"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2717 Esas, 2023/711 Karar
Avukat ...
DAVA TARİHİ : 01.03.2021
KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ :...4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/99 Esas, 2022/128 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın müvekkilinin hissedarı bulunduğu Antalya ili, ..., ...Mahallesi 596 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına ''belediye hizmet alanı'' şerhini işlemek suretiyle kamulaştırmasız el atıldığını, bu durumun kalıcı nitelikte olduğunu, buna ilişkin herhangi bir bedelin müvekkiline ödenmediğini belirterek taşınmazın tamamının bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarını kabul etmediklerini, söz konusu taşınmaza ilişkin kamulaştırma kararı ve idarelerince yapılan fiili bir müdahalenin bulunmadığını, yetkisiz yargı yerinde dava açıldığını, fiili bir el atmanın mevcut olmadığını, taşınmazın değerinin davacı tarafından olduğundan çok fahiş olarak nitelendiğini, kamulaştırmasız el koyma nedeniyle tazminat davasının açılabilmesinin ön koşulunun imar planındaki ayrılış amacına yönelik malikin rızası olmaksızın fiili olarak taşınmaza el konulması olduğunu, söz konusu davada fiilen el atılan bir taşınmaz olmadığını, bu sebeple davanın reddine karar verilmesini, Mahkeme masrafları ile avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, el atma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı idareden tahsil edilerek davacıya ödenmesine taşınmazda davacı hissesinin tapu kaydının iptali ile davalı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmedilen bedelin tümüne dava tarihi itibarıyla yasal faiz işletilmesinin hatalı olduğunu, raporun hükme esas alınacak nitelikte olmadığını, yaptıkları itirazların dikkate alınmadan hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğunu, bedelin fahiş belirlendiğini, emsal alınan taşınmazın emsal olma özelliğine sahip bulunmadığını, maktu vekâlet ücreti takdiri gerekirken nispi vekâlet ücreti takdirinin hatalı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın 02.06.2005 tarihinde 1/1000 ölçekli imar planı içerisinde belediye hizmet alanı olarak planlandığı, aradan geçen süre içerisinde dava konusu taşınmazın imar planına ayrılma amacına uygun olarak kamulaştırma yapılmadığı, bu nedenle dava konusu taşınmazda davacının mülkiyet hakkının kısıtlandığının kabulünün gerektiği,dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli imar planı içerisinde kalması nedeniyle arsa vasfında kabul edilerek emsal araştırma yöntemi ile dava konusu taşınmazın değerinin tespiti yoluna gidilmesinde yöntem olarak isabetsizlik bulunmadığı, dava konusu taşınmazdan düzenleme ortaklık payı kesintisi yapıldığı, 2020 yılı emlak vergisine esas metrekare birim fiyatının 136,67 TL olduğu, emsal olarak alınan Antalya ili, ..., ...Mahallesi 541 Ada 4 parsel sayılı taşınmazın 1/1000 ölçekli imar planı içerisinde düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılmış imar parseli olduğu, 2020 yılı emlak vergisine esas metrekare değerinin 325,39 TL olduğu, emsal taşınmaza ait hissesinin 24.12.2020 tarihli ve 55363 yevmiye numaralı resmi satış örneğinin dosyaya celp edildiği, emsal olma özelliğine sahip bulunduğu, dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazın eksik ve üstün yanlarının hükme esas alınan bilirkişi raporunda tartışıldığı, emsal taşınmazın dava konusu taşınmazdan 2 kat daha değerli kabul edilmesinin emlak vergi değerleri açısından da değerlendirildiğinde yerinde olduğu, üstünlük kat sayısı uygulandığında taşınmazın metrekare birim fiyatının dava tarihi olan 01.03.2021 tarihi itibarıyla 2.409,10 TL bulunduğu, ancak Dairemizce...belediyesine yazılan yazıya verilen 05.05.2023 tarihli yazı cevabında dava konusu taşınmazın ve emsal taşınmazın düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılmış imar parseli olduklarının belirtildiği, buna göre dava konusu taşınmaza düzenleme ortaklık payı kesintisi eklenmemesi gerekirken düzenleme ortaklık payı eklemesi yapılmak suretiyle dava konusu taşınmazın metrekare birim fiyatının dava tarihi olan 