Logo

5. Hukuk Dairesi2022/13666 E. 2023/2122 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşmemiş kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davasında verilen ilâma dayalı olarak icra marifetiyle tahsil edilen paranın, Yargıtay'ca bozma kararı üzerine istirdadı talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay'ın bozma kararının görev nedeniyle olması ve davacının hiç veya o kadar borcu olmadığına dair esasa ilişkin kesin bir hüküm bulunmaması nedeniyle İİK m.40/2'nin uygulanamayacağı, davacı idarenin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre dava açma hakkı saklı kalmakla birlikte icranın iadesi yoluna başvurmasının mümkün olmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 15. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen kesinleşmemiş kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davasında verilen ilâma dayalı olarak icra marifetiyle tahsil edilen paranın istirdadı davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince bir kısım davacılar yönünden davanın açılmamış sayılmasına, davacı ... yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde; idareye karşı davalılar tarafından açılan kamulaştırmasız el atma davasında ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/175 Esas, 2012/100 Karar sayılı kararıyla idare aleyhine hüküm verildiğini, Pendik 1. İcra Müdürlüğünün 2012/6522 Esas ve 2012/6520 Esas sayılı ilâmlı takipler üzerine hüküm altına alınan bedellerin davalıya haricen ödendiğini, tashih-i karar sonucu ilâmın 23.12.2013 tarihinde göreve ilişkin dava şartı nedeniyle Yargıtayca bozulduğunu, yeni esas üzerinden mahkemece devam eden yargılama sonucu verilen görev nedeniyle davanın reddine ilişkin kararının 22.12.2015 tarihinde kesinleşmesi sonucu davalılara ödenen toplam 602.460,44 TL bedelin ödeme gününden itibaren kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte müvekkil idareye ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetki ve zaman aşımı itirazında bulunarak huzurdaki dava ile haczen tahsil edilen 602.460,44 TL'nin haczen tahsil tarihi olan 22.06.2012 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte iadesinin talep edilmesine karşın, davacı tarafça Pendik 1. İcra Müdürlüğünün 2012/6522 Esas sayılı dosyasına 567.708,44 TL ödeme yapıldığını, 39.092,40 TL tahsil harcı, 11.354,10 TL cezaevi harcı, 3.781,00 TL damga vergisi düşüldükten sonra tahsil edilen bedelin 482.887,94 TL olduğunu, Pendik 1. İcra Müdürlüğünün 2012/6520 Esas sayılı dosyasına ise, 34.752,00 TL ödeme yapıldığını, 2.278,80 TL tahsil harcı, 695,00 TL cezaevi harcı düşüldükten sonra tahsil edilen bedelin 31.778,20 TL olduğunu, davayı kabul etmemekle birlikte taraflarına net olarak ödenen bedelin talep edilmesi gerektiğini, aradaki farkın uhdelerinde olmadığını, davacı tarafından tahsil edilen bedelin 602.460,44 TL olmadığını, borçlu tarafça fazla ödenen paranın iadesi için öncelikle talepte bulunulması gerektiğini, böyle bir talep gönderilmediğinden faiz talebinin yerinde olmadığını, yani temerrüt olgusunun gerçekleşmediğini beyanla, davanın reddine, faiz talebinin reddine, karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalılardan ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... haklarındaki davanın 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 150 inci maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına, davalı ... aleyhine açılan davanın hukukî yarar dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası olduğunu, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 40 ıncı maddesi ile düzenlenen icranın iadesi talebinin seçimlik bir yol olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 6100 sayılı Kanun’un 114 üncü maddesi gereği hukuki yarar dava şartı olduğu, 2004 sayılı Kanun'un 5311 sayılı Kanun'un 7 nci maddesi ile değişik 40 ıncı maddesinin ikinci fıkrası gereği de borçlu, icra dairesinden (daha önce yapılmış olan ilâmlı icra takibi dosyası üzerinden) icranın tamamen veya kısmen eski hâline iade edilmesini isteyebileceği ve icranın eski hâline iade edilebilmesi için borçlunun bir ilâmlı icra takibi yapmasına ve alacaklıya icra emri gönderilmesine gerek olmadığı, bu nedenle borçlunun, bu hâlde icra dairesinden icranın iadesini isteyeceği yerde ayrı bir dava açmasında hukukî yararı bulunmadığından dolayı davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığının kabulü ile davacı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz itirazında bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek temyiz itirazında bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kesinleşmemiş kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davasında verilen ilâma dayalı olarak icra marifetiyle tahsil edilen paranın istirdadı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2004 sayılı Kanun'un 5311 sayılı Kanun'un 7 nci maddesi ile değişik 40 ıncı maddesinin ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davalılar tarafından, İstanbul ili, ... ilçesi, ... köyü 5 pafta 1018 parsel sayılı taşınmaz için ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/175 Esas sayılı dosyasında, kamulaştırmasız el etmadan kaynaklanan tazminat davası açıldığı, ilgili dosyada 23.12.2013 tarihli ve 2012/100 Karar sayılı kararla tazminata hükmedilerek, tapunun iptali ile idare adına tesciline karar verildiği, kararın, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 02.07.2012 tarihli ve 2013/21017 Esas, 2013/23580 Karar sayılı kararıyla, davanın idarî yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle bozulduğu, bozma ilâmı uyarınca, yeniden yapılan yargılamada, Mahkemenin 11.03.2014 tarihli ve 2014/62 Esas, 2014/104 Karar sayılı kararla görevsizlik kararı verildiği, görevsizlik kararının 06.04.2015 tarihinde kesinleştiği, işbu dosyanın davacılar vekili tarafından, bozmadan önceki ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/175 Esas, 2012/100 Karar sayılı ilâmın icrası için Pendik 1. İcra Müdürlüğünde takip başlatıldığı, davacı idare tarafından icra dosyalarına, 567.708,44 TL ve 34.752,00 TL olmak üzere toplam 602.460,44 TL ödeme yapıldığı, icra dosyalarının konusunu oluşturan mahkeme ilâmının bozulması ve sonuç olarak dosyada görevsizlik kararı verilmesi sebebiyle, sebepsiz hâle gelen ödemenin faiziyle birlikte davalıdan tahsili için eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.

3. Bilindiği üzere 2004 sayılı Kanun'un 40 ıncı maddesinin ikinci fıkrasında "Bir ilâm hükmü icra edildikten sonra bölge adliye mahkemesince kaldırılır veya yeniden esas hakkında karar verilir ya da Yargıtayca bozulup da aleyhine icra takibi yapılmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kesin bir ilâmla tahakkuk ederse, ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski hâline iade olunur." hükmü yer almaktadır.

4. Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre; davanın yargı yolu nedeniyle usulden reddi kararı, 2004 sayılı Kanun'un 40 ıncı maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen, “hiç veya o kadar borcu bulunmadığına” dair esasa yönelik kesin bir ilâm olmadığından ve 2004 sayılı Kanun'un 40 ıncı maddesinin olayda uygulama yeri olmadığı göz önünde bulundurulduğunda davacı idarenin hiç ya da takip miktarı kadar borçlu bulunmadığı kesin bir ilâmla esastan çözülmediğinden, bu durumda da ilâmlı takiple ödenen bedelin iade şartının gerçekleşmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın hukukî yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmesi sonucu itibarıyla doğrudur.

5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 07.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.