"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/907 Esas, 2024/617 Karar
DAVA TARİHİ : 13.12.2020
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölbaşı (Adıyaman) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/191 Esas, 2022/43 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı ve pilon yeri bedelinin tespiti ile bu hakkın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Adıyaman ili, ...,...köyü 107 ada 317 ve 318 parsel sayılı taşınmazların mülkiyet ve irtifak kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu hakkın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava konusu taşınmaz ile ilgili olarak bedelin çok düşük teklif edilmesi sebebiyle uzlaşılamadığını, taşınmazın değeri hesaplanırken sulu olarak hesaplama yapılması gerektiğini, taşınmazın konumu ve taleplerin yoğun olduğu bir alanda bulunması sebebiyle objektif değer artışının en az %200 olması gerektiğini, hakkaniyete uygun kamulaştırma bedelinin takdiri ile aleyhe vekâlet ücretine hükmedilmemesi, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı üzerine tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne irtifak hakkı karşılığının ve pilon yeri bedelinin tespiti ile davacı idare adına tesciline, kamulaştırma bedelinin davalı tarafa derhal ödenmesine, kamulaştırma bedeline yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın arsa vasfında olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda 2020 yılı verilerine göre hesaplama yapılmadığını, kapitalizasyon faiz oranının %4 olarak esas alınması gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda masrafların brüt gelirinin 1/3'ü geçemeyeceği kuralının dikkate alınmadığını, objektif değer artış oranının %200 olarak uygulanması gerektiğini, dava konusu taşınmazın tamamının kamulaştırılması gerektiğini, İlk Derece Mahkemesince kamulaştırma bedeline uygulanan faizin düşük olduğunu, davalı tarafça yapılan masrafların iade edilmediğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davaya konu taşınmaz keşif gözlemine uygun şekilde kuru arazi olarak değerlendirilip, İlk Derece Mahkemesi tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu niteliğine uygun olarak açık tarla olan kısmı yönünden mercimek, mercimek samanı, kavun münavebesi esas alınarak ve kapama bahçe olan kısmı yönünden kapama fıstık bahçesi olarak değerlendirmek suretiyle olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir yöntemine göre değer biçilerek ve Yargıtay İçtihatlarına uygun olmak üzere kapitalizasyon faiz oranı da %5 olarak uygulanarak davaya konu taşınmazın konumu, niteliği dikkate alınarak %100 oranında objektif değer artışıda eklenmek suretiyle sonuç ortalama metrekare birim değerinin tespit edildiği, bilirkişi raporundaki hesaplamaların istinaf edenin sıfatı dikkate alındığında uygun olduğu ve bu metrekare birim değeri esas alınarak kamulaştırma bedelinin hesaplanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesi tarafından kurulan hükmün ve yapılan yargılamanın usul ve kanuna Yargıtay yerleşik içtihatlarına uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kamulaştırma bedeline dava tarihinden dört ay sonrasından itibaren uygulanan yasal faizin enflasyon karşısında kamulaştırma bedelini erittiğini, bu nedenle kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizin uygulanmasını talep ettiklerini, dava konusu taşınmazın arsa vasfında olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda 2020 yılı verilerine göre hesap yapılmadığını, kapitalizasyon faiz oranının %4 olarak alınması gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda masrafların brüt gelirinin 1/3'ü geçemeyeceği kuralının dikkate alınmadığını, objektif değer artış oranının %200 olarak uygulanması gerektiğini, dava konusu taşınmazın tamamının kamulaştırılması gerektiğini ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak davacı idare ile davalı tapu maliki arasındaki kamulaştırma konusu irtifak hakkı ve pilon yeri bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca net geliri esas alınarak değer biçilmesi ve aynı Kanun'un 11 inci maddesinin son fıkrası uyarınca taşınmazın niteliği, tamamının yüzölçümü, geometrik durumu ve enerji nakil hattı güzergahı dikkate alınarak değer düşüklüğü oranı belirtilmek suretiyle irtifak hakkı karşılığının ve pilon yeri bedelinin tespit edilmesi yerindedir.
3. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması yerindedir.
4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki parağrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
5. 2942 sayılı Kanun'un 4650 sayılı Kanun ile değişik 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca bilirkişi kurulu, arazi niteliğindeki taşınmazın kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini esas tutarak bedelin tespitinde etkili olacak bütün nitelik ve unsurları ve her unsurun ayrı ayrı değerini belirtmek suretiyle ve ilgililerin de beyanını dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak değerini tespit etmelidir. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında ise özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınacak ürünler için aynı kanun'un 4650 sayılı Kanun ile değişik 15 inci maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca, kamulaştırma belgelerinin mahkemeye verildiği gün itibarıyla dekar başına elde edilecek ortalama verim, üretim gideri ve toptan satış fiyatına ilişkin istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerinin esas alınması gerekmektedir.
6. Dairemiz yerleşik uygulamasına göre; arazi niteliğindeki taşınmaza net gelir yöntemine göre değer tespitinde İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün dava tarihindeki veri miktarları dikkate alınarak taşınmazın değerinin belirlenmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek; bir önceki yılın verileri dikkate alınmak suretiyle hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Davalıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.01.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Karşı Oy)
(Karşı Oy)
KARŞI OY
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (Davalı vekilinin bila tarihli dilekçesindeki “faize” ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.
Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı, Sayın çoğunluğun diğer yönleriyle katıldığımız “Bozma Kararı”na (faize ilişkin yönüyle) ve faizle ilgili 3 No’lu “Değerlendirme” görüşüne, açıkladığımız nedenlerle katılmıyoruz. 16.01.2025