine adına tesciline karar verildiğini ve kararın 08.07.2008 tarihinde kesinleştiğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince, 6100 sayılı Hukuk Muhakeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 109 uncu maddesine göre fazlaya ilişkin hak saklı kalmak kaydı ile şimdilik zararın 10.000,00 TL olarak yasal faizi ile birlikte tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; öncesinde Devlet ormanı sınırları içerisinde olmaları nedeniyle taşınmazların Hazine adına tescilinin hukuka uygun olduğunu, 10 yıllık zamanaşımı süresinde Hazine aleyhine dava açılmadığı gözetildiğinde davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerekeceğini, davanın esastan incelenmesine karar verildiği takdirde denkleştirici adalet ilkesinin dikkate alınması gerektiğini, dava değeri düşük gösterildiğinden harcın tamamlattırılması gerektiğini beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile zamanaşımına uğramış olması nedeniyle ıslah edilen miktar yönünden davanın reddine, kısmi alacak davası olarak açılmış bulunan davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 11.09.2018 tarihinde davanın usulen ıslah edilerek 10.000,00 TL üzerinden belirsiz alacak davası olarak devamına karar verilmesinin istendiğini ve tam ıslah dilekçesinin sunulduğunu, keza 16.05.2019 tarihinde de bu hususa ilişkin Yargıtay kararlarını sunduklarını, ayrıca 20.11.2019 tarihuinde de kısmi davanın belirsiz alacak davasına dönüştürülmesinin olanaklı olduğu belirtilerek ve ilgili Yargıtay kararları sunularak 379.032,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilinin talep edilmiş olduğunu, bu taleplerinin ikinci bir ıslah talebi olmadığını, belirsiz davada ıslaha gerek kalmadan bedel artırımına gidildiğini, ilgili kararların sunulduğunu, Mahkemenin değerlendirmesi kabul edilmemekle birlikte, bu halde dahi ikinci ıslaha değer verilmeyerek, birinci ıslaha göre karar verilmesi gerektiğini, kısmi davanın tam ıslah ile belirsiz alacak davasına dönüştürülebileceğini, davanın tamamen ıslahı halinde ilk açılan davanın devamı niteliği olduğundan zamanaşımı süresinin de ilk davanın açıldığı tarih olarak dikkate alınması gerektiğini, Hazine harçtan muaf olduğu için harç yatırılmasına gerek bulunmadığını, harcın istenmesi halinde de bu hususta kesin süre verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının taşınmazı satın aldığı tarihten önce orman vasfı taşıdığını bilmediği kabul edilse dahi taşınmazın 14.11.1948 yılında kısmen orman sınırı içerisine alındığı ve şerhin 1996 yılında tapu kaydında yer aldığı sabit olup davacının zararı öğrendiği tarihten itibaren 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince, zararlarının tazmini için 6098 sayı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresinde Hazine aleyhine adli yargıda tazminat davası açmadığı gözetildiğinde davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, ormanların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup, özel mülkiyete konu olamayacaklarını, dava konusu taşınmazların öncesi kesinleşmiş orman sınırları içerisinde kalan kısmına ait tapunun iptali ile ... adına tescil edilmesinin hukuka uygun olduğunu, metrekare birim bedelinin yüksek hesaplandığını, 28.03.2019 tarihinden itibaren faiz işletilmesinin doğru olmadığını, reddedilen kısım yönünden müvekkil ... lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken bu konuda hüküm kurulmadığını ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece, 10 yıllık zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi dava dışı Orman Genel Müdürlüğünce açılan ve ...3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/200 Esas, 2007/456 Karar sayılı tapu iptal tescil davasının kesinleşme tarihi olan 08.07.2008 olarak alınmış ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de davaya konu ...ilçesi,... Mahallesi 3463 ve 3464 parsel sayılı taşınmazların evveliyatını oluşturan 10 numaralı parselin 1956 yılındaki kadastro sırasında 7380 m² yüzölçümüyle gerçek kişiler adına tespit ve tescil edildiği, 1990 yılında davacı tarafından satın alındığı, 1996 yılında kısmen orman sahasında bulunduğuna yönelik taşınmazın 1.852,84 m²lik kısmına şerh konulduğu, davacının 22.05.2003 tarihinde orman sınırlanmasının iptali için ...2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/137 Esas numarasına kayden (bozmadan sonra 2005/382) açtığı davada Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 12.05.2005 tarihli ve 2005/ 1775 Esas, 2005/6227 Karar sayılı bozma kararına uyularak davanın reddine karar verildiği, sözü edilen davanın yargılaması sırasında (A) işaretli 1617 m² bölümün ve (C) işaretli 241 m² bölümün orman tahdidi içinde, (B) işaretli 5521 m² bölümünün ise baştan beri orman tahdidinin dışında kaldığının belirlendiği, daha sonra (A) bölümünün 3463, (B) bölümünün 3465 ve (C) bölümünün 3464 parsel numarasını aldığı, kararın 13.12.2006 tarihinde kesinleştiği; sonrasında dava dışı Orman Genel Müdürlüğü tarafından ...3.Asliye Hukuk Mahkemesinde tapu iptal tescil davası açıldığı ve anılan dosyada Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 07.05.2008 tarihli ve 2008/3510 Esas, 2008/6946 Karar sayılı kararında davacı tarafından daha önce açılan orman sınırlamasının iptali davasının kesin hüküm oluşturması nedeniyle verilen davanın kabulü kararının onandığı anlaşıldığından, bu durumda, ...2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/382 (Bozmadan önce 2003/137) Esas, 2006/46 Karar sayılı kararı kesinleştiği 13.12.2006 tarihinin 10 yıllık zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi olarak alınması ve davanın açıldığı tarih itibarıyla bu sürenin dolmuş olması, davalı Hazine vekilinin süresinde zamanaşımı itirazında bulunmuş olmasına göre davacı yanın davasının zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne yönelik yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmediğinden davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurularak davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; lehlerine ıslah edilen miktar üzerinden nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4- 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesinin 4 üncü fıkrası uyarınca, maddi tazminat istemli davaların tamamen reddi durumunda tarifenin ikinci kısımının ikinci bölümüne göre maktu vekâlet ücreti belirlenmesi gerektiğinden, davalı Hazine yararına maktu vekâlet ücretinin hüküm altına alınması yerindedir.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.