"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/2 Esas, 2023/201 Karar
ASIL VE BİRLEŞTİRİLEN
ASIL VE BİRLEŞTİRİLEN
DAVA TARİHİ: 27.07.2009
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne, birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili asıl ve birleştirilen dava dilekçelerinde özetle; müvekkilinin... ili, ..., ... 12731 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 52 m²lik kısmının maliki olduğunu, davalı ... tarafından bu taşınmaza kamulaştırma yapılmaksızın park haline getirilmek suretiyle el atıldığını belirterek, kamulaştırmasız el atma nedeniyle belirlenecek tazminatın davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda 1/1000 ölçekli plan değişikliği yapıldığını, yapılan ve kesinleşen plan değişikliği ile 12731 ada 1 parselin 13197 ada 1 parsele dönüştüğünü ve 20.10.2009 tarihli ve 608 sayılı encümen kararına istinaden yapılan ve kesinleşen parselasyon işlemi neticesinde davacıya ait hissenin 27881 ada 1 parsel içerisinde kaldığını, davaya konu olan 12731 ada 1 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu yerin ise park alanı olarak kamuya terkedildiğini, yeni oluşturulan 27881 ada 1 parsele ise müvekkili belediyenin herhangi bir müdahalesinin söz konusu olmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 29.07.2010 tarihli ve 2009/271 Esas ve 2010/315 Karar sayılı ilamı ile konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; davaya konu 12731 ada 1 parseldeki davacı payının yargılama sırasında yapılan imar uygulaması sonucu 13197 ada 1 parsele ve daha sonra 27881 ada 1 parsele hisselendirildiği, yeni oluşan 27881 ada 1 parselin ise eski 12731 ada 1 parsel ile kısmen aynı yer olup, imar planında semt spor sahasında kaldığı, davacıya her ne kadar 27881 ada 1 parselden imar uygulaması sonucu pay verilmiş ise de davacının bu parselden yararlanması mümkün olmadığından el atmanın sona erdiği kabul edilemeyeceğinden işin esasına girilip inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin 02.12.2014 tarihli ve 2012/120 Esas ve2014/676 Karar sayılı ilamı ile davanın taleple bağlı kalınarak kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda somut emsal alınarak incelenen ... 5365 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 17.07.1995 tarihli satışının esas alındığı, satış tarihinin çok eski olması sebebiyle emsal seçiminin isabetli olmadığından ve nispi harç ile vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
3. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin bozma ilamına karşı davacı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
4. Dairece yapılan inceleme sonucunda; dava konusu taşınmaza ... alan düzenlemesi, ağaçlık ve bisiklet yolu yapılmak suretiyle fiilen el atıldığı ve proje bütünlüğü gözönüne alınarak imar planında “semt spor sahası” alanında kalan, davacının hissesinin karşılığı olan 52 m²lik kısmın tamamının bedeline hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmediğinden bu husus bozma ilamına eklenmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar
Mahkemenin 24.11.2020 tarihli ve 2017/842 Esas 2020/792 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne, birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
E. Dördüncü Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; taşınmazın sit alanına alınması ve çıkarılmasının idarenin tasarrufuna bağlı olduğu gözetildiğinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca arsa olarak tespit edilen değerinde indirim yapılmayarak bulunan karşılığına hükmedilmesi gerekirken bu bedelden taşınmazın SİT alanında kaldığı gerekçesiyle %10 oranında indirim yapılarak aza hükmedilmesi, bozma kararı sonrasında, işbu dava ile birleştirilen dosyanın dava dilekçesinin incelenmesinde, asıl dosya olan 2017/842 Esas sayılı dosyada yer alan talebe ek olarak iş bu davanın ikame edildiğini, hukuki ve fiili irtibat nedeniyle birleştirme talebinde de bulunmak suretiyle fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere aynı taşınmaza ilişkin olarak 62.650,80 TL tazminat isteminde bulunulduğundan, birleştirilen dava asıl davanın devamı niteliğinde ek dava olup, taşınmazın asıl dava tarihine göre belirlenen m² birim bedeli üzerinden, asıl ve birleştirilen davada hüküm kurularak, hüküm altına alınacak bedellere de asıl dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken, birleştirilen davanın ayrı bir dava olduğu kabul edilerek, birleştirilen davanın dava tarihi olan 27.06.2019 tarihi değerlendirme tarihi kabul edilmek suretiyle bulunan m² birim bedeli üzerinden birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmesi, dava konusu taşınmaz tek olup, asıl dava ile birleştirilen dava tek bir hukuki nedene dayalı olarak açıldığından, toplam bedel üzerinden tek vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, asıl ve birleştirilen dava yönünden davacı taraf lehine ayrı ayrı vekâlet ücreti takdir edilmesi, birleştirilen davanın kısmen reddine karar verildiği hâlde, reddedilen kısım üzerinden davalı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilerek, yargılama giderlerinin davanın kabul-ret oranına göre taraflar üzerinde bırakılması gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmeyerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
F. Mahkemece Bozmaya Uyularak verilen Son Karar
Mahkemenin 04.04.2023 tarih ve 2023/2 Esas ve 2023/201 Karar sayılı ilamı ile asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, hükmedilen bedelin düşük olduğunu, dava tarihinin hatalı yazıldığını ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacıların murisi ile tapu kayıt malikinin aynı kişi olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, davalı idarece fiilen el atılmayan bölümlerin bedeline hükmedilmemesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın 1. derece doğal sit alanı ilan edildiğinin gözetilmesi gerektiğini, bedelin fahiş olduğunu, sundukları emsallerin gözetilmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmış olup davalı idare vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
3. Dava tarihi 27.07.2009 olduğundan ve taşınmazın değeri bu tarih itibarıyla belirlendiğinden 27.07.2009 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinin 08.06.2012 olarak belirtilmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı idare vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2.Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının (2) numaralı bendinde geçen ‘08.06.2012’ tarihinin hükümden çıkartılarak yerine ‘27.07.2009’ tarihinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, davalı idareden aşağıda yazılı kalan harcın alınmasına,
16.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.