"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1563 Esas, 2024/477 Karar
ASIL DAVADA DAVACI
BİRLEŞTİRİLEN DAVALARDA
ASIL DAVADA DAVALILAR
BİRLEŞTİRİLEN DAVADA
DAVACILAR : 1. ... vd. vekili Avukat ...
2. ... vd. vekili Avukat ...
3. ... vd. vekili Avukat ...
4. ... vd. vekili Avukat ...
5. ... vekili Avukat ...
ASIL DAVADA DAVALILAR
KARŞI DAVADA DAVACILAR : ... vd. vekili Avukat ...
ASIL DAVADA DAVALILAR : ... vd.
BİRLEŞTİRİLEN
DAVALARDA DAVALI : ... vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : 06.02.2012
KARAR : Usulden ret/ Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/635 Esas, 2022/246 Karar
Taraflar arasındaki kesinleşen orman tahdidine dayalı tapu iptali tescil istemine ilişkin asıl dava ile tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin karşı dava ve birleştirilen davalarda yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl dava, karşı dava ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince tapu iptali ve tescile ilişkin asıl dava 21.03.2018 tarihinde kesinleştiğinden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, karşı dava ve birleştirilen davalarda ... hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan usulden reddine, birleştirilen Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/199 Esas sayılı tazminat davasının kısmen kabulüne, karşı dava ve birleştirilen davaların davalı ... yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Kararın karşı dava ve birleştirilen davaların davacıları ile davalı ... vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın kabulüne, karşı dava ve birleştirilen davalarda ... hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan usulden reddine, birleştirilen Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/199 Esas sayılı tazminat davasının kısmen kabulüne, karşı dava ve birleştirilen davaların davalı ... yönünden kabulüne kesin olarak karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
Miktar veya her paydaş için değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez.
Temyize konu edilen miktarın her paydaş için değeri kesinlik sınırının altında kalması halinde anılan Kanun'un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun'un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Birleştirilen 2017/299 Esas sayılı dosyanın davacısı ... dışındaki karşı dava ile birleştirilen davaların davacıları için hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 378.290,00TL’nin altında kalmaktadır.
Buna göre Bölge Adliye Mahkemesinin birleştirilen 2017/299 Esas sayılı dosyanın davacısı ... yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacı ... vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Ankara ili, ...... Mahallesi 3047 ada 8 parsel sayılı taşınmazın kısmen 26.07.1991 tarihinde 82 no.lu Orman Kadastro Komisyonu tarafından uygulamaya başlanıp 02.11.1994 tarihinde ilan edilerek kesinleşen Tekkedağı Devlet Ormanı sınırları içerisinde kaldığını, anılan yerin Tekkedağı Devlet Ormanı olarak adlandırıldığını, ormanların devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğundan tapu, zamanaşımı, zilyetlik, imar ihya yoluyla kazanılmalarına olanak bulunmadığını ileri sürerek, davalılar adına oluşturulan 3047 ada 8 parsel sayılı taşınmazın kesinleşmiş orman sınırları içerisinde kalan kısımlarına ait tapu kayıtlarının iptali ile Hazine adına tesciline, varsa üzerindeki binaların kal'ine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Karşı davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davaya konu taşınmazda hisseleri oranında malik olduklarını, yani mülkiyet hakkının sahibi olduklarını, davacı/karşı davalının açtığı dava ile müvekkillerinin hisseleri oranında maliki bulunduğu taşınmazın fiilen orman haline getirildiğini kabul ettiğini, davacının talebi doğrultusunda tapu kayıtlarının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesi halinde davalı tarafın kamulaştırma yapmadan orman yapılmak sureti ile fiilen el atması nedeni ile taşınmaz bedelinin davalı ... Müdürlüğünden tahsilini talep etmiştir.
