"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/131 Esas, 2024/83 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Ecrimisile ilişkin birleştirilen 2018/193 Esas sayılı dosya ile değirmen bedeline ilişkin 2018/191 Esas sayılı dosyalarda için hükmedilen bedeller karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla, davalı idare vekilinin davacı ... yönünden ecrimisile ilişkin birleştirilen 2018/193 Esas sayılı dosya ile değirmen bedeline ilişkin 2018/191 Esas sayılı dosyalar için temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı idare vekilinin asıl dosyada hükmedilen kamulaştırmasız el atma tazminatı ve birleştirilen davalardan davacı ... payı yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA:
1.Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerine ait Diyarbakır ili, Sur ilçesi, ... köyü 118 ve 119 parsel sayılı taşınmazların tahmini 30 dönümü, davalı idare tarafından kanundan kaynaklı gerekli tedbirleri almaması nedeniyle taşınmazların yanında bulunan ... Çayının suyunun taşıması ve yatak değiştirmesi sonucu sular altında kaldığını, taşınmazların orta ve yanlarından ... Çayının taşması ve yatak değiştirerek geçmesi sonucu iş bu taşınmazların ikiye ve üçe bölündüğünü, taşınmazların bütünlüğünün bozulduğunu, dava konusu taşınmazların büyük bölümünün bu taşkın nedeniyle su baskınına maruz kalarak kullanılmayacak duruma geldiğini, yıllardır sular altında kaldığından ve bu fiili durum devam ettiğinden müvekkillerince taşınmazın sular altında kalan kısımlarını kullanması ya da tasarrufta bulunmasının da imkansızlaştığını, müvekkilerinin uzun yıllardır davalı idareye ... Çayının taşkınlığını önlenmesi için sözlü ve yazılı ihtarlarına rağmen davalı idarenin söz konusu uyarıları dikkate almadığını, taşkını önleme görevini yerine getirmeyerek taşınmazların büyük bir bölümünün ırmak yatağına dönüşmesine neden olduğunu, dava konusu taşınmazlar sular altında kaldığından ötürü tarla vasfını yitirdiğini ve tahmini 90 dönümlük kısmı ırmak yatağı haline geldiğini, sular altında kalan tahmini 90.000 m²lik bölümün, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu (2942 sayılı Kanun) hükümleri kıyasen uygulanarak tespit edilecek değerin tam ve kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğu anda artırılmak üzere kamulaştırmasız el koyma karşılığının ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
2.Davacılar vekili birleştirilen 2018/191 Esas sayılı dosyanın dava dilekçesinde özetle; 119 nolu taşınmaz üzerinde inşa edilmiş bulunan bir değirmenin mevcut olduğunu, ziraat yapan müvekkillerinin ve köylülerin un fabrikası olarak kullanmakta olduğunu, ... Çayının suyunun taşıması ve yatak değiştirmesi nedeniyle taşınmazların bütünlüğü bozulduğundan dava konusu taşınmazların büyük bölümünün su baskınına maruz kalarak taşınmazların kullanılamayacak duruma geldiğini, taşınmaza davalının müdahalesinden dolayı 15-20 yıldır zirai faaliyet yapılamadığından; önceleri faal durumda olan değirmen de zarar gördüğünden değirmen bedelinin tahsilini talep ve dava etmiştir.