01.03.2023 tarihi itibarıyla 3.430,06 TL bulunmasının hatalı olduğu, dava konusu taşınmazın metrekare birim fiyatının 2.409,10 TL olarak kabulünün gerektiği, dava konusu taşınmazda davacı hissesine karşılık 211,42 m² yer bulunduğu, Dairemizce kabul edilen taşınmazın metrekare birim fiyatı olan 2,409,10 TL ile çarpılması halinde (2.409,10 TLx211,42m²)=509.331,92 TL davacının talep edebileceği kamulaştırmasız el atma tazminat bedelinin 509.331,92 TL olacağı, bu miktarın hüküm altına alınmasının gerekeceği görülmekle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf mahkemesi hatalı olarak emsal taşınmaz ve dava konusu taşınmaz üzerinde karşılaştırma yaparak dava konusu taşınmaz üzerinden düzenleme ortaklık payı eklenmesi yapılmasını hatalı değerlendirerek resen yaptığı hesaplamayla metrekare bedelini 2.409,10TL olarak belirlediği; ancak dava konusu parsel 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18 inci madde uygulaması neticesinde arsa olarak ayrıldığı, imar parsel olarak düzenlendiği taşınmazın bulunduğu bölgede %29,76516 düzenleme ortaklık payı kesilerek taşınmaz imar adası içerisinde bırakıldığı, bilirkişi raporunda yer alan somut emsalin kadastro parseli olması, dava konusu parselin ise imar parseli olması nedeniyle düzenleme ortaklık payı eklenmesi gerektiği bu nedene dava tarihi itibarıyla tayin olunan 3.430,06 TL/m² hesaplamasının doğru olduğu, İstinaf Mahkemesi teknik olarak hatalı bir değerlendirme yapıldığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar etmiş ayrıca tazminat bedeli ilk karardaki bedele göre düştüğünden davacıya verilen vekâlet ücretinin de hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde-1 inci maddesi: “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. (İptal: Anayasa Mahkemesinin 20.12.2018 tarihli ve 2016/181 Esas, 2018/111 Karar sayılı Kararı ile)”
5. 26.11.2020 tarih ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7421 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesi ile 2942 sayılı Kanun'un Ek Madde-1 inci maddesinin 1 inci fıkrasına eklenen cümle: "Bu süre içinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından mülkiyet hakkından kaynaklı bedele ilişkin açılacak davalar, adli yargıda görülür."
6. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci ve Ek madde 4 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde yöntem itibarıyla bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda somut emsal olarak ..., ... 45 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 16.10.2015 tarihli satışı emsal olarak alınmış ve değerlendirme bu emsale göre yapılmış iken Bölge Adliye Mahkemesince hataen hükme esas alınan raporda farklı emsalin değerlendirmede esas alındığı kabulü ile hesaplama yapılarak yeniden hüküm kurulmuş olması nedeniyle hatalı sonuca ulaşılması yerinde değildir.
Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda açıklanan husus gözetilmek suretiyle değerlendirme yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.
5. Dosya kapsamında yer alan fen bilirkişi raporunda, keşif tarihi itibarıyla dava konusu taşınmaza fiilen el atılmadığı anlaşılmakla birlikte davaya konu taşınmazda davalı idarenin 17.08.2017 tarihinde trampa yolu ile paydaş olduğu gözetildiğinde davalının edinimini gösterir şekilde satış akit tablosu ile devri gösteren tapu kayıt örneği ve bu işlemlere ait tüm dayanak belgeleri ilgili Tapu Müdürlüğünden alınarak kamulaştırma amacı ile malik olduğunun tespiti halinde fiili el atma, kamulaştırma amacı dışında edinilmiş ise hukuki el atmanın varlığı kabul edilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
6. Kabule göre Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu eylem hukuki el atma kabul edilerek hüküm kurulduğu hâlde, 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrası ile; “Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” hükmü getirildiğinden maktu vekalet ücretine hükmedilmemesi bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde iadesine, 3.040,00 TL temyize başvuru harcının davalı idareden alınmasına,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.