Logo

5. Hukuk Dairesi2022/11879 E. 2023/1352 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydına konulan orman tahdit şerhi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini ve taşınmazın tapusunun iptali ile Hazine adına tescili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinden kaynaklanan zararlardan Devletin sorumlu olduğu, dava konusu taşınmazın orman vasfında olduğunun tespit edildiği, tapu kaydının iptali nedeniyle oluşan gerçek zararın tazmini gerektiği, ancak tapu kaydındaki ipoteğin bedele yansıtılmaması hususunun eksik inceleme sonucu karar verildiği gerekçesiyle, ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalan taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazminine ilişkin asıl ve mülkiyeti davacıya ait taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle tapusunun iptali ve tescili istemine ilişkin birleştirilen davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davada Orman Yönetimi aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, Hazine aleyhine açılan davanın kabulüne; birleştirilen davanın kabulüne, dahili davalı Otoyol Yatırım A.Ş. hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Asıl dosya davacıları vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin maliki olduğu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1634 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına ... tarafından taşınmazın orman olduğuna ilişkin olarak şerh konulduğundan müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.

2. Birleştirilen dosya davalısı ... vekili dava dilekçesinde; dava konusu taşınmazın kesinleşmiş orman tahdit sınırları içerisinde kaldığından tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın idarî yargıda açılması gerektiğini, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, Hazineye husumet yöneltilemeyeceğini, davacının tapusunun iptal edilmediğini, davacının şerhin kaldırılması için idareye müracaat ve dava açma imkanı varken eldeki davayı açmakta hukukî yararı olmadığını, müvekkilinin kusurlu ya da kusursuz sorumluluğu bulunmadığını, ormanların özel mülkiyete konu olamayacağını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, istenilen tazminatın fahiş olduğunu ve dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davada Orman Yönetimi aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, Hazine aleyhine açılan davanın kabulü ile 569.224,76 TL tazminatın ödenmesine; birleştirilen davanın kabulü ile ... ilçesi, ... Mahallesi 1634 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptali ile Hazine adına tesciline, Otoyol Yatırım A.Ş. hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili, ormanların özel mülkiyete konu olamayacağını, husumetin yanlış yönlendirildiğini, dava konusu taşınmazın niteliğinin bilimsel verilere dayalı olarak tespit edilmeden eksik inceleme ile karar verildiğini, tespit edilen bedelin fahiş olduğunu, orman olarak tescil edilen bir taşınmazın arsa niteliği ile değerlendirildiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince Devletin kusursuz sorumlu olduğu, davacılara ait taşınmazın orman vasfında olduğunun orman mühendisi bilirkişi raporu ile ve teknik verilerle ispatlandığı, bu itibarla birleştirilen dava dosyasına konu davanın kabulünün isabetli olduğu; öte yandan her ne kadar ormanların özel mülkiyete konu olması mümkün değil ise de, tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve asıl dosya davacılarının zararının tazmininin yerinde olduğu, hasım olarak Hazinenin gösterilmesinde isabetsizlik olmadığı, taşınmazın niteliği dikkate alındığında, arazi olarak değerlendirilmesinin ve gelir metodu uygulanmasının da doğru olduğu belirtilerek istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1634 ada 2 parsel sayılı, 11.010,15 m² yüzölçümlü, tarla vasıflı taşınmazın 1972 yılında yapılan kadastro çalışması ile dava dışı şahıslar adına tespit ve tescil edildiği, taşınmazın davacı tarafından 09.01.1996 yılında alım yoluyla edinildiği, 16.11.2018 tarihinde tapu kaydına "taşınmazın tamamı/bir kısmı orman içerisinde kalmaktadır" şerhinin konulduğu, eldeki davanın 15.01.2019 tarihinde, tazminat talebiyle, birleştirilen davanın dava konusu taşınmazın Hazine adına tesciline ilişkin olarak açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Arazi niteliğindeki ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1634 ada 2 parsel sayılı taşınmaza gelir metodu esas alınarak; değer biçilmesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline, tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tescil edilmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı Hazine vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

5. Dava konusu taşınmazın tapu kaydında bulunan ipoteğin bedele yansıtılmaması bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazının kabulü ile; İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (2) numaralı bendinin sonuna gelmek üzere "dava konusu taşınmazın tapu kaydında bulunan takyidatın bedele yansıtılmasına" cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,16.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.