3. Davacılar vekili birleştirilen 2018/193 Esas sayılı dosyanın dava dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların büyük bölümünün su baskınına maruz kalarak taşınmazların kullanılamayacak duruma geldiğini, taşınmaza davalının müdahalesinden dolayı su taşkınlarından kaynaklı alanlarda ziraat yapılamadığından ve bu fiili durum devam ettiğinden taşınmazın sular altında kalan kısımlarını kullanması ya da tasarrufta bulunması da imkansızlaştığından geriye dönük beş yıllık ecrimisilin hesap edilerek müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; idarelerinin söz konusu yerdeki çalışmaları sonucu davacıların bir zararı doğmuşsa bunun idari yargı mercinden talep edilmesi gerektiğini, tüm taleplerin zamanaşımına uğradığını, dava dilekçesinde zarara sebebiyet verdiği iddia edilen derenin yatak değiştirme tarihinin 15-20 yıl önce olduğunun belirtildiği, taşınmazlara herhangi bir el atmanın söz konusu olmadığını, taleplerinin kabul edilmediği takdirde kamulaştırma bedeli hesaplanırken davacıların sahip oldukları hisse oranı dikkate alınarak bedel tespit edilmesi gerektiğini, talep edilen bedele dava tarihinden itibaren yasal faiz talebinin de yerinde olmadığını, ecrimisil ve değirmen bedelinin de talep edilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 10/12/2021 tarihli ve 2020/459 Esas 2021/991 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 07.04.2022 tarihli ve 2022/955 Esas, 2022/684 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazların ... Çayının taşması ve yatak değiştirmesi sebebiyle kısmen sular altında kaldığı, dere yatağındaki değişikliğin sürekli nitelikte olduğu ve taşınmazların kalıcı olarak sular altında kalan bölümlerinin tarımsal faaliyete uygun olmadığının ve kullanılamaz hale geldiğinin uzman bilirkişi raporları ile sabit olduğu anlaşıldığından asıl dava yönünden mahallinde yapılan keşif sonucu arazi niteliğindeki taşınmazların zeminine 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri üzerinden bilimsel yolla değer biçilmesinde, birleştirilen 2018/191 Esas sayılı dava dosyası ile talep edilen yapı bedeline hükmedilmesinde ve birleştirilen 2018/193 Esas sayılı dava dosyası ile talep edilen ecrimisil isteminin kabulü ile bedelinin davalıdan tahsiline ilişkin İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından davalı idarenin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin 07.04.2022 tarihli ve 2022/955 Esas, 2022/684 Karar sayılı kararına karşı davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; değerlendirme tarihi olan 2016 yılına ait dosya arasında bulunan İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü resmî verilerine göre buğdayın kilogram satış fiyatı 0,92 TL, silajlık mısırın satış fiyatı 0,2 TL olup Dairemiz denetiminden geçen 2020/3600 Esas sayılı dosyada ise İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerine göre buğdayın satış fiyatı 0,72 TL, mısırın fiyatı ise 0,16 TL olduğu anlaşıldığından veriler arasındaki çelişkinin neden kaynaklandığı İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünden sorulduktan sonra resmî satış fiyatları esas alınmak suretiyle bedel belirlenmesi gerekirken, bilirkişi raporunda gerekçesi açıklanmadan buğdayın kg satış fiyatı 0,95 TL, mısırın 0,25 TL alınmak suretiyle fazla bedel tespiti isabetsiz olduğundan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf istemine karşı Bölge Adliye Mahkemesince verilen esastan ret kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacılardan ...'in payını sattığını, adı geçen davacı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, takyidatların bedele yansıtılması gerektiğini, taşınmazlara idarece el atılmadığını, taşınmazların dere yatağı olmasından dolayı idareye sorumluluk yüklenemeyeceğini, hava fotoğrafı incelemesi yapılması gerektiğini ve taşınmazın mükerrer olarak kaydedildiğinin gözetilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Davacı ...'in yargılama sırasında 17.02.2022 tarihinde vefat ettiği, Mahkemece davacının ölüm sonrasında taraf teşkilinin sağlanması için herhangi bir usul işlemi yapılmaksızın dava hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır.
3. Tapu kaydının incelenmesinde ise davacı ...'in mirasçılarının 28.03.2022 tarihinde intikal işlemlerini yaptırdığı ve mirasçıların kendi aralarında pay satışı yaptığı davacı ...'in payının hali hazırda mirasçılar ... ..., ...,........, ..., .......,........, ......... adına kayıt ve tescil edildiği anlaşılmıştır.
4. Mahkemece, ölümle vekâlet ilişkisinin son bulduğu gözetilerek, 6100 sayılı Kanun'un 55 inci maddesinde gösterilen şekilde ölen davacının mirasçılarının son güncel tapu kaydına göre malik olanlarının tebligat yoluyla davadan haberdar ederek sonucuna karar verilmesi gerektiği düşünülmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davalı İdare Vekilinin Davacı ... Yönünden Birleştirilen 2018/193 Esas, 2018/191 Esas Sayılı Dosyalara İlişkin Temyizi Yönünden;
Davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden REDDİNE,
B.Davalı İdare Vekilinin Tazminat Talebi ve Asıl Dava ile Birleştirilen Davalarda Davacı ... Payına İlişkin Temyizi Yönünden;
Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile şimdilik sair hususlar incelenmeksizin temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
06.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.