Logo

5. Hukuk Dairesi2024/676 E. 2024/6639 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacıların, nehir yatağının değişmesi sonucu taşınmazlarının su altında kalması nedeniyle davalı idareden kamulaştırmasız el atma bedeli talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazların nehir yatağının değişmesi nedeniyle kalıcı olarak su altında kaldığının tespit edilmesi ve bu durumun davalı idarenin sorumluluğunda olan bir el atma niteliğinde olması gözetilerek, taşınmaz bedellerinin sulu tarım arazisi vasfına göre hesaplanmasında bir isabetsizlik bulunmadığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1042 Esas, 2023/2298 Karar

DAVA TARİHİ : 07.03.2019

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: Diyadin Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/495 Esas, 2022/275 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinden ...'ün ... ili,... köyü 118 parsel ve ... Mahallesi 107 ada 2 parsel sayılı taşınmazların, ...'ın ise ... Mahallesi 106 ada 2 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, son on yıldır ... Nehrinin yatak değiştirmesiyle taşınmazların büyük bir kısmının akarsu altında kaldığını, kullanılamaz hale geldiğini, bu yatak değişikliğinin süreklilik arz ettiğini, ... Nehrinden zarar görerek nehir yatağına dönüşmesi sonucu kamulaştırmasız el atma bedeli olarak şimdilik 500 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan alınmasına ve müvekkillerinin tapudaki payları oranında ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davada hak düşürücü sürenin geçmiş olduğunu, belirsiz alacak şeklinde açılan davada hukuki yararın olmadığını, dava açmada kötüniyetli olunduğunu, söz konusu zararlarda idarenin bir kusurunun olmadığını, müvekkili idarenin dava konusu taşınmaz üzerinde herhangi bir kamulaştırma plan ve projesi olmadığını, müvekkili idarenin dava konusu taşınmazı sahiplenme niyetinin olmadığını, dava konusu taşınmaza herhangi bir müdahalesinin olmadığını, bu doğrultuda kamulaştırmasız el atma koşulları gerçekleşmediğinden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının hatalı olduğunu, hak düşürücü sürenin geçmiş olmasından ötürü davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, görevli yargı yolunun idari yargı olduğuna dair yapılan itirazların dikkate alınması gerektiğini, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, taşınmaz bedelinin fahiş oranda yüksek hesaplandığını, taşınmazların kalan kısımlarının büyüklüğüne göre değer azalışı uygulanmaması gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazları su taşkınına maruz bırakan akarsu yatağındaki değişikliğin sürekli nitelikte olduğu ve bu kapsamda dava konusu taşınmazların özel mülkiyete konu olamayacağı gözönünde bulundurularak, taşınmazın kalıcı olarak su altında kalan bölümünün bedelinin 2942 Kamulaştırma Kanunu'ndaki (2942 sayılı Kanun) esaslar çerçevesinde tespitinin gerektiği, arazi niteliğindeki ve kalıcı olarak nehir yatağı haline gelen dava konusu taşınmazların fen bilirkişisi raporunda belirlenen kısımlarının, Yargıtay içtihatları doğrultusunda davalı idarenin yetki ve sorumluluğuna giren taşınmazın doğal nedenlerle de olsa su altında kalmasından davalı kurumun sorumlu olacağı anlaşılmakla; sulu tarım arazisi niteliğindeki taşınmazlara ekilebilir ürün gelirine göre gelir metodu kullanılarak bilimsel yolla, dosyaya getirilen resmi veriler esas alınarak net gelirin tespit edilmesinde, kapitalizasyon faizinin %4 olarak belirlenmesinde ve istinafa gelenin sıfatına göre 106 ada 2 parsel ve 107 ada 2 parsel sayılı taşınmazların arta kalan alanlarının kullanım amacı, geometrik şekli ve büyüklüğü dikkate alınarak arta kalan alanlarda değer azalışı uygulanmasında, 107 ada 2 parselin ilçe merkezine olan mesafesine göre yazılı oranda objektif değer artışı uygulanmasında ve kamulaştırmasız el atma bedelinin hesaplanmasında bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Sulu tarım arazisi niteliğindeki dava konusu taşınmazlara 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, temyiz edenin sıfatına göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.