Logo

5. Hukuk Dairesi2022/14424 E. 2023/4516 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı idarenin imar uygulaması sonucu davacıya ait taşınmazın bedelinin kamulaştırmasız el atma hükümlerine göre tespit edilip edilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: 2981 sayılı İmar Affı Kanunu'nun 9/c maddesi uyarınca bedele dönüştürülen taşınmaz için, kamulaştırmasız el atma hükümlerine göre bedel tespiti yapılabileceği gözetilerek mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tahsiline ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı idare vekilince temyiz edilmekle; süre, kesinlik, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 312 parsel sayılı, davacı murisi Mehmet (İsmail oğlu) adına kayıtlı 3570 m² yüzölçümlü taşınmazdan ... Belediye Encümeninin 09.01.1986 tarihlili 12-13 sayılı kararı uyarınca %35 oranında 1285 m² düzenleme ortaklık payı kesildiğini ve arta kalan 2385 m²lik kısmın da 11 parsele ayrıldığını, 22.12.1988 tarihli ve 1805-1803 sayılı Encümen kararı ile 1219 ada 1 parsel sayılı taşınmaz hariç toplam 10 adet parsel üzerinde 2981 sayılı Kanun uyarınca uygulama yapıldığı ve bu taşınmazların tümünün mülkiyetinin ... Belediyesinin mülkiyetine geçirildiğini ve ... Belediyesinin malik olduğu 3525 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerine ... Belediyesi aleyhine müvekkilinin murisi lehine 10.03.1989 tarihli ve 3247 yevmiye numaralı 3.750.000 TL bedelli ipotek konulmak suretiyle ile alacaklı kılındığını, daha sonra bu taşınmazlar üzerinde bulunan işgalcilere belediye tarafından satıldığını, belediye tarafından dava konusu taşınmaz için takdir edilen değerin çok düşük olduğunu, müvekkili payına takdir edilen ipotek bedelinin artırılmasını talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun'un 2/1-b maddesine bakıldığında idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davalarının idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğini, bu işlem sonucunda doğan zararın da niteliği gereği tazminat olduğu ve idarenin tek yanlı işlem ve eylemlerinden kaynaklandığı açık iken tam yargı davası niteliğinde idari yargı yerinde görülmesi gerektiğini, görülmekte olan dava idarenin tek yanlı kamu gücüne dayalı olarak ve icrai işlemi nedeniyle yapılan imar uygulamaları sonucunda kişiler adına olan taşınmazların tapu kütüğünden resen terkin edilmesi neticesinde doğan zararın tazmini niteliğinde olduğundan ve bu sebeple idari yargı görevli olduğundan davanın yargı yolu bakımından reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın 10 yıllık zaman aşımı süresini geçtiğini, dava konusu taşınmaz için İlçe Kıymet Takdir Komisyonunca takdir edilen bedelin yerinde olduğunu fahiş talebin reddinin gerektiğini, davacının faiz talebinin reddi gerektiğine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 24.03.2016 tarihli ve 2012/209 Esas, 2016/177 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 24.03.2016 tarihli ve 2012/209 Esas, 2016/177 Karar sayılı kararı karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; 6745 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na (2942 sayılı Kanun) eklenen geçici 12 nci maddesi gereği imar uygulamasının tapuda tescil edildiği tarih değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve o tarihteki nitelikleri gözetilmek suretiyle tespit edilir. Tespit edilen bu bedel, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi tablosu esas alınmak suretiyle dava tarihi itibarıyla güncellenerek bedel tespinin gerektiği, dava konusu taşınmaza ilişkin tapuya tescil edilmiş olan imar uygulamalarına ve imar uygulamalarının iptaline ilişkin encümen kararlarının ve sair belgeler ile şuyulandırma cetvellerinin davalı idareden getirtilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 28.10.2020 tarihli ve 2018/419 Esas, 2020/551 Karar sayılı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1.Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen karara karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; davacı murisi ... oğlu ...’in dava konusu 312 parsel sayılı taşınmazdaki tam hissesine karşılık 3.670 m²lik yeri bulunmakta iken, ... Belediyesince yapılan imar uygulaması sonucu 1.285 m²lik kısmı düzenleme ortaklık payı olarak düşüldükten sonra, 2.385 m²lik yer tahsis edilmesi gerekirken, 400 m² ipotek ilavesi ile toplam 2.785 m² lik 1218 ada 9, 10, 11, 12, 13 ve 1219 ada 1, 2, 3, 4, 5 ve 11 parsel sayılı taşınmazların davacı murisi adına tescil edildiği, 22.12.1998 tarihli ve 1805/1803 sayılı ... Belediye Encümeni kararı ile “ Karadeniz Mahallesinin 4/1 paftaya giren bölümünde 2981 sayılı imar affı yasasına istinaden yapılan ıslah imar planı uygulaması sonusu parsellere ayrıldığı, ancak şahıs parselleri olan bu bölgede yoğun bir gecekondu yapılaşması mevcut olduğu, gecekondu sahiplerinin imar affına müracaat ettikleri, belediyemizden tapu talebinde bulundukları anlaşıldığından, yazı ekinde dökümü bulunan 113 adet şahıs parsellerin de mevcut gecekondu sahiplerine 2981 sayılı istinaden tapu verebilmek amacıyla, yapılan incelemede, bu şahıs parsellerinin 3290 sayılı yasa uyarınca bedele dönüştürülerek gecekondu sahiplerine tapularının verilmesi ve de kıymet takdirlerinin yeniden yapılması uygun görüldü.” şeklinde alınan karara istinaden dava konusu taşınmazın da içerisinde bulunduğu 113 parselin bedele dönüşütürüldüğü, davacı murisinin taşınmazı davalı idarece 3290 sayılı Kanun'un 3/c maddesi ile değişik 2981 sayılı Kanun'un 9/c maddesi uyarınca kamulaştırılmasına karar verilmesi gerekirken, Kanun'da öngörülen usul ve işlemler uygulanmaksızın encümen kararı ile bedele dönüştürüldüğü uyulan bozma ilamının maddi hataya dayandığı ve maddi hataya dayalı bozma kararının taraflar bakımından usulü kazanılmış hak oluşturmayacağı gözetilerek; davacı payına isabet eden 99.30 m²lik kısmın dava tarihi itibarıyla değerini tespit eden ilk bilirkişi kurulu raporundaki ıslah edilen bedel üzerinden kabul kararı verilmesi gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; imar uygulaması sonucu bedele dönüştürme işlemi yapılmış olmasına rağmen dava konusu taşınmazın bedelinin kamulaştırılmasız el atma hükümlerine göre belirlenmesinin hatalı olduğunu, idari yargı görevli olduğundan adli yargıda karar verilmesinin hatalı olduğunu, dava konusu işlemin dayanağı olan encümen kararının bağlayıcı nitelikte olduğunu, bedele dönüştürme işlemi idare mahkemesince iptal edilmediği sürece geçerliliğini koruyacağı, ipotek bedelinin dava tarihine göre değil 6745 sayılı Kanun gereğince bedelin belirlenmesi gerekirken el atma bedeli esas alınarak bedel belirlenmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, tapu maliki davacı ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine men'i müdahale davası açmağa hakkı olduğuna; ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun’un Ek 1 inci maddesi şöyledir: “(Ek: 20/8/2016-6745/33 md.) Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. (İptal: Anayasa Mahkemesinin 20/12/2018 tarihli ve E.: 2016/181 K.: 2018/111 sayılı Kararı ile)”

