"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2024/150 Esas, 2024/217 Karar
2. ... vd.
DAVA TARİHİ : 23.06.2014
KARAR : Kısmen kabul/ Karar verilmesine yer olmadığına
Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın davacılar ... vd. yönünden kısmen kabulüne, diğer davacılar yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Ankara ili, ..., ... Mahallesi 45 parsel sayılı taşınmazın kadastro ile 20.480 m² yüzölçümü ile davacıların murisi ...... adına tespit ve tescil edildiğini, murisin taşınmazını 04.11.1957 tarihinde sattığını, Çankaya Kadastro Müdürlüğünce dava konusu parselin yüzöçlümünde hata bulunduğu tespit edilerek 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41 nci maddesi gereğince 2006 yılında parselin 20.480 m² olan yüzölçümünü 24.530 m² olarak tapu kütüğünde düzelttiğini, müvekkillerinin murislerinin bu yüzden taşınmazı 4.050,00 m² eksik yüzölçümü ile sattığını, davacıların murisinin satmış olduğu bu parselin yüzölçümündeki düzeltme nedeniyle meydana gelen 4.050 m² fazlalık nedeni ile herhangi bir bedel alınmadığından uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın 1957 yılında el değiştirdiği dikkate aldığında davacıların bu konudaki bütün hak ve taleplerinin zamanaşımına uğradığını, maddi vakaların tek başına tespit davasının konusunu oluşturamayacağını, davanın usul hükümlerine açıkça aykırı olduğunu, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı bir zararın oluştuğu iddiasına istinaden Hazinenin sorumlu olabileceği miktarın tespiti için dava açılmış ise de davanın yerinde olmadığını, şayet davacılar aleyhine sebepsiz yere bir zenginleşme söz konusuysa zenginleşen taraf kimse, tazmin yükümlülüğünün de o tarafa ait olduğunu, somut olayda niza konusu taşınmazın mevcut malikleri miktar tashihi nedeniyle zenginleşmişseler burada tazmin yükümlüğünün idareye değil, olsa olsa taşınmazın mevcut maliklerine ait olacağını, bir zarar varsa dahi bu zararın talep hakkının zamanaşımına da uğradığının aşikar olduğunu, niza konusu düzeltme işleminde Hazinenin tazmin sorumluluğunu gerektirecek bir durumun olmadığını, mevzuat ve yargı kararları gereği kadastro çalışmaları sırasında doğan hataların tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı hatalar olarak görülemeyeceğinin açık olduğunu belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 21.03.2023 tarihli ve 2021/235 Esas, 2023/131 Karar sayılı kararı ile davanın davacılardan ..., ... ve ... yönünden Mahkemenin 25.12.2014 tarihli ve 2014/351 Esas, 2014/736 Karar sayılı kararı kesinleştiğinden haklarında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davacılar yönünden ise davacıların ıslah dilekçesinden sonra sunmuş oldukları 19.09.2022 tarihli talep artırım dilekçesine göre kabulü ile belirlenen bedelin davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A Bozma Kararı
1.Mahkemenin 21.03.2023 tarihli ve 2021/235 Esas, 2023/131 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; Dairemizce bozulmasına karar verilen Mahkemenin 10.04.2018 tarihli ve 2017/334 Esas, 2018/149 Karar sayılı kararı sadece davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş olup kararda tespit edilen bedel kararı temyiz etmeyen davacılar yönünden kesinleştiğinden, kararı temyiz etmeyen davacılar yönünden belirlenen bedel davalı Hazine lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğu gözetilmeden fazlaya karar verildiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davacılardan ..., ... ve ... yönünden Mahkemenin 25.12.2014 tarihli ve 2014/351 Esas, 2014/736 Karar sayılı kararı kesinleştiğinden haklarında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davacılar yönünden ise davacıların ıslah dilekçesine göre davanın kabulü ile belirlenen bedelin davalı Hazineden tahsiline, davacıların fazlaya dair talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacıların bozma sonrasında talep artırma dilekçesine göre davanın kısmen kabulü ile reddedilen miktar esas alınarak lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, 4721 sayılı Kanun'un somut olayda gerçekleşmediği gibi gerek dava gerek ıslah da zamanaşımı süresi geçtiğinden davanın reddi gerekirken kabulünün usul ve kanuna aykırı olduğunu, değerlendirme tarihinin davacıların meydana geldiğini iddia ettikleri zararın, satışın yapıldığı 1957 yılında meydana geldiğinden 1957 tarihindeki taşınmaz değerinin hesaplanması gerekirken 2009 tarihindeki değerinin tahsiline karar verilerek fahiş tazminata hükmedildiğini, davacıların bozma sonrasında 19.09.2022 tarihli talep artırma dilekçesine göre davanın kısmen kabulü ile reddedilen miktar esas alınarak lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda hatalı ve eksik inceleme yaparak fahiş bedel belirlendiğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ile 439 uncu maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
3.Davacılar vekili tarafından harcı yatırılan 19.09.2022 tarihli dilekçelerine göre davanın kısmen kabulü ile davanın reddedilen kısmı yönünden davalı Hazine lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiği gibi yargılama giderlerinin kabul/red oranında taraflara paylaştırılması gerektiğini düşünülmemesi bozmayı gerektirir
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin 7 nci bendi gereğince kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının,
a.(2) nolu bendin ilk paragrafında yazılı ''kabulü'' kelimesinin çıkarılması, yerine ''kısmen kabulü '' kelimelerinin yazılması,
b. (2) nolu bendinin (14) ncü paragrafının tümü ile çıkarılması, yerine ''davanın reddedilen kısmına göre 43.200,00TL nispi vekâlet ücretinin davacılardan ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...'dan alınarak davalı Hazineye verilmesine'' cümlesinin yazılması,
c.(2) nolu bendin yargılama giderleriyle ilgili paragrafında yazılı ''9300,40 TL'' ibaresinden sonra gelen kısmın çıkarılması, yerine ''davanın kabul ve reddedilen kısmına göre 6510,00TL'nin davalıdan tahsili ile davacılardan ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...'a verilmesine, bakiye yargılama giderinin adı geçen davacılar üzerinde bırakılmasına'' ibaresi yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
14.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.