Logo

5. Hukuk Dairesi2022/10184 E. 2023/106 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalan taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemi.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın tarım arazisi olarak kabul edilerek net gelir metoduna göre değerinin tespitinde ve dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmeyerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

KARAR :Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölcük 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalan taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl dava ile birleştirilen Gölcük 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/57 Esas, 2021/71 Karar sayılı ek dava mülkiyeti davacıya ait taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle tapusunun iptali ve tescili istemine ilişkin birleştirilen Gölcük 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/78 Esas, 2019/110 Karar sayılı davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacılar ve davalı Hazine vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacılar ve davalı Hazine vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar ve davalı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacılar vekili dava dilekçesinde; dava konusu Kocaeli ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 154 ada 23 (eski 318) parsel sayılı taşınmazın kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı ... birleştirilen dava dilekçesinde; dava konusu taşınmazın kesinleşmiş orman tahdit sınırları içerisinde kaldığından tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

3. Davacılar vekili birleştirilen dava dilekçesinde; asıl davanın Gölcük 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/216 Esas sayılı dosyasında devam ettiğini, bu dosyada alınan bilirkişi kurulu raporuna göre dava konusu taşınmaza 995.622,33 TL değer belirlendiğini, ıslah ile artırılan miktar düşüldükten sonra kalan 530.802,33 TL’nin tahsili için ek dava açtıklarını, bedelin faizi ile birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davada idari yargının görevli olduğunu, Hazineye husumet yöneltilemeyeceğini ve zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek davanın öncelikle usulden aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın ve birleştirilen davaların kabulü ile dava konusu taşınmazın 20.357,03 m²’lik kısmının bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bu kısmın davacılar adına olan tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı Hazine vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; taşınmazın özellikleri değerlendirildiğinde taşınmazın arsa niteliğinde olduğunu, yerleşim yerlerine yakın konumda bulunduğunu, buna göre değerinin emsal taşınmazlara göre belirlenmesi gerektiğini, arazi olarak değerlendirmesi halinde ise uygulanan objektif değer artışının az olduğunu, artış oranının %50'den aşağı olmaması gerektiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde; davaya konu taşınmazın tapu kaydına orman şerhi konulmasının üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçtiğini, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, orman kadastrosu çalışmalarının kesinleşmesi üzerinden de 10 yıldan fazla süre geçmiş olduğundan davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiğini, şerhin ... tarafından konulmuş olması nedeniyle husumetin Orman Genel Müdürlüğüne yöneltilmesi ve tazminata hükmedilecek ise tazminattan Orman Genel Müdürlüğünün sorumlu tutulması gerektiğini, ormanların devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler olması nedeniyle tazminat şartlarının oluşmadığını, taşınmaz üzerinde tarımsal faaliyette bulunamayacağını, bilirkişilerce tespit edilen bedelin yüksek olduğunu, dekar başına gider değerlerinin ve işleme masraflarının düşük gösterildiğini, taşınmaz için belirlenen %25 objektif değer artışının yüksek olup gerçeği yansıtmadığını, kapitalizasyon faiz oranının %5 ve daha üzeri olması gerektiğini, taşınmazın orman emvali ile kaplı olması nedeniyle değer kaybının düşülmesi gerektiğini, bilirkişilerce belirlenen m² birim fiyatının fahiş olduğunu, kaldırma öncesi raporda birim fiyat 23,28 TL olarak belirlenmiş iken bu tutarın önce 35,41 TL'ye sonrasında 48,91 TL'ye yükseltilmesinin nedeninin açıklanmadığını, asıl dava bakımından ıslah edilen tutara ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi, birleştirilen 2021/57 Esas sayılı dosyada ise birleştirilen dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazların arazi niteliğinde olduğu kabul edilerek, net gelir metoduna göre değerinin tespit edilmesinin ve tespit edilen bedele değerlendirme tarihi olan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinin doğru olduğunu, bu hususta davacılar ve davalı Hazine vekillerinin istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü hususlar yerinde görülmediğini, mahkeme kararının usûl ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacılar ve davalı Hazine vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmazın yerleşim alanlarına çok yakın olduğunu, arsa olarak değerlendirilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile tarım arazisi olarak değerlendirildiğinde objektif değer artış oranının çok düşük belirlendiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; birleştirilen davada asıl dava tarihinden itibaren yasal faizi işletilmesinin hatalı olduğunu, birleştirilen davada birleştirilen dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini, birleştirilen dava dilekçesinde de buna ilişkin bir taleplerinin olmadığını, talebi aşar şekilde karar verildiğini, ıslah edilen bedele de ıslah tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğini, davacıların talebinin zamanaşımına uğradığını, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, dava konusu taşınmazın orman vasfında olduğunu bu nedenle tarım arazisiymiş gibi değerlendirme yapılmasının doğru olmadığını, kapitalizasyon faizinin yüksek belirlendiğini, objektif değer artışı uygulanmasının gerçeği yansıtmadığını, tespit edilen bedelin yüksek olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu Kocaeli ili, Gölcük ilçesi, İrşadiye Mahallesi 154 ada 23 ( eski 318) parsel sayılı 29.101,87 m² yüzölçümlü tarla vasıflı taşınmazın 14.10.1960 tarihinde kesinleşen genel arazi kadastrosu uyarınca davacılar murisi Şevket Keskin adına tespit ve tescil edildiği, 6831 sayılı Orman Kanunu'na göre orman kadastrosu çalışmalarının 25.09.1996 tarihinde askı ilanı yapılarak kesinleştiği, yapılan çalışmaya göre eski 318 parsel sayılı taşınmazın 18.250 m²lik kısmının orman sınırları içerisinde kaldığının anlaşılması üzerine, dava konusu taşınmazın tapu kaydına 09.10.1996 tarihinde 4286 yevmiye numaralı işlem ile "18.250 m²si orman sınırları içinde kalmaktadır." şeklinde şerh konulduğu, davacıların 24.05.2017 tarihinde eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır.

3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamındaki belediye yazı cevaplarına göre tarım arazisi olarak kabul edilmesi doğru olduğu gibi, 27.07.2020 tarihli Gölcük İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü yazı ekinde gönderilen cetvellerde belirtilen ürünlerden münavebeye seçilerek, değerlendirme tarihindeki resmi verilerine göre net gelir metoduna göre değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4.Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre ve aynı bölgeden Dairemize intikal eden dosyalarda kabul edilen oranlar gözetilerek, uygulanan kapitalizasyon faiz oranı ve objektif değer artış oranı uygun görülmüştür.

5. Değerlendirme dava tarihi itibarıyla yapıldığından, tespit edilen bedelin tamamının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi yerindedir.

6. Dava konusu taşınmazın belirlenen gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007. maddesi gereğince davalı Hazine'den tahsiline, taşınmazın tapu kaydının iptalinin iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tescil edilmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

7. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar ve davalı Hazine vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar ve davalı Hazine vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,10.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.