Logo

5. Hukuk Dairesi2024/7129 E. 2025/2672 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı idarenin kamulaştırmasız el attığı iddia edilen taşınmaz bedeli davasında gider avansının yatırılmaması nedeniyle davanın reddine ilişkin kararın temyiz edilmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Gider avansının dava şartı olduğu, davacının kendisine verilen kesin süre içerisinde gider avansını yatırmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/852 Esas, 2024/210 Karar

KARAR : Usulden ret

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın dava şartı yokluğunda usulden reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Antalya ili, ..., .......Mahallesi 12537 ada 2 ve Antalya ili, ..., ........Mahallesi 12537 ada 3 parsel sayılı taşınmazlarda müvekkilininin hissesinin bulunduğunu, müvekkilin hissedar olarak bulunduğu bu arsaların imar uygulaması neticesinde oluştuğunu ve imar planında kamuya özgülendiğini, davalı ... tarafından dava konusu taşınmazlar üzerine sıcak asfalt döküldüğünü, açık otopark olarak kullanılmaya özgülenerek taşınmazlara fiilen el atıldığını, müvekkilinin tapulu olan bu taşınmazlarına davalı idare tarafından fiilen el atılmış olması sebebi ile kullanamadığını ve arsalarından faydalanamadığını belirterek tespit edilecek kamulaştırmasız el atma bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazlar hakkında müvekkili idarenin herhangi bir kamulaştırma kararı bulunmadığı gibi herhangi bir el atma işleminin de bulunmadığını, taşınmazlardan 12537 ada 2 parselin imar planında PTT Alanı, 12537 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ise kreş alanı olarak planlı olduğunu, davacının dava konusu ettiği parselin kamu ortaklık payından gelen alanlar olduğunu ve sırf imar düzenlemesi yapma görevinin idareye ait olması nedeniyle belediyeye husumet yönlendirilmesinin düşünülemez olduğunu, mevzuat hükümleri uyarınca kamu hizmetleri katılım payı olarak düzenlemeye giren parsellerin alanları oranında pay verilerek oluşturulan çeşitli resmi tesis alanların tescil maliklerinin bağışı ile ya da tesisi ilgilendiren kurumun kamulaştırma yapması ile ilgili kuruma geçeceğini, Antalya 3. İdare Mahkemesinin 2014/1536 Esas, 2014/1313 Karar sayılı kararına konu imar planında Kreş Alanı olarak planlı taşınmaz hakkında davanın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına tevdiine karar verildiğini, belediyelerin PTT alanları hakkında da kamulaştırma yetkisine sahip olmadıklarını, imar planlarında kamu kurumuna ayrılan taşınmazlar hakkında kamulaştırma yetkisinin sorumlu kamu kurumunda olduğunu, sorumlu kamu kurumun taşınmazı "planlama konusuna" uygun olarak kamulaştırma görevi ile donatılmış olduğunu, dava konusu taşınmazın imar planında "ptt alanı" olarak nitelendiğinden dava konusu taşınmazı kamulaştırma yetkisinin Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığında olduğunu, davanın müvekkili idare yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddedilmesine karar verilmesini, davada müvekkili idareye husumet yönlendirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, planları hazırlayan, uygulayan ve uygulatan bunları denetleyen kurumun icracı makam olan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı olduğunu ileri sürmüştür.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 01.10.2020 tarihli ve 2017/332 Esas, 2020/289 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne, hükmedilen bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, el atılan kısmın tapu kaydının davacının payı oranında iptali ile davalı idare adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 03.02.2022 tarihli ve 2021/634 Esas, 2022/175 Karar sayılı kararıyla; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece yapılan temyiz incelemesi sonucunda; dava konusu 12537 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında bulunan 59 parsel lehine mürur hakkı şerhinin dayanağı olan kesinleşmiş mahkeme kararları dahil her türlü belgeler Tapu Müdürlüğünden getirtilip, bu geçit hakkının taşınmazda meydana getireceği değer düşüklüğü yönünden bilirkişi kurulundan ek rapor alınıp sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi, dava konusu 12537 ada 2 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde 07.03.2017 tarihli ve 4398 sayılı "Hisse toplamı 1/1 değildir." beyanı bulunduğu anlaşıldığından, bu durumun neden kaynaklandığı, hisse hatasının düzeltimine ilişkin bir işlem yapılıp yapılmadığı, hatanın davacının payı ile ilgili olup olmadığı ilgili Tapu Müdürlüğünden sorularak, sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmeyerek Bölge Adliye Mahkemesince verilen esastan ret kararı ortadan kaldırılarak mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının aynı taleple başka bir dava açtığını, kötüniyetli olduğunu, dosyaya sunulan cevaplarının ve itirazlarının dikkate alınmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “...usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılamanın devamı için gerekli dava şartları, dava açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullar olduğu, 6100 sayılı Kanun'un 115 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder”. düzenlemesi gereğince, eksik olan bir dava şartı belirli bir süre verilerek giderilebilecek ise hâkim tarafından eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerektiği bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmesi gerektiği, 6100 sayılı Kanun’un 120 nci maddesinde gider avansının düzenlendiği, “Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir”. düzenlemesi ve 30.09.2011 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi'nin 1 inci maddesinde tarifenin amacının dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacak olan gider avansının miktarı ile avansın ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemek olduğu açıklandığı, Tarifenin 6 ıncı maddesinde “Bu Tarifenin yürürlüğe girmesinden önce açılmış olan davalarda, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 120 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre gider avansı ikmal ettirilir.” düzenlemesi getirildiği anlaşılmıştır.

3. Anılan düzenlemelerden ve dava şartı müessesesinden gider avansının davanın açılması sırasında alınmasının şart olmadığı, Mahkemenin sonradan bu eksikliği kesin süre vererek ikmal ettirebileceği, davanın her aşamasında aranan gider avansı dava şartının 6100 sayılı Kanun’un 114, 115 ve 120 nci maddeleri gereği gözetilmesi gerektiğinin ortaya çıktığı, davanın açıldığı tarihte eksik veya hiç gider alınmamış olsa bile gider avansı dava şartı olmakla hüküm verilinceye kadar ikmal ettirilebileceği, ister gider avansı isterse tamamlama avansı olarak tanımlansın ikmal edilmesi gereken paranın hukuk yargılamasındaki nitelemesinin dava şartı olarak gösterilen gider avansı olduğu, gider avansının yatırılmaması veya ikmal edilmemesi halinde davanın usulden reddedileceği, Mahkeme dava şartı olarak belirlediği gider avansına yönelik ara kararında gider avansını oluşturan harç, tebligat gibi gider gerektiren işlemleri kalem kalem açıklamalı, her kalemin miktarını ayrı ayrı göstermeli, dava şartına yönelik gider avansı ile ilgili olarak verilen kesin sürede yatırılmamasının sonuçlarını da duruşma zaptına açıkça yazması gerektiği gözetilerek İlk Derece Mahkemesince 28.09.2023 ve 18.01.2024 tarihli duruşmalarda davacı vekiline kesin süre verildiği, sürenin kesin olduğunun ve 2 haftalık kesin süre içerisinde gider avansının yatırılmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan Mahkeme kararının ONANMASINA,

Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

27.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.