"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsiline ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacılar vekilince temyiz edilmekle; süre, kesinlik, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun(1086 sayılı Kanun) 26.9.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427 nci maddesi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 14 üncü maddesinin üçüncü bendi uyarınca kamulaştırma davalarında ve ilgili kanunun kıyasen uygulandığı kamulaştırmasız el atmaya dayalı tazminat davalarında paydaşlar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığından, davacı ... dışındaki davacılar paylarına düşen, hükmedilen ve reddedilen miktarların kesinlik sınırı olan 4270,00TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla, adı geçenlerin payları yönünden davalı idare vekilinin temyiz dilekçelerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacılar vekilinin davacı ... payı yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin hissedar bulunduğu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 2792 parsel sayılı taşınmazda müvekkillerine ait duvar/tel örgüyle çevrili muhtelif ağaçların bulunduğunu, ...–Nizip yolu genişletme çalışmaları kapsamında, davalı ... Başkanlığınca herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmaksızın ve bedel ödemeksizin, taşınmaza el atıldığını, bu el atma işlemi esnasında müvekkillerinin bahçe duvarı ve tel örgüsünün yıkıldığını, yetiştirdikleri ağaçların söküldüğünü belirterek, müvekkillerinin hisseleri oranında el atılan alanın değeri, yıkılan duvar, tel örgü ve ağaçların bedelinin el atma tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte davalı idareden tahsili ile davacılara verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davada sıfatının bulunmadığını, yol genişletme çalışmalarının belediyeleri tarafından yapılmadığını taşınmazın ... Belediyesi sınırları içerisinde bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.12.2010 tarihli ve 2010/663 Esas, 2011/573 Karar sayılı kararı ile davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. ... 1. Asliye HukukMahkemenin 07.12.2010 tarihli ve 2010/663 Esas, 2011/573 Karar sayılı kararı karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; dava konusu taşınmazdan geçen yolun 24 metre genişliğinde ana arter niteliğinde olduğu, bakım ve onarım sorumluluğunun ... Büyükşehir Belediye Başkanlığına ait olduğu gözetilerek işin esasına girilerek karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.03.2017 tarihli ve 2014/75 Esas, 2017/70 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne, davacı ... Diri yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1.... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.03.2017 tarihli ve 2014/75 Esas, 2017/70 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 177 nci maddesi ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 04.02.1948 tarihli ve 10/3 sayılı kararına göre, bozmadan sonra ıslah suretiyle talep sonucunun arttırılması mümkün olmadığı, fazlaya dair hakların ek dava açılmak suretiyle istenmesi; dava konusu taşınmazın el atılan kısmındaki ağaçların cinsi, yaşı, taşınmaza kapama vasfı verip vermediği taşınmazın geri kalan kısmındaki ağaç, cins ve dikim formuna göre belirlenip tartışılması ve buna göre ağaç bedeline hükmedilmesi; davacılardan ... payı üzerindeki haciz şerhinin hükmedilen bedele yansıtılması gerektiği gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne, eski 2792 parsel yeni 124 ada 2 parsel sayılı taşınmazda Fatma Diri dışındaki davacıların payının iptali ile davalı idare lehine terkinine ve tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunun dava konusu taşınmazda 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22/A maddesinde öngörülen kadastro yenileme çalışmaları sonrası düzenlenen rapor olduğunu, davalı idarenin 387,20 m² kısma yol yapması nedeniyle dava konusu taşınmazın yol vasfı ile tapuya tescil olduğunu, yenileme öncesi 387,20 m²ye el atıldığı tespit edildiğinden bu alan üzerinden hesaplama yapılması ve 18.631,00 TL bedele hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki davacılar ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine men'i müdahale davası açmağa hakkı olduğuna; ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun’un Ek 1 inci maddesi şöyledir: “(Ek: 20/8/2016-6745/33 md.) Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. (İptal: Anayasa Mahkemesinin 20/12/2018 tarihli ve E.: 2016/181 K.: 2018/111 sayılı Kararı ile)”
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya safahatındaki bozma ilamları da gözetilerek dava konusu ... ili, ... ilçesi, eski ... Mahallesi 2792 parsel, yeni Yukarı ... Mahallesi 124 ada 2 parsel sayılı, fıstıklık vasıflı taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak yazılı şekilde davacılar payına düşen bedellere hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Temyizen incelenen mahkeme kararının aşağıdaki bent kapsamı dışında bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
4.Buna karşın 3402 sayılı Kanun'un 22/A maddesi uyarınca yapılan çalışma sonrası yolda kaldığı belirtilen ve bedeline hükmedilen 20,90 m²lik kısımdaki davacılar paylarının iptali ile yetinilmesi gerekirken davacıların dava konusu taşınmazdaki tüm paylarının iptaline hükmedilmesi ve taşınmazın mahalle adının eksik yazılması bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 436 inci maddesi hükmü uyarınca mahkeme kararının resen düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davacı ... Dışındaki Davacılar Temyizi Yönünden
Davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden REDDİNE,
B. Davacı ... Temyizi Yönünden
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine, Mahkemenin 22.09.2022 tarihli tavzih kararının kaldırılmasına ve hüküm fıkrasından ve 2 numaralı bendin çıkarılmasına, yerine "... ili, ... ilçesi, Yukarı ... Mahallesi 124 ada 2 parsel sayılı taşınmazda 17.01.2020 tarihli fen bilirkişisi Veysal Dursun raporunda gösterilen 20,90 m²li kısımdaki davacıların paylarının iptaline, davalı idare adına tesciline ve yol olarak terkinine" cümlesinin yazılması suretiyle hükmün resen DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davacılardan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
11.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.