Logo

5. Hukuk Dairesi2024/959 E. 2024/6883 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespiti ve davacılara ödenmesi hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın değerinin tespitinde Bölge Adliye Mahkemesince yapılan emsal değerlendirmesi ve hesaplamalarının usul ve yasaya uygun olduğu, ancak mirasçılardan birinin hissesindeki haczin bedelden düşülmemesi hususundaki eksikliğin düzeltilmesi gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1002 Esas, 2023/228 Karar

DAVA TARİH : 23.09.2020

KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ: Uşak 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/620 Esas, 2022/10 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince, miktar veya değeri 238.730,00 TL'yi geçmeyen davalara ilişkin olarak Bölge Adliye Mahkemesi kararları kesin olup bu kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz.

Bu itibarla tapu malikleri ..., ... ve ... mirasçıları olan davacılar yönünden davalı idare vekilinin temyiz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Tapu maliki ... mirasçıları olan davacılar yönünden davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili dava dilekçelerinde özetle; Uşak ili, ..., ... Mahallesi 256 ada 29 parsel sayılı taşınmaza yol yapılmak suretiyle davalı idarece kamulaştırma yapılmadan fiilen el atıldığını, bu nedenle taleplerinin kabulü ile taşınmazın bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazın idarece kamulaştırma kapsamına alınan taşınmazların tevhidinden oluştuğunun görüldüğünü, bahse konu taşınmazlar için yol inşaat ve emniyet sahası tesis etmek amacıyla 16.09.1975 tarihli 1975/42 sayılı kamu yararı kararı alındığını, söz konusu taşınmazların kamulaştırma durumunun Uşak Belediye Başkanlığının 04.11.1975 tarihli tutanağıyla belirtildiği üzere şehir hoparlöründe 10 gün okunarak halka duyurulduğunu, taşınmazın kamulaştırma bedellerinin 28.01.1976 tarihinde T.C. Ziraat Bankası Alsancak Şubesine dönem zilyetleri adına blokeli olarak yatırıldığını, ancak dönem zilyeleri tarafından ilgili Tapu Müdürlüğünde idare adına ferağ takriri ikmal etmediğini, dava konusu taşınmaza ilişkin kamulaştırma işlemlerinin usulüne uygun olarak tamamlanmadığını, davacıların haksız iddialarını kabul etmelerinin mümkün olmadığını, müvekkili idarece davacıların murisine usulüne uygun olarak yapılan tebliğden itibaren 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 14 üncü maddesinde yazılı 30 günlük hak düşürücü süre içinde bedel artırım davası açılması gerekirken açılmamış olması nedeniyle kamulaştırma işleminin kesinleştiğini, kamulaştırmasız el atmadan söz edilemeyeceğini, hal böyle olmasına rağmen Mahkemece işin esasına girilmesi halinde davacı yanın ecrimisil talebine itibar edilmemesi gerektiğini, ayrıca 6001 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca müvekkili idarenin devlet tüzel kişiliğinden ayrı olarak kamu tüzel kişiliğine haiz olması nedeniyle verilecek olan her hükmün ... adına verilmesi gerektiğini, bu nedenlerle haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne ve el atma tazminatının davalı taraftan tahsil edilerek davacılara ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; kamulaştırma işlemi yapıldığını ve usulünce kamulaştırmanın kesinleştiğini, davada belirlenen bedelin yüksek olduğunu, emsalin farklı konum ve özellikte olduğunu, uygun olmadığını, dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazın kıyaslamasının doğru yapılmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde yöntem olarak bir isabetsizlik görülmediği; ancak hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda yapılan kıyaslamanın Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2022/8078 Esas, 2022/15385 Karar sayılı bozma kararı dikkate alındığında inandırıcı bulunmadığı, bilirkişi raporunda taşınmazların mevcut imar durumları esas alınarak dava konusu taşınmazın değerinin düşürülmesinin yerinde olmadığı, taşınmazın imar planında ve fiilen yol olması zaten davanın konusunu oluşturmakta olup bunun yerine, dava konusu taşınmaz ile emsalin geometrik şekli ve yüzölçümü esas alındığında her ikisinin de yapılaşmaya uygunluk bakımından eşit durumda kabul edilmesi gerektiği, taşınmazın çevresinin gelişmiş durumda olduğu, Özdilek Alışveriş Merkezi ile çeşitli siteler ve ticari tesisler bulunduğu parsel sorgu programında yapılan incelemede belirlendiğinden bilirkişi raporunda bu kritere göre dava konusu taşınmaza biçilen değerinin (30) yerine (60), alım-satım durumunun da taşınmazın yol olmaması halinde (90) olarak kabul edilmesi gerektiği kanaatine varıldığı, bu irdelemelere göre emsal taşınmazın (600), dava konusu taşınmazın ise (390) değerinde olması gerektiği, bu durumda taşınmazın emsalin %65'i değerinde olduğu sonucuna varıldığı, dava konusu taşınmazın tapu kaydına göre tesis kadastrosundan tescil edildiği, bu nedenle kadastral parsel niteliğinde bulunduğu, emsalin ise imar parseli olduğu belirlendiğinden, dava tarihinde yürürlükte bulunan 3194 sayılı İmar Kanunu'na göre %45 oranında düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılması gerektiği anlaşılmış ve emsal taşınmazın dava tarihindeki metrekare birim değeri olan 3259,73 TL'den %45 oranında düzenleme ortaklık payı kesintisi yapıldığında 1.792,85 TL, bu değerin %65'i hesaplandığında ise 1.165,00 TL birim değeri belirlenmiş olup istinafa gelen tarafın sıfatına göre hükmedilen miktar uygun bulunmuş, buna karşın asıl davada, ..., ... ve ...'nın davacı olmadığı, adı geçenlerin birleştirilen dava davacıları oldukları halde hüküm fıkrasının infazında tereddüt yaratacak şekilde karar başlığında davacı gösterilmeleri ve bedeline hükmedilen taşınmazın davacı ve muris paylarının tapu kayıtlarının iptali ile davalı idare lehine yol olarak terkinine dair hüküm kurulmamış olması doğru olmadığından İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak belirtilen hususlar yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılama hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. Buna karşın, tapu kaydında tapu maliki ... hissesinde bulunan haczin ... mirasçıları olan davacılara hükmedilen bedele yansıtılmaması bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Davalı İdare Vekilinin Tapu Malikleri ..., ... ve ... Mirasçıları Yönünden;

Davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden REDDİNE,

B. Davalı İdare Vekilinin Davacı ... Kocabıyık Mirasçıları Yönünden;

Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz itirazlarının reddi ile kamu düzeni gereği yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak ''Tapu maliki ... hissesinde bulunan haczin ... mirasçıları olan davacılar yönünden hükmedilen bedele yansıtılmasına" cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.