Logo

5. Hukuk Dairesi2022/14780 E. 2023/3171 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini davasında zamanaşımı def'inin kabulü ile davanın reddine ilişkin kararın temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içerisinde dava açılmadığı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 18.11.2009 tarihli kararından sonra makul süre içerisinde de dava açılmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Ankara ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 37723 ada 2 parsel sayılı taşınmazın maliki iken haberi olmadan ortaklığın giderilmesi davası sonucunda satıldığını öğrendiğini, bu durumun mülkiyet hakkını ihlal ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; 10.10.1995 tarihi itibarıyla söz konusu taşınmazın davacının mülkiyetinden çıktığını, davanın açılması için gerekli olan on yıllık genel zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, kaldı ki davacı tarafından 16.11.1995 tarihinde yeni malik Şakir Laçinkaya aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasından feragat edildiğini beyanla davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaları tekrar ederek müvekkilinin taşınmazının başkası adına tescil edildiğini ... Tapu Müdürlüğünün 05.06.2018 tarihli yazı cevabıyla öğrendiğini, müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğunu, hak sahibinin hakkının zamanaşımına uğrayamayacağını, Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/963 Esas sayılı dosyasında müvekkilinin bilgisi dışında müvekkilinin vekili tarafından davadan feragat edildiğini, vekâletnamede de feragat yetkisinin bulunmadığını, zamanaşımı süresinin dolmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılıp davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının paydaşı olduğu taşınmazın satışından 21.11.1995 tarihinde haberdar olduğunun taşınmazı satın alan Şakir Laçinkaya aleyhine açtığı Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/963 Esas sayılı tazminat davasıyla sabit olup zamanaşımının 21.11.1995 tarihinden itibaren başlayacağı, dava tarihi itibarıyla da zamanaşımı süresinin dolduğu, davalı Hazinenin de süresinde verdiği cevap dilekçesiyle zamanaşımı definde bulunduğu, davanın 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmadığı, kaldı ki somut olayda tapu sicili hatalı tutulmadığından, davacının iddiaları tapu sicilinin tutulması aşamalarına ilişkin olmadığından 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca Hazineden tazminat istenemeyeceği de gözetilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrarlamıştır.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.

3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi.

4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Ankara ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 37723 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 379/600 payını davacının 10.02.1994 tarihinde satın aldığı, ortaklığın giderilmesi dosyasındaki usulsüz tebligat yoluyla paydaşı olduğu taşınmazın satışından 21.11.1995 tarihinde haberdar olduğu, taşınmazı satın alan Şakir Laçinkaya aleyhine Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/963 Esas sayılı dosyasında tazminat davası açtığı, zamanaşımının 21.11.1995 tarihinden itibaren başlayacağı, dava tarih itibarıyla da zamanaşımı süresinin dolduğu, davalı Hazinenin de süresinde verdiği cevap dilekçesiyle zamanaşımı definde bulunduğu, davanın 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmadığı anlaşılmıştır.

3. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren 6098 sayılı Kanun’un 146 ncı maddesine (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125 inci maddesine) göre 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesinin 29.09.2017 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 2014/6673 başvuru numaralı ve 25.07.2017 tarihli Yaşar Çoban Kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararı nazara alındığında; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (YHGK) kararı ile 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi ile düzenlenen tazminat için hukuk yolu etkili hâle gelmiş olup Hukuk Genel Kurulu karar tarihi olan 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolanlar açısından makul süre içinde 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayanılarak dava açılması gerekir. Buna göre, 10 yıllık zamanaşımı süresi ve YHGK karar tarihinden itibaren makul süre dolmuş bulunduğundan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.