"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/170 Esas, 2021/438 Karar
DAVALILAR : 1.... vekili Avukat ...
2.... vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : 27.03.2013
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davalı ... aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davalı Hazine aleyhine açılan davanın kabulüne, davaya konu taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı adına kayıtlı İstanbul ili, ..., ...Mahallesi 1308 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde bulunan "kısmen orman sınırları içinde kalmıştır" şeklindeki şerhin davacının tasarruf yetkisini kısıtladığını, 1308 parsel sayılı taşınmazın "orman" olarak ayrılan bölümünün bu parselden ifraz edilerek davalı adına tesciline ve ifraz edilecek bölümün değerinin belirlenmesi suretiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmadan söz edilemeyeceğini, dava konusu yerin Devlet Ormanı niteliğinde olduğundan orman kadastro komisyonu tarafından orman kadastrosu, orman sınırlaması yapıldığını, davalı ... yönünden davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, dava konusu taşınmazın tapu kaydı henüz iptal edilmediğinden tazminat isteminde bulunulamayacağını, açılan davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın yasal dayanaktan yoksun olduğunu, dava konusu taşınmazın halen tapuda davacı adına kayıtlı olduğunu, tapu kaydı iptal edilmediğinden tazminat talep edilemeyeceğini, yine taşınmaza kamulaştırmasız el atmanın söz konusu olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, davalı Hazineye husumet yöneltilemeyeceğini, tapu kaydına şerhin bilgi edinilmesi amacıyla konulduğunu, davacının tasarruf yetkisini kısıtlamadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 15.07.2014 tarihli ve 2013/166 Esas, 2014/371 Karar sayılı kararı ile yargı yolu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; eldeki davanın 1308 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde yer alan "Bu parselin bir kısmı kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalmaktadır." yönündeki şerhten kaynaklı tapu iptal ve tescil ile 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayalı tazminat istemiyle açıldığı, işbu davanın açılabilmesi için davalı idare tarafından tapu iptal ve tescil davasının açılmasını beklemeye gerek olmadığı, davaya bakma görevinin her iki istek yönünden de adli yargıya ait olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin 18.04.2017 tarihli ve 2017/146 Esas, 2017/127 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne, 15.625,20 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, dava konusu taşınmazın 20.05.2014 havale tarihli bilirkişi raporunun ekinde bulunan krokide (A) harfi ile gösterilen kısmının (781,26 m²) davacı adına olan tapusunun iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idareler vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu 1308 parsel sayılı taşınmazın 781,26 m²lik kısmının orman sınırları içinde kaldığı belirlenmiş ise de Mahkemece kesinleşen tahdide ilişkin tutanaklar ve orman tahdit haritaları getirtilmediğinden raporun bu anlamda denetlenemediği, tazminat istemi yönünden ise henüz tapu iptali söz konusu olmadığından taşınmazın dava tarihi itibarıyla değerinin belirlenmesinin doğru olduğu, ancak tazminat davalarında taşınmazın niteliğinin arsa mı arazi mi olduğu hususunda imar durumunun ilgili belediye başkanlığından sorularak araştırılması ve sonucuna göre emsal ya da gelir metoduna göre bedelin hesaplanması gerekirken, Mahkemece taşınmazın imar durumu yeterince araştırılmaksızın serbest piyasa rayicine göre taşınmaz değerini hesaplayan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının doğru görülmediği, kabule göre de 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan tazminat davalarında sorumluluğun Hazineye ait olmasına rağmen Mahkemece hükmedilen tazminatın Hazine ile birlikte Orman Yönetiminden tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davalı ... aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davalı Hazine aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile 15.625,20 TL tazminat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ... Hazinesinden tahsili ile davacıya verilmesine, dava konusu taşınmazın 17.05.2021 tarihli rapor ekinde yer alan krokide "A" harfi ile gösterilen 805,87 m²lik kısmının davacı adına olan tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla davalı Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; yasal düzenlemeler çerçevesinde bozmadan sonra ıslah yapılabileceğini, Mahkemenin ıslah dilekçesini dikkate almadan karar vermiş olmasının doğru olmadığını, usuli kazanılmış haktan söz edilemeyeceğini, davanın kabulü gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın tapu kaydında bulunan şerhin davacının tasarruf hakkını kısıtlamadığını, taşınmaza hukuki ya da fiili el atmadan da söz edilemeyeceğini, davanın reddi gerektiğini, hüküm altına alınan tazminat bedelinin çok yüksek olduğunu, davacının davasını iki kez ıslah etmesine muvafakatinin bulunmadığını, ikinci ıslah dilekçesine itibar edilerek karar verilemeyeceğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı da gözetilerek davalı Hazine vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3. Bozma sonrası hükme esas alınan 16.05.2021 tarihli fen bilirkişisi raporuna göre; 05.04.2021 kesinleşme tarihli orman tahdit haritası uyarınca, dava konusu 1308 parsel sayılı taşınmazın 805,87 m²lik kısmının orman tahdit sınırları içerisinde kaldığı gözetilerek yeni oluşan alan ve bozma öncesi tespit edilen 20,00 TL/m² üzerinden hesaplama yapılarak belirlenecek bedel üzerinden hüküm tesis edilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik bedele hükmedilmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı Hazine vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkemenin gerekçeli kararının hüküm fıkrasının; (1) numaralı bendinde yer alan " 15.625,20 " sayısının çıkarılarak yerine "16.117,40" sayısının yazılması; (8) numaralı bendinde yer alan "%54 kabul" ifadesinin hükümden tamamen çıkartılması, "1.572,29" sayısının çıkarılarak yerine "1.621,19" sayısının yazılması; (9) numaralı bendinde yer alan " % 46 red" ifadesinin hükümden tamamen çıkartılması, "18,63" sayısının çıkarılarak yerine "17,95" sayısının yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,
21.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.