Logo

5. Hukuk Dairesi2022/15665 E. 2023/3491 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapuda sahte kimlik ile yapılan işlem nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 1007. maddesi uyarınca tazmini davasında Hazine'nin sorumluluğunun olup olmadığı ve tazminat miktarının tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu memurlarının gerekli dikkat ve özeni göstermemesi sebebiyle sahte kimlikle düzenlenen resmî senetle yapılan satış işlemine güvenerek taşınmazı satın alan davacının uğradığı zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi gereğince Hazine tarafından tazmin edilmesi gerektiği ve tazminat miktarının belirlenmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapuda sahte kimlik ile işlem yapılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle davanın Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü yönünden pasif husumet nedeniyle reddine, Hazine yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 312 ada 1 parselde kayıtlı taşınmaz tapuda ... adına kayıtlıyken, 13.07.2007 tarihinde sahte kimlik kullanarak kendisini ... olarak tanıtan ve bu nam ve kimlikle hareket eden ... tarafından 522.000,00 TL bedelle davacıya satılarak adına tescil edildiğini, yapılan bu tescil işleminden sonra davacının ilgili tapu müdürlüğünden aranarak yapılan satış ve tescilin yolsuz olduğunu, satış yapan kişinin gerçekte ... olmadığını, sahte kimlikle bu işlemin yapıldığının bildirildiğini, bunun üzerine ilgili kişiler hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu ve Üsküdar 3. Ağır Ceza Mahkemesinde sanıklar ..., ... ve ... hakkında 2007/325 Esas sayılı kamu davasının açıldığını, yapılan yargılama neticesinde sanıkların suçlu bulunarak cezalandırıldıklarını, yapılan satış işleminden sonra gerçek ... tarafından açılan ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/476 Esas, 2011/38 Karar sayılı ilâmıyla davacı adına kayıtlı gayrimenkulün tapu kaydının iptali ile ... adına tesciline karar verildiğini, kararın 31.05.2011 tarihinde kesinleştiğini, davacının 13.07.2007 tarihinde yapılan bu satış işlemi nedeniyle uğramış olduğu 522.000,00 TL zararın faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili için fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 522.000,00 TL'nin satış tarihi olan 13.07.2007 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... ve Tapu Genel Müdürlüğü vekilleri cevap dilekçesinde özetle; 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne karşı dava açılmasının doğru olmadığını, bu nedenle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, dava konusu taşınmazın satışı resmî senet düzenlenerek ... ve ... tarafından gerçekleştirildiğini, bu nedenle bu kişilere de davanın ihbar edileceğini, davacının bir zararı mevcut olsa bile bu durumun tapu sicilinin hukuka aykırı tutulmasından kaynaklanmadığını, bu nedenle Devletin kusursuz sorumluluğunun oluşmadığını, 1 yıllık zamanaşımı süresinin de dolduğunu, ayrıca kabul etmemekle birlikte davacının tapuda devir işlemini 50.000,00 TL üzerinden gerçekleştiğini ve gerçek zararını ispat etmesi gerektiğini ve satış tarihinden itibaren avans faizi istemenin doğru olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, 804.918,00 TL tazminata dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idareler vekili istinaf dilekçesinde özetle; Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüne karşı dava açılamayacağını bu nedenle husumetten itirazlarının mahkemece göz ardı edildiğini, davanın zamanaşımına uğramış olduğunu, 4721 sayılı Kanun'a göre tazminat şartlarının oluşmadığını, zararın sicilin tutulmasına ilişkin hukuka aykırı bir fiil olması gerektiğini, zarar ile fiil arasında illiyet bağının kesildiği hâllerde Devletin sorumluluğunun oluşmayacağını, sahte kimlikle satış yapan kişi nedeniyle illiyet bağının kesildiğini ve hükmedilen tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 08.06.2022 tarihli ve 2021/2225 Esas, 2022/1594 Karar sayılı kararı ile ...'ye ait dava konusu taşınmazın sahte kimlik ile davalı ... tarafından davacıya satılmış olup satış işleminde tapu maliki ...'ye ait fotoğraf ve kimlik bilgilerini kontrol etmeyerek satışı gerçekleştiren tapu görevlilerinin de ihmali bulunduğundan sicilin düzgün tutulmaması nedeniyle davalı ... Hazinesinin ve haksız fiil eylemini gerçekleştiren diğer kişilerin davacıya karşı sorumlu olduğu sabittir. Tapudaki hatalı satış işlemi nedeniyle gerçek malik ... tarafından davacıya karşı ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tapu iptal ve tescil davasının davacı aleyhine karar verilerek kesinleştiği ve 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince davacının zararının karşılanması gerektiğini, arsa vasfındaki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak dava tarihindeki bedelinin belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı; ancak Devlet olarak Hazinenin sorumluluğu bulunduğu hâlde Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilmesinin hatalı olduğundan İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre, dava konusu taşınmazın asıl sahibi olan ...'ye ait bilgiler ile sahte kimlik düzenlemek suretiyle onun nam ve hesabına hareket ederek ve tapu sicilinde gerekli dikkat ve özeni göstermeyen tapu görevlileri tarafından düzenlenen resmî satış senedine güvenerek davaya konu taşınmazı satın alan davacının 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararının oluştuğu ve davaya konu zarardan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu sabit olduğundan davanın kabulüne, Tapu Genel Müdürlüğü yönünden ise pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi yerindedir.

3. Arsa niteliğindeki ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 312 ada 1 parsel sayılı taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyayı kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.