Logo

5. Hukuk Dairesi2021/3470 E. 2021/11682 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu tahsis belgesi sahiplerinin, tahsis edilen taşınmaz üzerindeki mülkiyetlerinin tespiti ve kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat istemleri.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu tahsis belgesinin mülkiyet hakkı değil, kişisel hak sağlayan bir belge olduğu, dava konusu taşınmazın kamu hizmetine ayrılması ve kamulaştırılması nedeniyle tahsis belgesinin tapuya dönüşmediği, dolayısıyla davacıların taşınmaz üzerinde mülkiyet hakkı bulunmadığı ve bu nedenle de tazminat talep edemeyecekleri gözetilerek, yerel mahkemenin ret kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atma nedeniyle mülkiyetin tespiti ve tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine ilişkin verilen ilk derece mahkemesinin kararına karşı, davacılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nin istinaf isteminin kabulü ile HMK'nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararı düzeltilmek suretiyle esas hakkında yeniden karar verilmesine dair yukarıda gün ve sayıları yazılı kararının Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

- K A R A R -

Dava, kamulaştırmasız el atma nedeniyle mülkiyetin tespiti ve tazminat istemine ilişkindir.

İlk derece mahkemesince davanın reddine ilişkin olarak verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca mahkeme kararının gerekçe bölümünün düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesine ilişkin olarak Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nce verilen hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.

Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre; davacının mülkiyeti Hazineye ait olan 97 parsel sayılı taşınmaz üzerine gecekondu yaparak ağaç diktiği, 2981 sayılı Gecekondu Önleme Yasası gereğince 1984 tarihinde belediyeye yaptığı müracaat üzerine işgal ettiği 393 m2 deki 33 kapı nolu yığma konut için tapu tahsis belgesi verilerek 97 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesine 02/07/1987 tarih ve 2641 yevmiye ile bu hususun şerh verildiği, dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu alanda yapılan imar ıslah planı uygulaması sonucunda gecekondunun 27423 ada 3 parselde kaldığı, ancak iş bu taşınmazın 1998 tarih ve 1627 sayı ile onaylanan 74910 sayılı imar planında Dışişleri Bakanlığı Haberleşme Alanı olarak ayrılması nedeniyle arsa tahsis işlemi yapılamadığı ve davalı idare tarafından kamulaştırıldığı, imarla oluşan 3 parselde şahıs mülkiyetinde olan payların kamulaştıramaya bağlı satın alma suretiyle 132.651,0 m2 olan tamamının Hazine adına tescil edildiği ve yapılan ifraz sonucu 5 ve 6 parsellerin oluştuğu, davacıya ait yapı ve muhdesatın da bu kapsamda kamulaştırıldığı, davacılar murisinin Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2000/551-2001/1046 sayılı dosyasında açmış olduğu bedel artırım davasının kabulüne dair kararın Yargıtay 5.Hukuk Dairesi'nin 06/05/2000 gün ve 6515-10166 sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği,iş bu eldeki davanın ise davacılar tarafından tapu tahsis belgesine dayalı mülkiyet hakkının tespiti ve taşınmaz zemin bedelinin tahsili istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.

Tapu tahsis belgesinin; 1984 tarihli 2981 sayılı " İmar Ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanunu'nun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun" ve alt düzenleme ile hukuki bir hak sahipliği statüsü olduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 04.12.1996 tarihli ve 1996/14-763-864 sayılı kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesinin bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesi olduğu, salt tahsis belgesinin varlığının tahsis edilen yerin tahsis edilen adına tescilini sağlamayacağı, ancak imar ıslah çalışmalarının başlaması halinde ilgilisine tapu verilmesi vaadini taşıyabileceği, tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için; hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunması, ıslah imar planlarının yapılmış olması, tahsise konu yerin kamu hizmetine ayrılmamış olmasının gerektiği, davacılar murisine verilen tapu tahsis belgesinin iptal edilmediği, dava tarihi itibariyle tahsis işleminin geçerliliğini koruduğu ve bu itibarla davacıya kişisel hak sağlamaya devam ettiği anlaşılmış ise de, yapılan ıslan imar planı uygulaması sonucunda davacılar murisine tahsis edilen yerin kamu hizmetine yani davalı idareye ait telsiz istasyonu ve arşiv binası alarak planlanan alan olarak ayrıldığı,tahsise konu yerde Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan kamulaştırma tarihinde henüz arsa tahsis işleminin yapılmadığı, kamu hizmetine tahsis ve kamulaştırma nedeniyle de tapu tahsis belgesinin gerçek tapuya dönüşmediği ve bu yönüyle taşınmazda mülkiyet hakkı bulunmadığı anlaşıldığından mülkiyetin tespiti davasının bu gerekçe ile, kamulaştırmadan kaynaklı zemin bedelinin tahsiline ilişkin davanın da taşınmazın mülkiyeti muris ya da davacılara geçmediğinden tapu ile malik olmadıkları taşınmaz için davalı idareden bedel isteyemeyecekleri ve belediyeye ödedikleri bedeli de davalıdan talep edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle reddi yerine, yazılı gerekçeyle ret kararı verildiğinden 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.

Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, peşin alınan temyiz ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 20/10/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.