"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Aliağa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir İli, ... ilçesi, ... köyü, 1716 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkinini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle davaya konu taşınmazın arsa olarak değerlendirilerek rayiç bedelinin saptanmasını talep ettiklerini, davacı tarafın aynı taşınmazın kamulaştırılmasıyla ilgili Aliağa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/44 Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine dava açtığını, dava aşamasında yapılan keşiflerde taşınmazın arsa olarak belirlenerek kamulaştırma bedelinin 207.873,52 TL olarak tespit edildiğini, davacının mahkemece verilen süreye rağmen kamulaştırma bedelini yatıramadığından davanın reddine karar verildiğini ve verilen kararın kesinleştiğini, taşınmazın kamulaştırma bedelinin dava açılma tarihi itibarıyla belirlenmesinin gerektiğini, tespit edilen kamulaştırma bedelinin mahkeme veznesine depo edildikten sonra tescile dair hüküm kurulmasına ve yapılacak masrafların davacı üzerinde bırakılarak avukatlık ücretinin davacı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalıya ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazın niteliğinin doğru belirlenmesi gerektiğini, arsa değerlendirmesinin hatalı olduğunu, kamulaştırma bedelinin fazla belirlendiğini, taşınmazın arsa niteliğinde olmadığını, emsal taşınmazın uygun olmadığını, m² birim bedelinin yüksek belirlendiğini, idareleri lehine vekalet ücreti taktir edilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece belirlenen bedelin müvekkil tarafından bankadan hiç çekilmediğini, bu nedenle fazla ödenen bedel olmadığını, hükmün bu yönüyle infaza elverişli olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinin 2942 sayılı Kanun'un değerlendirmeye ilişkin hükümlerine aykırılık teşkil etmediği, dava konusu taşınmazın ve somut emsal olarak kabul edilen 406 parselin her ikisinin de kadastral parsel olduğu belirlendiğinden düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılmamasının yerinde olduğu, dava konusu taşınmaza çok yakın konumda bulunan ... Mahallesi 353 parsel sayılı taşınmaza 12.06.2017 değerlendirme tarihi itibarıyla 457,53 TL m² birim değeri belirlendiği ve bu kararın Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2021/10488 Esas, 2022/1834 Karar sayılı kararı ile onandığı dikkate alındığında, bilirkişi raporunda yapılan kıyaslamanın da uygun olduğu, idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin doğru olduğu; ancak Mahkemenin 2017/184 Esas, 2018/88 Karar sayılı kararının davalı vekilince m² birim değeri ve sonuç bedel yönünden istinaf etmediği, fazla bedelin iadesine yönelik istinafta bulunduğu anlaşıldığından mahkemenin 2017/184 Esas, 2018/88 Karar sayılı kararı ile belirlenen bedel yönünden davacı idare lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gerekçesiyle kamulaştırma bedelinin 160.695,36 TL olarak belirlenerek, fazla depo edilen miktarın davalı tarafça bankadan çekilmiş olması halinde varsa çekilme tarihine kadar işlemiş faizi ile birlikte davalıdan alınmasına, çekilmemiş olması halinde varsa neması ile birlikte davacıya iadesine dair yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulması talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar etmiş ayrıca Aliağa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/44 Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine dava açtığını, dava aşamasında yapılan keşiflerde taşınmazın arsa olarak belirlenerek kamulaştırma bedelinin 207.873,52 TL olarak tespit edildiğini 2015 yılı verilerine göre bu bedelin azalmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu taşınmazın bedelinin eksik belirlendiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı idare ile davalı tapu maliki arasında kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ve 12 nci maddesinin birinci ve üçüncü fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki; İzmir ili, ... ilçesi, ... köyü, 1716 parsel sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak; Mahkemenin 2017/184 Esas, 2018/88 Karar sayılı kararının davalı vekilince metrekare birim değeri ve sonuç bedel yönünden istinaf edilmediği, nazara alınarak 6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesi uyarınca taleple bağlılık ve aleyhe hüküm verme yasağı ilkesi gözetilerek, kamulaştırma bedelinin 160.695,36 TL olarak belirlenmesi ve fazla depo edilen miktarın davalı tarafça bankadan çekilmiş olması halinde varsa çekilme tarihine kadar işlemiş faizi ile birlikte davalıdan alınmasına, çekilmemiş olması halinde varsa neması ile birlikte davacıya iadesine dair yeniden hüküm kurulması yerindedir.
3. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak, davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde hukuka aykırı bir yön görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacı idare vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 16.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.