"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 2942 sayılı Kanunun 36. maddesine dayanan tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, 2942 sayılı Kanunun 36. maddesine dayanan tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
İdarelerin tapu iptali ve tescil davalarına dayanak yaptığı; Kamulaştırma Kanunu’nun 38. maddesi Anayasa Mahkemesi’nin 04.11.2003 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan kararı ile iptal edilmiş ve 30.06.2010 tarihinde yürürlüğe giren 5999 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na eklenen geçici 6. maddesi ile kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması hallerinde, hak sahiplerine idare ile uzlaşma ve uzlaşılmaması halinde dava açma hakkı tanınmış olup, idarenin Kamulaştırma Kanunu'nun 38. maddesine dayalı olarak tapu iptal ve tescil davası açma imkanı kalmamıştır.
Kaldı ki, dosyada mevcut bilgi ve belgelerden, dava konusu taşınmazın tapulama tespitinin 27.12.1995 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
3402 sayılı Kanunun 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Kanunla değişik 12. maddesinin 3. fıkrası hükümlerine göre kadastrosu yapılan taşınmazlarla ilgili olarak bu tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı,
henüz kesin hükme bağlanmamış davalarda da bu hükmün uygulanacağı nazara alındığında kadastro tespitinin kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık süre dolduktan sonra açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Davalının temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davalıdan temyiz ve temyize başvurma harçlarının alınarak Hazineye irad kaydedilmesine, 22/11/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.