5.3290 sayılı Kanun'un 3/c maddesi ile değişik 2981 sayılı Kanun'un 9/c maddesinde “ Başkasının arsa veya arazisi üzerine yapılmış gecekondular hakkında aşağıdaki hükümler uygulanır: Lüzum görülen hallerde, yukarıdaki fıkraların uygulanması beklenilmeksizin, üzerinde bir yerleşme alanı ya da yapı topluluğu niteliğinde gecekondular bulunan arsa veya araziler, belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyelerce, dışında ise valiliklerce kamulaştırılır. Kamulaştırılması kararlaştırılan ve sınırı belirlenen arsa veya araziler üzerinde bulunan gecekonduların işgal ettiği alan dikkate alınarak, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa göre tespit edilen bedel, gecekondu sahiplerinden tahsil edilir. Gerektiğinde, kamulaştırma bedeli sonradan gecekondu sahiplerinden tahsil edilip iade edilmek üzere, Toplu Konut Fonu, belediye veya valilik kaynaklarından da karşılanabilir. Kamulaştırma işleminin sonuçlandırılmasından sonra, gecekondu sahibinden tahsil edilen arsa bedeli, ıslah imar planına göre yapılacak parselasyon planı sonucu oluşacak parsellerin miktarına, kanunun 10 uncu maddesinin (c) bendine göre belirlenen düzenleme ortaklık payı oranı 6356 da eklenmek suretiyle belirlenir. Arsa bedelinin eksik veya fazla olması durumuna göre gerekli mahsup işlemi yapılır.” şeklinde düzenlenmiştir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalı idareden aşağıda yazılı kalan harcın alınmasına,

08.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.