"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1054 Esas, 2024/469 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gelibolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/598 Esas, 2022/418 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılarak enerji nakil hattı geçirilen taşınmazın irtifak hakkı karşılığının tahsiline ilişkin asıl dava ile 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tesciline ilişkin karşı davada yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince asıl davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, karşı davada davacı idare vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince 17.04.2024 tarihli ek kararla temyiz isteminin miktardan reddine karar verilmiştir.
Ek karar davacı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Dosya içeriğine göre Bölge Adliye Mahkemesince dava miktarı dikkate alınarak temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiş ise de 15.04.2022 tarihli ve 31810 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 24.02.2022 tarihli ve 2021/34 Esas, 2022/21 Karar sayılı kararı ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 341 inci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinin “kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkin davalar” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği gözetildiğinde; temyiz yoluna başvurulabilen kararları düzenleyen 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi için de aynı hususun uygulanması gerektiğinden temyiz incelemesine konu edilen kararın miktar itibarıyla kesinlik sınırına bakılmaksızın temyizinin olanaklı bulunduğu kabul edilmelidir.
Bu durumda temyiz dilekçesinin miktardan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesinin 17.04.2024 tarihli ek kararının ortadan kaldırılması gerekir.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı davacı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; ek kararın kaldırılmasına karar verildikten sonra süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Çanakkale ili, ..., ...... 160 ada 127 parsel sayılı taşınmaza kamulaştırma yapılmaksızın enerji nakil hattı geçirmek suretiyle fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
2. Karşı davada davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Çanakkale ili, ..., ...... 160 ada 127 parsel sayılı taşınmazda kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın müvekkili idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Asıl davada davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; karşı dava olarak açtıkları kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası nedeniyle davacının davasının konusuz kaldığından reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2. Karşı davada davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın kamulaştırmasız el atma davası olduğunu, ancak kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası üzerinden yargılamanın yürütülerek davanın bekletici mesele yapılmasını, bedel tespit davasının neticesine göre el atma nedeniyle tazminat davasında hüküm kurulmasını talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, karşı davanın kabulüne, kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ile bu hakkın davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Karşı davada davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; tesis edilen enerji nakil hattının taşınmazın olduğu gibi kullanılmasını engellemeyecek konumda ve yükseklikte olduğunu, değer düşüklüğü oranının yüksek belirlendiğini, kıymet takdir komisyonu tarafından tespit edilen bedelin uygun olduğunu, el atma tarihindeki değer yerine dava açma tarihindeki değerin dikkate alındığını, belirlenen bedelin yüksek olduğunu, müvekkili idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
2. Karşı davada davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin düşük olduğunu, taşınmazın konumu ve nitelikleri itibarıyla kıymetli olduğu gözetilerek kapitalizasyon faiz oran ile objektif değer artış oranı belirlenmesi gerektiğini, üretim giderinin makul şekilde belirlenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile sulu tarım arazisi niteliğindeki dava konusu taşınmaza net geliri esas alınarak değer biçildiği, değer biçilirken de yöre koşullarına uygun münavebe ürünleri seçilmek suretiyle dava tarihinde geçerli olan resmi veri listesi ile taşınmazın bulunduğu yer İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerinde belirtilen masraflarla ekonomik tarım yapılamayacağının değerlendirilip üretim masraflarının brüt gelirin 1/3'ü oranında alındığı, taşınmazın niteliği ve konumuna göre %4 kapitalizasyon faizi uygulanması ve objektif değer artışı ile bulunan metrekare birim fiyatının adil ve makul olduğu, yüksek gerilim hattının geçtiği güzergah dikkate alınarak belirlenen değer kaybının da makul ve yerinde olup, davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde karşı davada davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Karşı davada davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş; ayrıca Anayasa Mahkemesinin 6100 sayılı Kanun’un 341 inci maddesinin ikinci fıkrasının 1 inci cümlesini kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkin davalar yönünden iptaline ilişkin 24.02.2022 tarihli, 2021/34 Esas, 2022/21 Karar sayılı kararı dikkate alındığında temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, Anayasa Mahkemesinin 01.08.2023 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 2022/83 Esas, 2223/69 Karar sayılı kararı ile kamulaştırma bedeline yasal faiz işletilmesine ilişkin 2942 sayılı Kanun’da yer alan düzenlemeyi iptal ettiğini, kamulaştırma bedeline faiz işletilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kapitalizasyon faiz oranının %5 alınması suretiyle taşınmazın değerinin yüksek hesaplandığını, objektif değer artışı uygulanmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu, münavebe ürün deseninin getirisi yüksek ürünlerden oluşturulduğunu ve ürün fiyatlarının fahiş belirlendiğini, müvekkili idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak davacı idare ile davalı tapu malikleri arasındaki kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi niteliğindeki Çanakkale ili, ..., ...... 160 ada 127 parsel sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca net geliri esas alınarak değer biçilmesi ve aynı Kanun'un 11 inci maddesinin son fıkrası uyarınca taşınmaz malın niteliği, tamamının yüzölçümü, geometrik durumu ve enerji nakil hattı güzergahı dikkate alınarak değer düşüklüğü oranı belirtilmek suretiyle irtifak hakkı karşılığının tespit edilmesi ve tespit edilen bedelin davalı tarafa ödenmesine ilişkin hüküm kurulması yerindedir.
3. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda 2021 yılı Gelibolu İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerinin uygulanması, dava konusu taşınmazın belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre belirlenen kapitalizasyon faiz oranı ve objektif değer artışı uygun görülmüştür.
4. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması doğrudur.
5. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı göz önüne alındığında idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi de yerindedir.
6. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Bölge Adliye Mahkemesince verilen 17.04.2024 tarihli ek kararın ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Karşı davada davacı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.03.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının derdest davalara uygulanacağına dair iştirak ettiğimiz kabulü nazara alınarak; davalı tarafın açıkça, “Yasal Faiz”in dışında bir “Faiz”in uygulanmasına ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26/1 inci maddesinde düzenlenen “Taleple bağlılık ilkesi” kapsamında değerlendirilebilecek bir temyiz talebi de bulunmadığından, sonucu itibarıyla katıldığımız, Dairemiz Sayın çoğunluğu tarafından verilen “Onanma kararı”nın, “Değerlendirme” bölümünün, “faizle ilgili” 4 No’lu bendinde yazılı olan gerekçesine açıkladığımız nedenlerle katılmıyoruz. 27.03.2025.