"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/280 Esas, 2016/164 Karar
DAVA TARİHİ: 28.02.2011
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili,...ilçesi,... Mahallesi 738 ada 10 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın gerçek değerinin tespit edilmesini, kamulaştırmadan arta kalan kısım kullanılamayacağından bu kısmın da bedelinin verilmesini, taşınmaz üzerindeki muhdesatların da gerçek değerinin belirlenmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 28.11.2011 tarihli ve 2011/110 Esas, 2011/371 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 28.11.2011 tarihli ve 2011/110 Esas, 2011/371 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak zeminine; üzerinde bulunan yapıya resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı da düşülerek; yaş, cins ve verim durumları dikkate alınmak suretiyle ağaçlara da değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, bu nedenle davacı idare vekilinin tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki hususlar dışındaki sair temyiz itirazlarının yerinde olmadığı, ancak dava konusu taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan kısmının yüzölçümü, geometrik durumu ve imar planındaki konumu dikkate alınarak tüm bedeline hükmedilmesi gerektiği, davalı tarafça taşınmaz üzerinde su kuyusu bulunduğu iddia edildiğinden, bu hususun araştırılarak var ise bilirkişi kurulundan bedelinin tespiti bakımından ek rapor alınması ve dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan ağaçlara idarece önceden fiilen el atılıp enkazının davacı idarece alınmadığı anlaşılmış olup, 2942 sayılı Kanun’un 25 inci maddesi uyarınca tescil kararından sonra davacı idare tarafından el konulacağından odun değeri adı altında belirlenen miktarın tespit edilen bedelden indirilemeyeceği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin 18.12.2013 tarihli ve 2013/81 Esas, 2013/683 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 18.12.2013 tarihli ve 2013/81 Esas, 2013/683 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; Mahkemece bozma kararına uyulmasına karar verilmiş ise de; bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediğini, şöyle ki dava konusu taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan bölümü olan 102,89 m² nin bedeli olan 334.392,50 TL'ye hükmedilip, bu bölümün de davacı taraf adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmesi gerekirken değer azalışı hesaplayan rapora göre az bedel tespitinin doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar vermiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi hükmünün ikinci bendinde kamulaştırma bedeline yasal faiz işletilmesine karar verilmiş olup söz konusu karara dayanak teşkil eden 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası, Anayasa Mahkemesinin 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan, 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas ve 2023/69 Karar sayılı kararı ile iptal edildiğini, dolayısıyla 01.08.2023 tarihi itibarıyla kamulaştırma bedel tespiti ve tescil davalarında kamulaştırma bedeline faiz işletilmesinin yasal dayanağının kalmadığını, dava konusu taşınmaz hakkında 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesine uygun olarak emsal incelemesi yapılmadığını, bilirkişi heyeti emsal karşılaştırması yaparken bilimsel esaslardan uzak, soyut ifadelerle karşılaştırma yaptığını ve kişisel kanaate göre sonuca ulaştığını, taşınmazın değerinin yüksek belirlendiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 ve 12 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından karar tarihine kadar yasal faiz uygulanmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
03.06.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Karşı oy)
K A R Ş I O Y
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince dava konusu taşınmazın tespit edilen bedelinin dava tarihinin 4 ay sonrasından karar tarihine kadar geçen süre için yasal faiziyle birlikte davacı idareden tahsiline karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı taraf temyiz kanun yoluna başvurmamış, davacı idare vekili ise diğer itirazlarının yanında Anayasa Mahkemesinin iptal kararından bahsederek yasal dayanağı kalmadığından faiz hükmü kurulmasının hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
Her ne kadar 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmesi ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar geçen süre için kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanması”, diğer bir ifadeyle üst norm olan Anayasa'nın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak dava tarihinden itibaren karar tarihine kadar faize hükmedilmesi gerekmekte ise de;
Davalı tarafın Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir talebi bulunmadığından “taleple bağlılık ilkesi” kapsamında sonucu itibarıyla katıldığım sayın çoğunluğun kararının “Değerlendirme” bölümünün 2 No.lu bendinde yazılı olan ve derdest haldeki somut olayda Anayasa Mahkemesi iptal kararının “geriye yürümezlik” ilkesinden bahsedilerek uygulanamayacağı kabulünü içeren gerekçesine hatalı olduğunu düşündüğümden katılmıyorum. 03.06.2024