Logo

5. Hukuk Dairesi2024/951 E. 2024/6383 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Orman sınırları içinde kalan taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu kaydının iptali nedeniyle oluşan gerçek zararın tazmini gerektiği, arazinin değerinin gelir metoduna göre hesaplanmasının doğru olduğu ve Hazine'nin kusursuz sorumluluğu bulunduğu gözetilerek istinaf başvurusunun reddine ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/311 Esas, 2023/117 Karar

DAVA TARİHİ: 10.01.2020

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ:... 5. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/7 Esas, 2021/230 Karar

Taraflar arasındaki çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde bırakılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının maliki olduğu... ili, ..., ...Mahallesi 6830 parsel sayılı taşınmazın kesinleşmiş orman tahdit sınırı içinde kaldığından bahisle uğranılan zararın yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; süresinde açılmayan davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, tapunun hala davacı adına kayıtlı olduğunu, davacının herhangi bir zararının mevcut olmadığını, ortada bir zarar yokken tazminat davası açılmasında davacının hukuki yararı olmadığını, bu davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini ileri sürmüştür.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının hüküm kısmında tapu kaydının iptali ile Maliye Hazinesi adına tesciline karar verilmesi gerekirken davalı kurum lehine ibaresinin yazılmasının hatalı olduğunu, davanın husumet yönünden reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, ormanların kamu malı niteliğinde olduğunu, özel mülkiyete konu edilemeyeceklerini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik ve yetersiz olduğunu, hükmedilen tazminat bedelinin fahiş olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile değerlendirme tarihinin dava tarihi olarak alınması ve taşınmazın tarım arazisi olduğu kabul edilerek net gelir metoduna göre değer belirlenmesi doğru olup hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın bulunduğu bölgedeki coğrafi durum ve toprak yapısı itibarıyla kapitalizasyon faiz oranının %4 oranında alınması, taşınmazın konumu ile taşınmazı o bölgedeki diğer taşınmazlardan ayıran özellikler de gözetilmek suretiyle objektif değer artış oranının %60 uygulanması sonucu metrekare birim fiyatının belirlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, hükmün 2. paragrafındaki "davalı kurum lehine" ifadesi infazda tereddüte yol açacak mahiyette görülmemekle birlikte yerinde düzeltilebilecek nitelikte olduğundan bu hususun kaldırma nedeni yapılmadığı, kararda esası etkileyen bir usul hatası bulunmadığı, vakıa tespitlerinin tam ve doğru olarak yapıldığı, delillerin değerlendirilmesinde de usule aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muahekemeri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden, dava konusu... ili, ..., ...Mahallesi 6830 parsel sayılı, 10.400,00 m² yüzölçümlü taşınmazı davacının 25.11.2014 tarihinde satın almak suretiyle edindiği, taşınmaza 15.01.2019 tarihinde orman şerhi konulduğu, bu şerh nedeniyle mülkiyet hakkı kısıtlandığından 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereği tazminat hakkı doğduğunun kabulü doğrudur.

3. Arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesi ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde de bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.