Logo

5. Hukuk Dairesi2022/12900 E. 2023/2721 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırılan taşınmazın bedelinin tespiti ve davacı idare adına tescili davasında, bedelin belirlenmesi, ödeme şekli ve faiz işletilmesi hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme kararında kamulaştırma bedelinin ödenmesine ilişkin hükümde faiz başlangıç tarihi hatalı belirlendiği ancak bu hususun düzeltilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği gözetilerek mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

... Varlık Yönetim A.Ş. vekili Av. ...’ın davalılardan ...’nın tapu kaydındaki payı üzerindeki haciz şerhi bulunduğundan davaya müdahale talebinde bulunduğu anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 65 inci maddesi uyarınca davaya müdahale hüküm verilinceye kadar yapılabilmekte olup talebin kabulü mümkün olmadığı gibi hükümle tapu kaydındaki takyidatların bedele yansıtılmasına karar verildiği de anlaşıldığından müdahale talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde; davalıların hissedarı olduğu dava konusu İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1133 ada 51 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacı idarenin uzlaşmak için önerdiği bedelin çok düşük olduğunu, taşınmazın gerçek değerinin tespitinin gerektiğini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 04.02.2016 tarihli ve 2015/74 Esas, 2016/38 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; dava konusu taşınmazın imar parseli hâline dönüştürülüp dönüştürülmediği, taşınmazda herhangi bir düzenleme ortaklık payı kesintisi olup olmadığının araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, fen raporunda A ile gösterilen 1029,53 m²lik bölüm dışında kalan, B-C-D-E ve F harfi ile gösterilen bölümlerinin de imar planında park olarak ayrılan bölümde kaldığı ve imar planı uygulanmaya başlandığından, proje bütünlüğü de göz önünde bulundurularak taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan toplam 2179 m²lik bölüm bedeline de hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle sadece kamulaştırılan bölüm bedeline hükmedilmesinin hatalı olduğu gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

3. Yargıtay bozma ilâmına karşı süresi içinde davacı idare vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

4. Dairemizce yapılan inceleme sonucu davacı idare vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile; bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden düzenleme ortaklık payı düşülmesi suretiyle 11.000,00 TL/m² birim bedeli belirlenmiş olması nedeniyle raporların inandırıcı olmadığı, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği, kamulaştırmadan arta kalan ve fen bilirkişi raporunda F harfi ile gösterilen kısmın bedeline hükmedilmemesi doğru ise de; taşınmazın dere koruma bandı içerisinde kalan ve fen bilirkişi raporunda B-C-D-E harfi ile gösterilen bölümlerin bedeline hükmedilmesi gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 08.02.2019 tarihli ve 2017/537 Esas, 2019/134 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; ödeme ve faizle ilgili hususlarda infazda tereddüt uyandıracak şekilde hüküm kurulduğu ve davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiği yönlerinden verilen hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

3. Yargıtay düzeltilerek onama ilâmına karşı süresi içinde taraf vekilleri karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

4. Dairemizce yapılan inceleme sonucu taraf vekillerinin karar düzeltme talebinin kabulü ile dava konusu taşınmazın tapu kaydına göre 3.254 m² olarak göründüğü hâlde gerçek yüzölçümünün 3.208,53 m² olduğu, taşınmazın ifraz görerek kamulaştırma kapsamında kalan kısmının dere yatağı olarak terkin edilip arta kalan 518,32 m²lik kısmının aynı ada 86 parsel, 1.706,15 m²lik kısmının ise 87 parsel olarak tapuda tescilinin gerçekleştiği, mahkemece terkin ve tescil yönünden ifraz öncesi kök parsel yönünden ve taşınmazın fiili yüzölçümü üzerinden düzenlenen fen bilirkişi raporuna göre hüküm tesis edildiğinden kararın infaz edilemediği, taşınmazın gerçek yüzölçümü üzerinden tapu kaydında düzeltim yapılması konusunda taraflara süre verilmesi, sonrasında mahallinde keşfe çıkılarak dava konusu taşınmazın ifraz sonrası oluşan tapu kayıtlarına göre kamulaştırılan kısım ve kamulaştırma nedeniyle arta kalan kısımların krokide açıkça gösterilip kamulaştırma nedeniyle arta kalan kısımların yüzölçümleri ve geometrik durumları da nazara alınarak oluşacak sonuca göre kamulaştırma bedeline hükmedilmesi gerektiği, son kararda ödeme ve faizle ilgili hususlarda infazda tereddüt uyandıracak şekilde hüküm kurulması, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, bedeline hükmedilen davalılar paylarının davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, fen raporunda B-C-D-E harfi ile gösterilen alanların bedeline hükmedilmesinin hatalı olduğunu, emsal kıyaslamasının hatalı olduğunu, metrekare bedelinin yüksek belirlendiğini, bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmediğini, faiz bitiş tarihinin hatalı belirlendiğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın bulunduğu konum itibarıyla belirlenen metrekare bedelinin çok düşük olduğunu, emsal kıyaslamasının hatalı olduğunu, bedelin çok daha yüksek olduğunu ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı idarenin aynı temyiz sebeplerini Dairemizin bozma ilâmı öncesinde sunduğu dilekçelerinde belirttiği, bozma öncesi toplanan belgeler üzerinden idarenin iddiasının denetlendiği, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

3. Buna karşın, bozma sonrası ikinci karar ile bakiye kamulaştırma bedeli olan 15.646.045,00 TL fark bedelin karar kesinleşinceye kadar üçer aylık vadeli hesaba yatırılmasına karar verildiği ve fark bedelin son karar tarihi olan 07.06.2022 tarihinde ödenmesine karar verildiği hâlde infazda tereddüt yaratacak şekilde ikinci karar tarihi olan 08.03.2019 tarihine kadar faiz işletilmesine karar verilmesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile, temyiz olunan Mahkeme kararının (7) numaralı bendinde yer alan "ikinci karar tarihi olan 08.03.2019" ibaresinin çıkartılarak, yerine "karar tarihi olan 07.06.2022" ibaresinin yazılmasına kararın böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harçlarının istek hâlinde taraflara iadesine,

20.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.