"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2045 Esas, 2023/2105 Karar
DAVA TARİHİ: 18.12.2019
KARAR : Esastan ret / Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ: ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/14 Esas, 2023/362 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalılar vekillerinin başvurularının esastan reddine, davacı idare vekilinin başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Tekirdağ ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 207 ada 17 ve 19 parsel (eski 207 ada 11 parsel) sayılı taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazların idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın değeri yönünden birçok hususun eksik olarak irdelenmiş olduğunu, uzlaşma aşamasında teklif edilen bedelin kabulünün mümkün olmadığını, taşınmazın çok kıymetli bir yerde olduğunu, etrafına bakıldığında organize sanayi alanıyla çevrili ve ...'de önemli fabrikaların-işletmelerin (B S H- Özcanlar tekstil- Kale kilit) fabrikaların yakınında bulunduğunu belirterek taşınmazın bedelinin tespitini talep ve beyan etmiştir.
2. Bir kısım davalı vekili Avukat ... cevap dilekçesinde özetle; davacı idarenin dava konusu taşınmazın metrekaresine 130TL takdir ettiği, bu bedelin gerçeği yansıtmadığı gibi taşınmazın gerçek değerinden de oldukça düşük olduğunu, TCDD Genel Müdürlüğü tarafından yapılan kamulaştırma işleminde aynı bölge içerisinde yer alan taşınmazlara metrekaresine 619,14TL takdir edildiği, ilgili taşınmazın şehir merkezine, ... Organize Sanayi Bölgesine, çevre yollarına ve yeni yapılan Halkalı - Kapıkule Demiryolu Projesine çok yakın bir konumda olduğunu, taşınmazın bulunduğu konumda ulaşım hizmetleri, elektrik, su, doğalgaz vs. tüm altyapı ve belediye hizmetlerinin mevcut bulunduğunu, taşınmazın tüm bu olumlu ve değer artırıcı özelliklerine ve maliki tarafından yatırım amaçlı olarak edinilmesine rağmen, davacı idare tarafından gerekli ve özenli araştırma ile inceleme yapılmadan takdir edilen 130TL/m² birim değerinin, taşınmazın gerçek değerinin çok altında kaldığını, yapılacak olan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde yukarıda bahsedilen hususlar ve taşınmazın değerli bir konumda bulunduğunun daha net anlaşılacağını, bu nedenlerle taşınmazın bedelinin tespitini talep ve beyan etmiştir.
3. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı kurumun kendi bünyesinde oluşturduğu kıymet takdir komisyonu ile taşınmazın metrekare bedelini takdir ettiğini, bu bedelin gerçek rayiçlerin çok altında olduğunu, emsal taşınmazlar değerlendirilmeden hesaplandığını, dava konusu taşınmazın bir çok işlek yerlere çok yakın konumda olduğunu, taşınmazın gerçek bedelinin tespitini talep ve beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazların davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; bedelin yüksek belirlendiğini, iade kararının yerine getirilmediğini, bilirkişi raporunun eksik ve yetersiz hazırlandığını, emsal seçimi ve değerlendirmesinin hatalı yapıldığını, müvekkili idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, Anayasa Mahkemesi kararından sonra faiz hükmü kurulmaması gerektiğini ileri sürmüştür.
2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın çok kıymetli bir konumda bulunduğunu, etrafında büyük sanayi kuruluşları olduğunu, bedelin düşük belirlendiğini, bilirkişi raporunun eksik ve yetersiz hazırlandığını, rapora itirazların dikkate alınmadığını, emsal seçimi ve değerlendirmesinin hatalı yapıldığını ileri sürmüştür.
3. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın değerli bir bölgede bulunduğunu, bedelin düşük belirlendiğini, bilirkişi raporunun kaldırma kararına aykırı hazırlandığını, raporun denetime elverişli olmadığını ve itirazların dikkate alınmadığını, emsal seçimi ve değerlendirmesinin hatalı yapıldığını, dava süresinde bitirilmediğinden mülkiyet hakkının ihlal edildiğini, enflasyon nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
4. Bir kısım davalı vekili Avukat ... istinaf dilekçesinde özetle; bedelin düşük belirlendiğini, Anayasa Mahkemesi kararının Mahkemece kısmen uygulandığını, enflasyon nedeniyle uğranılan zararın dikkate alınmadığını ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki taşınmazlara emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinin 2942 sayılı Kanun'un değerlendirmeye ilişkin hükümlerine aykırılık teşkil etmediği, dava konusu taşınmazların hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtilen niteliğine, imar durumu ve konumuna göre belirlenen kamulaştırma bedelinin adil ve hakkaniyete uygun olduğu, davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekalet ücreti takdir edilmemesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece iade kararı gereği işlem yapıldığı, böylece Mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalılar vekillerinin tüm, davacı idare vekilinin sair istinaf itirazlarının yerinde görülmediği, ancak, faiz başlangıç tarihinin 4 ay sonrası belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine ilişkin karar verilmesi doğru değil ise de bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile Anayasa Mahkemesi iptal kararı gereği, bedele faiz işletilmemesi gerektiğini ileri sürmüştür.
2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
3. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
4. Bir kısım davalı vekili Avukat ... temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile ayrıca enflasyon oranları da dikkate alınarak dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak davacı idare ile davalı tapu malikleri arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki Tekirdağ ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 207 ada 17 ve 19 parsel (eski 207 ada 11 parsel) sayılı taşınmazlara 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesi yerindedir.
3. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak, davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinde hukuka aykırı bir yön görülmemiştir.
4. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması doğrudur.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, Davalılardan ayrı ayrı peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.06.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Karşı Oy)
KARŞI OY
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda davalı ... vd. vekilinin faiz uygulanırken başlangıç tarihi ve niteliğine ilişkin olarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir talebinin (12.01.2024 tarihli temyiz dilekçesi) de dosya münderecatında bulunması karşısında 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli, 2022/83 Esas- 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar'' Anayasa’nın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.
Hâl böyle iken, derdest somut davada faiz hükmüne ilişkin temyiz eden davalılardan ... vd. vekilinin talebine ilişkin olarak Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı çoğunluk görüşüne katılmıyorum. 05.06.2024