Logo

5. Hukuk Dairesi2024/6765 E. 2025/1032 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptalinden kaynaklanan zararın tazmini davasında, taşınmaz üzerindeki haciz şerhlerinin hükmedilen tazminat bedelinde dikkate alınıp alınmayacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tapu kaydının iptalinden doğan zararlardan Hazine'nin sorumlu olduğu ve bu haciz şerhlerinin tazminat bedelinin tespitinde gözetilmesi gerektiği değerlendirilerek mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/426 Esas, 2024/95 Karar

ASIL VE BİRLEŞTİRİLEN

DAVADA DAVACI : ... San Tic Ltd Şti. vekili Avukat ...

ASIL VE BİRLEŞTİRİLEN

DAVADA DAVALI : ... vekili Avukat ...

DAVA TARİHİ : 01.02.2010

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazminine ilişkin asıl dava ile faiz alacağına ilişkin birleştirilen davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin paydaşı olduğu İzmir ili,... ilçesi, ... Mahallesi 20 parsel sayılı taşınmazın tamamının tapu kaydının Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda iptal edilerek taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu durumun müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlâl ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı 456.975,00 TL zararın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tazminini talep etmiştir.

2. Davacı vekili birleştirilen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin paydaşı olduğu İzmir ili,... ilçesi, ... Mahallesi 20 parsel sayılı taşınmazın tamamının tapu kaydının Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda iptal edilerek taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu kararın 20.01.2009 tarihinde kesinleştiğini, asıl davada talep ettiği 456.975,00 TL bedel için 20.01.2009 tarihinden davanın açıldığı 11.02.2014 tarihine kadar uygulanacak 208.230,00 TL yasal faizin davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Hazine vekili asıl davaya ilişkin cevap dilekçesinde özetle; idarenin eylem ve işleminden doğan bu davada görevli mahkemenin idari yargı mahkemeleri olduğunu, dava konusu taşınmazın tapu kaydında davacının halen malik olarak gözüktüğünü, bu davanın açılabilmesi için zararın hukuken oluşması gerekmekte olduğunu, ancak tapu kaydında davacı malik gözüktüğü için zararın henüz oluşmadığını, bu nedenle tazminat isteminin Hazineye yöneltilmesinin doğru olmadığını, taşınmazı satın aldığı kişiye karşı sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre başvurması gerektiğini, müvekkili Hazine yönünden husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesini, dava konusu taşınmaz için talep edilen bedelin çok yüksek olduğunu ileri sürmüştür.

2. Davalı Hazine vekili birleştirilen davaya ilişkin cevap dilekçesinde özetle; süresinde açılmayan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini, davacı tarafından açılan tazminat davasında dava tarihinden itibaren faiz talep edildiğini, o nedenle davanın derdestlik gerekçesiyle reddi gerektiğini, davacı tarafın iyiniyetli olmadığını, taşınmazı satın aldığı tarihten beri taşınmazın sit alanı ve ormanla ilişkisini bildiğini, bu nedenle tapu siciline ... ilkesinden yararlanmayacağını, tazminat ve faiz talebinin reddi gerektiğini, dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini, tapu iptal kararının kesinleştiği tarihten itibaren yasal faiz talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 23.11.2010 tarihli ve 2010/49 Esas, 2010/436 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın eylemli orman niteliğinde olduğu, somut olayda taşınmazın tapu kaydına ormana ait ilişkinin yazılmamasından dolayı doğrudan Devleti sorumlu tutmanın mümkün olmadığı, bir kişi ya da kurumun bir taşınmazı bulunduğu hal üzerinden (somut olayda eylemli orman olarak) satın alır ise bu takdirde taşınmaza ait eylemli durumun sicildeki kayda göre daha belirgin bir unsur olduğu, bunu bilerek satın alan tarafın iyiniyetli olduğunun söylenemeyeceği ve sonradan ortaya çıkan değişik durumlara göre tazminat istemesinin mümkün olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin 23.11.2010 tarihli ve 2010/49 Esas, 2010/436 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; davacının, üzerinde orman olduğuna dair hiçbir şerh ve kısıtlama bulunmaksızın 1990 yılında tapuda yapılan resmi işlemle satın aldığı taşınmazın tapu kaydının, sonradan orman olması nedeniyle iptal edilmesi üzerine açılan işbu davada, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğu gözetilip, işin esasına girilerek, davacının zararı belirlenip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçelerle talebin reddine karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Verilen Direnme Kararı

Mahkemenin 25.03.2014 tarihli ve 2014/69 Esas, 2014/108 Karar sayılı kararı ile Yargıtay bozma kararına karşı direnilmesine karar verilmiştir.

C. Dairemizce Yapılan İnceleme Sonucu Dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna Gönderilmesi Kararı

Dairemizce verilen bozma kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş olup, Mahkemece verilen direnme kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından, temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın 6763 sayılı Kanun'un 43 üncü maddesi ile değişik 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası uyarınca yetkili ve görevli Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

D. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.06.2018 tarihli ve 2017/5-2022 Esas, 2018/1168 Karar sayılı kararı ile somut olayda davacı şirketin dava konusu taşınmazın 6.093 m²lik kısmını 24.12.1990 tarihinde satın aldığı, ancak taşınmazın satın alındığı tarihte tapuda taşınmazın orman olduğunu gösterir nitelikte herhangi bir şerh ve kısıtlama bulunmadığı gibi, resmî işlemin yapıldığı sırada taşınmazın orman niteliğinde bulunduğu yönünde davacı şirket yetkilisine bir bilginin de verilmediğinin de sabit olduğu, bu durumda hukuksal dayanağını kusursuz sorumluluktan alan ve kusura değil tehlike prensibine dayanan davada, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davacının zararından davalı ... Hazinesinin sorumluluğunun bulunduğunun açık olup, davacı şirketin zararının tespit edilerek ödenmesi gerektiği belirtilerek Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

E. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabulüne, asıl davada taşınmazın gerçek bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline ve birleştirilen davada ise tapu iptal ve tescil davasının kesinleştiği 20.01.2009 tarihinden asıl dava tarihi olan 01.02.2010 tarihine kadar işleyen 32.676,84 TL yasal faizin davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin düşük olduğunu ileri sürmüştür.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı tarafın iyiniyetli olmadığını, taşınmazı satın aldığı tarihten beri taşınmazın sit alanı ve ormanla ilişkisini bildiğini, bu nedenle tapu siciline ... ilkesinden yararlanmayacağını, dava konusu taşınmazın arsa kabul edilmesinin doğru olmadığını, taşınmaza komşu 19 parsele ilişkin davacı tarafından açılan davada taşınmazın arazi vasfıyla tespit edilen değerine hükmedildiğini, dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin yüksek olduğunu, birleştirilen davada reddedilen miktara göre müvekkili lehine eksik vekâlet ücretine hükmedildiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arsa niteliğindeki İzmir ili,... ilçesi, ... Mahallesi 20 parsel sayılı taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.

3. Tespit edilen değer Dairemiz denetiminden geçen aynı değerlendirme tarihli paydaş dosyaları ile uyumludur.

4. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin tüm, davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

5. Dava konusu taşınmazın tapu kaydında davacıya ait payda yer alan haciz şerhlerinin hükmedilen bedele yansıtılması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun’un 438 inci maddesi uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı vekilinin tüm, davalı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı Hazine vekilinin Mahkeme kararına yönelik temyiz itirazının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak "Dava konusu taşınmazın tapu kaydında davacıya ait payda yer alan haciz şerhlerinin hükmedilen bedele yansıtılmasına" cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

23.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.