"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/796 Esas, 2022/1793 Karar
KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2012/335 Esas, 2021/104 Karar (Birleştirilen İstanbul Anadolu 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/76 Esas sayılı Dosyası)
Taraflar arasındaki dava konusu taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davaların yapılan yargılaması sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların ... yönünden husumetten reddine, Hazine yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idareler vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, yeniden esas kurulmak suretiyle asıl ve birleştirilen davaların ... yönünden husumetten reddine, Hazine yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili ve davalı Hazine vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacılar vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 19.09.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü yetki belgesine istinaden davacılar vekili Avukat ..., davalı Hazine vekili ... ile davalı ... vekili Avukat ... gelmişlerdir.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekili dava dilekçelerinde özetle; davacıların murislerinden kendilerine miras kalan İstanbul ili, Üsküdar ilçesi, ... Mahallesi ... ada 1 parsel sayılı, 971 ada 1 parsel sayılı ve Üsküdar ilçesi, ... Mahallesi ... ada 3 parsel sayılı taşınmazlarda devlet tarafından yapılan orman tahdit çalışmaları sonucunda davacıların hisselerinin tamamının Üsküdar 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1973/1000 Esas, 1979/856 Karar sayılı kararı ile orman alanında kaldığı ve bedel ödenmeden tapularının iptal edildiğini, bu suretle mülkiyet hakkı ihlal edildiğini ileri sürerek 4721 sayılı 1007 nci maddesi uyarınca zararın tazmini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların Üsküdar ilçesi, Hekimbaşı Devlet Ormanını sınırları içinde bulunduğunu, Hekimbaşı Devlet Ormanı 3 numaralı tahdit heyeti tarafından devlet ormanı olarak 1940 yılında sınırlandırılma yapıldığını, 1945 yılında çıkan 4785 sayılı Orman Kanunu'na göre bu ormanın devletleştirilmiş olduğunu mülkiyeti Hazineye ait olmak üzere tescili orman işletmesinin "Ömerli Bölgesi" adına yapılmış olup 03.07.1947 tarihinde tapuya bağlandığını, 19 numaralı Orman kadastro komisyonuna bağlı ekip başkanlığı tarafından tapu sınırları esas alınarak Hekimbaşı Devlet Ormanının kadastro çalışmasına tabi tutulduğu çalışmanın 17.09.1982 yılında mahallinde ilan edildiği, dava konusu yere ilişkin orman idaresince tapu iptali ve meni müdahale davası açıldığını, Üsküdar 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1972/1000 Esas, 1979/856 Karar sayılı kesinleşmiş Mahkeme kararı ile taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tescil edildiğini belirterek davacının talebin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, kısmi dava şartlarının gerçekleşmediği için dava dilekçesinin reddi gerektiğini, ormanların kamu malı olduğunu, kamu mallarının özel mülkler gibi devir ve temlik edilemeyeceğini, 2/B uygulaması ile orman dışına çıkarılan arazi vasıflı yerler için 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun (6292 sayılı Kanun) gereğince tapu maliklerine haklar tanındığını, davacıların 6292 sayılı Kanun gereğince süresi içinde idareye başvurarak tapularının iadesini talep edebileceklerini, tapusu iptal edilen taşınmazın 6292 sayılı Kanun'un sözü edilen hükümlerine göre tekrar tapu sahibine iade edilmesi hâlinde davacı tarafın zararı izale edilmiş olacağını, davacıların süresi içerisinde idareye başvurmaması hâlinde ise haklarının sona ereceğini, idareden başkaca talepleri bulunmayacaklarının kanunda açıkça hüküm altına alındığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
3. Davalı Hazine vekili 30.03.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile asıl davaya verdiği cevap dilekçesini ıslah ederek zamanaşımı definde bulunmuştur.