3. Birleştirilen davalarda davacılar vekilleri dava dilekçelerinde ayrı ayrı özetle; dava konusu taşınmazın 4.893 m²lik kısmının 26.07.1991 tarihinde 89 no.lu Orman Kadastro Komisyonu tarafından uygulamaya başlanıp 02.11.1994 tarihinde ilan edilerek kesinleşen Tekkedağı Devlet Ormanı sınırları içerisinde bırakıldığını ve hiçbir bedel ödenmeden o tarihten itibaren bu araziye davalı tarafından el konulduğunu ileri sürerek taşınmazın bedelinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Asıl davada davacı-karşı davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu Ankara ili, ...... Mahallesi 3047 ada 8 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alanda orman kadastro çalışmaları 22.11.1994 tarihinde ilan edilerek Tekkedağı Devlet ormanı olarak kesinleştiğini, yörede ağaçlandırma çalışmalarının 1985 yılından sonra başladığını, 1994 yılında da orman kadastrosu ilan edilerek taşınmazın bulunduğu alanların Devlet ormanı sınırları içine alındığını, 30.06.2010 tarihinde yürürlüğe giren 5999 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen geçici 6 ncı maddesi uyarınca taşınmazına 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihleri arasında kamulaştırmasız olarak el konulan kişilerin dava hakkı bulunduğunu, söz konusu yasal düzenleme karşısında dava konusu taşınmaza 1985 yılında el atıldığı kabul edilse dahi 5999 sayılı Kanun kapsamında davacının dava hakkı kalmadığını, çünkü orman kadastro işlemi 1994 yılında ilan edilmiş olup dava hakkının 2004 yılında bittiğini, davaya Maliye Hazinesinin dahil edilmesi gerektiğini, çünkü davanın kabulü halinde mezkur taşınmazın tapuda, orman vasfı ile ... adına tescil edileceğini, bu kapsamda parsel maliki (orman vasıflı olarak) ... olacağından, dava açılmasının haksız ve mesnetsiz olduğunu, ayrıca bilirkişinin verilen görevin dışında bedel tespiti yapmış olmanın yanında bu bedelin tespitinde de ilgili taşınmazın vasfının tarla olarak belirlenip yapılması gerekirken arsa vasfı ile bedel tespiti yapılmasının yerleşik Yargıtay içtihatlarına da aykırılık oluşturduğunu savunarak, davanın hak düşürücü süre olmadığı takdirde esastan reddini istemiştir.
2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle davaların öncelikle husumetten reddine, yapılan itirazlar doğrultusunda davaya dayanak yapılan kararın kesinleşmemiş olması nedeniyle de davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkeme aksi kanaatte ise işlemlere başlamadan davanın dayanağını oluşturan Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/54 Esas sayılı dosyasının kesinleşmesinin beklenmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl dava hakkında verilen karar kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına, karşı dava ile birleştirilen davalarda ... hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan usulden reddine, birleştirilen Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/199 Esas sayılı tazminat davasının kısmen kabulüne, karşı dava ve birleştirilen davaların davalı ... yönünden kabulüne karar verilmiştir
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde karşı dava ile birleştirilen davalar davacıları ile davalı ... vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Karşı davada davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; tazminat miktarı yönünden istinaflarının bulunmadığını, ancak mahkemece 21.03.2018 tarihinden itibaren faize hükmedildiğini, faizin başlangıç tarihinin karşı dava tarihi olan 13.03.2012 tarihi olması gerektiğini, ayrıca yargılama aşamasında Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin içtihat değişikliği olduğundan ... lehine vekâlet ücreti takdir edilmemesi gerektiğini ileri sürmüştür.
2. Birleştirilen davaların davacıları vekilleri istinaf dilekçelerinde ayrı ayrı özetle; belirlenen bedelin dava konusu taşınmazın gerçek bedelini yansıtmadığını, eksik ve hatalı bilirkişi incelemesi yapılarak metrekare bedelinin düşük tespit edildiğini, Mahkemece tapu iptali ve tescil davasının açıldığı 06.02.2012 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi ya da tazminat davasının açıldığı dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini, yine yargılama aşamasında Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin içtihat değişikliği olduğundan ve yasal hasım olduğundan ... lehine vekâlet ücreti takdir edilmemesi gerektiğini ayrıca birleştirilen 2018/199 Esas sayılı dosyası davacısı yönünden de taşınmaz üzerinde evi ve bahçesi olan tek paydaşın müvekkili olduğunu, doğal olarak bahçedeki bitkilerin de müvekkiline ait olduğunu, ağaçların kime ait olduğu yönünde tanık beyanı bulunmadığını, davanın tamamen kabulünün gerektiğini ileri sürmüştür.
3. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; karşı davacılar vekilinin 17.12.2020 tarihli dilekçe ile ikinci ıslah dilekçesiyle talep sonucunu artırdıklarını, bir davada tarafların ikinci kez ıslah hakkının bulunmadığını, bu yöndeki itirazlarının Mahkemece dikkate alınmadan ikinci ıslaha değer verilerek tazminata hükmedildiğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesindeki koşulların gerçekleşmediğini, orman kadastrosunun ... tarafından yapıldığını ve kurumları tarafından yapılmış bir işlemin bulunmadığı belirterek kendilerine husumet düşmediğini, belirlene bedelin fahiş olduğunu ileri sürerek davanın tamamen reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarihli ve sayısı belirtilen kararı ile1950 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında 3047 ada 8 parsel sayılı 15.938 m² yüzölçümündeki taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliği ile ölü Süleyman oğlu Mehmet adına tespit ve tescil edildiği, daha sonra değişik sebeplerle el değiştirdiği, 1991 yılında bir bölümünün (hükme dayanak yapılan bilirkişi kurulu raporunda B ile işaretlenen kesiminin) Ankara ... Kuşak Ağaçlandırma çalışması kapsamında ağaçlandırıldığı, 2001 yılında yapılıp 15.09.2003 tarihinde tapuya tescili yapılan imar uygulamasıyla 9.086 m² yüzölçümlü kesiminin imar uygulamasına tabi tutulduğu, imar uygulamasına girmeyen kesiminin 3047 ada 8 parsel numarasıyla 6.852 m² yüzölçümüyle tarla niteliği ile davacılar ve dava dışı kişiler adlarına tescil edildiği, 2017 yılında yapılıp 08.02.2017 tarihinde tapuya tescil edilen imar uygulaması üzerine 1.893,12 m² yüzölçümlü kesiminin imar uygulamasına tabi tutulduğu, imar uygulamasına girmeyen bölümünün ise 3047 ada 8 parsel numarasıyla 4.958,88 m² yüzölçümlü olarak arsa niteliği davacılar ve dava dışı kişiler adlarına tapuda kayıtlı olduğu, beyanlar hanesine kısmen Tekkedağı Devlet Ormanı sınırları içinde kalmaktadır şerhinin 18.04.2011 tarihinde konulduğu, Orman Yönetiminin 06.02.2012 tarihinde harçlandırılan dilekçe ile Ankara ili, ...... (...) Mahallesi 3047 ada 8 parsel sayılı taşınmazın kesinleşen orman sınırları içinde kalan kesiminin tapu kaydının iptal edilip orman niteliği ile Hazine adına tesciline, üzerindeki binanın yıkımına karar verilmesi istemiyle dava açtığı, bir kısım davalılarında tazminat istemiyle Orman Yönetimini taraf göstererek karşı ve birleştirilen davaları açtıkları, Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.11.2017 tarihli ve 2012/54 Esas, 2017/432 Karar sayılı kararı çekişmeli taşınmazın 20.03.2017 tarihli bilirkişi kurul raporuna ekli krokide A ve B ile işaretlenen 4.893 m² yüzölçümlü kesiminin 21.11.1994 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline ilişkin karar istinaf edilmediğinden kesinleştiği, arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsal incelemesi yapılarak tapu iptali ve tescil davasının kesinleştiği tarih itibarıyla 375,00 TL/m²den tazminata hükmedilmesi doğru olduğu gibi çekişmeli taşınmazın 21.03.2018 tarihi itibarıyla değeri tespit edilerek tazminata hükmedildiğinden 21.03.2018 tarihinden itibaren faize hükmedilmesinde de isabetsizlik bulunmadığı ne var ki tapu iptali ve orman vasfı ile Hazine adına tescile ilişkin hüküm kurulması gerektiği gibi vekâlet ücretine ilişkin hatalı hüküm kurulduğundan bahisle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında kesin olarak karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2 Tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsal incelemesi yapılarak değer biçilmesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ... vekilinin davacı ... Çoşar yönünden yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.