Logo

5. Hukuk Dairesi2024/7164 E. 2025/953 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro düzeltmesi sonucu taşınmazın yüzölçümünde meydana gelen azalma nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemi.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro Müdürlüğünce yapılan düzeltme nedeniyle yüzölçümü azalan arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak alınan rapor uyarınca değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmeyerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/630 Esas, 2024/898 Karar

DAVA TARİHİ : 19.09.2018

KARAR : Esastan ret / Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ: ...2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/19 Esas, 2023/50 Karar

Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının hatalı oluşmasından kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kocaeli ili, ...ilçesi, ... köyü eski 874 parsel sayılı 12.120 m² yüzölçümlü taşınmazda davacının 311/1212 hisse ile malik iken taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22 nci maddesinin (a) uygulaması sonucu 229 ada 11 parsel sayılı taşınmaza dönüştüğü ve ilk ölçümün hatalı yapıldığından bahisle 9.530,47 m² yüzölçüme düştüğü; davacının hissesinin 3.110 m² iken 2.445,52 m²ye düştüğü ve davacının 664,48 m²lik zarara uğradığını, düzeltme işlemi ile oluşan eksikliğin tazmin edilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; öncelikle davanın niteliği gereği görevli Mahkemenin Kadastro Mahkemesi olduğunu ve kadastro düzeltme işlemlerine ilişkin 30 günlük itiraz süresinin bulunduğunu, buna göre davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine, görev yönünden görevsizlik kararı verilmesine; işin esası yönünden ise taşınmazın ilk yapılan ölçüm ve sınırları ile kadastro tespit çalışması sırasında belirlenen sınırlarında farklılık olmadığını, sadece planimetre karnesinde planimetre katsayısının yanlış hesaplaması ve bunun sonucunda planimetre parametrelerine bağlı hesap hatalarının yapılması olduğunu, bu haliyle zeminde ve kullanım alanında bir farklılık olmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacıya ödenmesine ve fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun istinaf kararına göre hazırlanmadığını, bu nedenle hüküm tesisine elverişli olmadığını, dava konusu ile emsal taşınmazın benzer yüzölçümlerine sahip olmadıklarını, gerçek zararın tespit edilmediğini, taşınmaz rayiçleri çok yüksek olduğundan, bilirkişi raporunda takdir edilen bedelin inandırıcı olmadığını, takdir edilen m² birim değerinin düşük olduğunu beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

2.Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; görev ve hak düşürücü süre itirazlarının dikkate alınmadığını, yapılan kadastro yenileme işlemleri sonucunda dava konusu taşınmazın sınırlarında herhangi bir değişiklik olmadığını, önceki kadastro işlemleri sonrasında gelişen bilim ve değişen teknik uygulamalar sonucu daha hassas ölçüm yapılabilir hale gelindiğinden, taşınmazın alan hesabındaki farklılıkların ortaya çıktığını, taşınmazın sınırları değişmediğinden davacı tarafın herhangi bir zararından söz edilemeyeceğini, davacının taşınmazı satın almadan önce ölçüm yaptırmış olsaydı taşınmazın tapudaki yüzölçümü ile zemindeki yüzölçümünün farklı olduğunu tespit edebilecek iken, böyle yapmayıp kusurlu davranışıyla zararın oluşumuna yol açtığını, dosyaya sunulan bilirkişi raporunda da görüldüğü üzere dava konusu taşınmaz ile bitişik parseller arasında doğal sınır olmayıp, birbirlerinden çitlerle ayrıldıklarını, mahkemece karara esas alınan bilirkişi raporunun dosya kapsamında bulunan Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararına uygun olmadığını beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davaya konu taşınmaz için kadastro kesinleşme tarihi olan 29.08.2017 tarihi itibarıyla m² birim fiyatı 450,00 TL kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de dava konusu taşınmazın başka bir hissedarınca açılan aynı nitelikteki davada, ...3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/98 Esas, 2021/46 Karar sayılı dosyasında kadastro kesinleşme tarihi olan 29.08.2017 tarihi itibarıyla m² birim fiyatının 636,00 TL kabul edildiği, verilen kararın istinaf denetiminden geçtiği ve Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 26.01.2023 tarihli ve 2022/10402 Esas, 2023/866 Karar sayılı kararı ile onandığı gözetildiğinde, anılan dosyada arsa vasfındaki davaya konu taşınmaza emsal olarak ... köyü 207 parsel sayılı taşınmazın alındığı, eldeki davada da kaldırma kararı öncesi aynı taşınmazın emsal olarak alındığı ek rapora göre davacı tarafın davasını ıslah ettiği anlaşıldığından, kaldırma kararı sonrası alınan bilirkişi raporuna, emsal taşınmaz ve bu emsale göre belirlenen düşük m² birim fiyatına itibar edilmemiş ve kaldırma kararı öncesi alınan 19.11.2019 tarihli ek raporda belirlenen 636,00 TL/m² birim fiyatı üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin iki numaralı alt bendi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili, temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Kocaeli ili, ...ilçesi, ... köyü 229 ada 11 parsel sayılı taşınmazda Kadastro Müdürlüğü tarafından 3402 sayılı Kanun'un 22 nci maddesinin (a) bendine göre uygulama yapıldığı, bu uygulama öncesinde ...ilçesi, ... köyünde bulunan 874 parsel (yeni 229 ada 11 parsel) sayılı, 12.120,00 m² miktarlı tarla nitelikli taşınmazdan davacının 311/1212 hisse satın aldığı ve hissesine 3.110,00 m² yer düştüğü, Kadastro Müdürlüğü tarafından yapılan uygulama sonucu taşınmazın 229 ada 11 parsel numarası alıp 9.530,47 m² yüzölçümünde tarla niteliğinde tapu kütüğüne tescil edildiği, uygulama sonrası davacının hissesine 2.445,52 m² düştüğü; 3402 sayılı Kanun'un 22 nci maddesinin (a) bendine göre yapılan uygulamanın 29.08.2017 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafından taşınmazın yüzölçümünde meydana gelen azalma nedeniyle uğradığı zararın tazmini istemi ile eldeki davanın zaman aşımı süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.

3. Kadastro Müdürlüğünce yapılan düzeltme nedeniyle yüzölçümü azalan arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak alınan rapor uyarınca değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.