4. Davalı Hazine vekili birleştirilen dosyaya karşı 19.03.2018 tarihinde sunduğu cevap dilekçesi ile zamanaşımı definde bulunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine ve ... vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, tapunun iptal edildiği tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, ayrıca davacı tarafın ıslah talebinin de zamanaşımı süresi geçtikten sonra yapıldığını, ıslah talebi yönünden de davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, Hazinenin davada taraf sıfatının bulunmadığını, davanın orman idaresine yöneltilmesi gerektiğini, taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde bulunduğunu, tespit edilen bedelin çok fahiş olduğunu, hesaplama yapılırken düzenleme ortaklık payı kesilmediğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... istinaf dilekçesinde özetle; davanın idareleri açısından husumet yokluğu nedeniyle reddine dair karar verildiğinden ve dava avukat vasıtasıyla takip edildiğinden lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken vekâlet ücretine hükmedilmediğini, kararın bu yönüyle usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın mahkeme kararı ile tapusunun iptal edildiği 1983 yılından itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş olduğu, davalı Hazine vekilinin süresinde zamanaşımı definde bulunduğu, eldeki davanın Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli kararından yaklaşık 3 yıl sonra açıldığı ve 18.11.2009 tarihinden itibaren oluşan iç hukuk yolu itibarıyla, eldeki davanın makul süre içinde açıldığının kabulünün mümkün olmadığı, aynı parsellere ilişkin olarak diğer hissedarlar tarafından 3,5 yıl sonra açılan İstanbul Anadolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/191 Esas, 2017/368 Karar sayılı dosyada davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin kararın Yargıtay 5. Hukuk Dairesince onandığı anlaşıldığından Mahkemece Hazineye yönelik davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğu; Orman Genel Müdürlüğüne karşı açılan davanın husumet yönünden reddine karar verilmesine rağmen bu idare lehine vekâlet ücreti takdir edilmemesinin hatalı olduğu belirtilerek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine dair hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalılardan Maliye Hazinesine dava dilekçesinin 02.11.2012 tarihinde tebliğ olduğunu, 05.11.2012 tarihinde cevap süresinin bir ay uzatılması talebinde bulunduklarını, bir aylık ek sürede davaya cevap vermediklerini, 14.01.2013 tarihinde süresinden sonra cevap verdiklerini ve cevaplarında zamanaşımı itirazının bulunmadığını, davalı Hazinenin zamanaşımı itirazını ıslah yolu ile kullandığını, bu itiraza karşı 30.07.2018 ve 11.12.2019 tarihli dilekçelerle cevap verdiklerini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarında bahsedildiği üzere ıslahın kaçırılmış olan süreleri geri getiren bir müessese olmadığını, 10 yıllık zamanaşımının bu davada uygulanamayacağını, davanın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinde düzenlenen tazminat davası olmadığını, dava konusu taşınmazların orman vasıflarını yitirerek orman dışına çıkarıldıklarını, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun geçici 6 ncı maddesi anlamında kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleştiğini, bu bağlamda zamanaşımından söz edilemeyeceğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı hazine lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyadaki belgelerin incelenmesinden; davacıların hissedarı olduğu tazminata konu taşınmazların orman sınırları içerisinde kaldığından bahisle Orman Genel Müdürlüğünce men'î müdahale ve tapu kaydının iptali talepli açtığı davada Üsküdar 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1972/1000 Esas, 1979/856 Karar sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucunda taşınmazlardan 917 ada, 3 parsel sayılı taşınmazın 37.632 m²lik, 969 ada, 1 parselin 14336 m²lik, 971 ada, 1 parselin ise 5376 m²lik kısmının devlet orman sınırları içerisinde kaldığından bahisle tapu maliklerinin müdahalelerinin menine, taşınmazların belirtilen bölümlerinin tapu kayıtlarının iptali ile orman içine alınmasına karar verildiği ve söz konusu kararın Yargıtay denetiminden de geçerek 28.06.1982 tarihinde kesinleşerek tapu kaydı iptal olunan bölümlerin 1999 yılında Hazine adına tescilinin sağlandığı ve davacıların tapu kaydının Mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğradıkları zararın tazmini için iş bu davayı açtıkları anlaşılmıştır.
3. Davalı Hazineye asıl davanın dava dilekçesinin 02.11.2012 tarihinde tebliğ edildiği, davalı Hazine vekilinin 05.11.2012 tarihli dilekçesi ile iki haftalık cevap süresinin sonundan itibaren 1 aya kadar cevap süresinin uzatılmasını talep ettiği, Mahkemenin 09.11.2012 tarihli ara kararı ile idareye cevap süresinin sonundan başlamak üzere 1 aylık ek cevap süresi verdiği ve bu kararın 26.11.2012 tarihinde Hazineye tebliğ edildiği, Hazine vekilinin süresi geçtikten sonra 14.01.2013 tarihinde davaya cevap verdiği ve cevap dilekçesinde zamanaşımı definde bulunmadığı, daha sonra Hazine vekilinin 30.03.2018 tarihli dilekçesi ile cevap dilekçesini ıslah ettiği ve zamanaşı definde bulunduğu; birleştirilen davanın 15.02.2018 tarihinde açıldığı, 23.12.2018 tarihinde birleştirme kararı verildiği, birleştirme hususunun 05.03.2018 tarihinde Hazine vekiline tebliğ edildiği, Hazine vekilinin 19.03.2018 tarihli birleştirilen dosyaya cevap dilekçesinde birleştirilen dosya için süresinde zamanaşımı definde bulunduğu anlaşılmıştır.
4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı Hazine vekilinin tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
5. Asıl dava açısından Hazine vekili süresinde cevap dilekçesi sunmamıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/9 Esas, 2020/87 Karar ve 12.06.2013 tarihli ve 2012/10 Esas, 2013/825 Karar sayılı ilâmları gözetildiğinde süresinde verilmeyen cevap dilekçesinin ıslahı suretiyle zamanaşımı def'inde bulunulamayacağından asıl dava yönünden işin esasına girilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı Hazine vekilinin tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacılar vekilinin temyiz itirazları kısmen yerinde olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince duruşmaya gelen temyiz eden davacılar vekili için 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalı Hazineden alınmasına,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, davacılardan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.