"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1663 (yenileme sonrası 658 ada 1) parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisinde kalması nedeniyle, Hazine tarafından açılan dava sonucu tapu kaydının iptal edildiğini, uğranılan zararın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; görev, süre, zamanaşımı ve dava şartları nedeniyle itiraz ederek davanın reddini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Samandağ 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.05.2016 tarihli ve 2015/350 Esas, 2016/448 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 13.05.2016 tarihli ve 2015/350 Esas, 2016/448 karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 30.05.2017 tarihli ve 2017/6534 Esas, 2017/4727 Karar sayılı kararıyla taşınmazın makul ve gerçek değerinin saptanmasında dava tarihi değil, mülkiyet hakkına müdahalenin gerçekleştiği ve zararın doğduğu tarihin esas alınması gerektiğini, mahkemece değerlendirme tarihi olarak tapu iptali ve tesciline ilişkin kararın kesinleştiği tarih esas alınarak taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgeden, benzer yüzölçümlü ve değerlendirme tarihine yakın ve daha önceki tarihli satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal araştırılması ve bunların kayıtlarının celbi yoluna gidilmesi ve fen elemanı ile inşaat ve mülk bilirkişiden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile taşınmaz başında yeniden keşif ve inceleme yapılarak kamulaştırma davalarına benzer yöntemle bilirkişilerden rapor alınması, değerlendirme tarihi itibarıyla dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların, satışına ilişkin belgeler ilgili Tapu Müdürlüğünden; Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri de ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın emsal taşınmazlara göre eksik veya üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenerek, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, tapu iptali tescil kararının kesinleştiği tarih yerine dava tarihi itibarıyla serbest piyasa rayicine göre değer biçen geçersiz bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Samandağ 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.04.2018 tarihli ve 2017/424 Esas, 2018/319 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Samandağ 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.04.2018 tarihli 2017/424 Esas, 2018/319 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 18.03.2021 tarihli ve 2020/8086 Esas, 2021/3650 Karar sayılı kararı ile; mahkemece bozmaya uyulup değerlendirme tarihi olarak tapu iptal ve tescil kararının kesinleşme tarihi esas alınmış ise de bozma kararı maddi hataya dayalı olup maddi hataya dayalı bozma kararı taraflar lehine usuli kazanılmış hak teşkil etmeyeceğinden değerlendirme tarihinin dava tarihi olarak olarak kabul edilmesi gerektiği ve bozmadan önceki hükme esas alınan raporda, taşınmaz üzerindeki yapı 2. sınıf B grubu yapı olduğu tespit edilip verilen kararın da davacı tarafca temyiz edilmediği gösterilmeksizin yapının 3. sınıf A grubu yapı kabul edilerek buna göre değer biçilerek fazla tazminata hükmedilmesi ve emsal alınan taşınmazdan da kamuya terk yapıldığı bildirilmesine rağmen bulunan m² değerine ekleme yapılarak fazla tazminata hükmedilmesi gerekçeleriyle bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Samandağ 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.01.2022 tarihli ve 2021/284Esas, 2022/26 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, yapılan ilk yargılama sonrasındaki bozma kararına uyulmuş, yapılan ikinci yargılamada ise bu sefer davaya konu taşınmaz ile emsal taşınmaz arasındaki kıyaslamanın hatalı yapıldığını, bu hatalı kıyaslama sonucunda da davacının zararını karşılamayan, son derece düşük bir taşınmaz bedeli hesabının ortaya çıktığını, bu anlamda dosyaya yapmış oldukları itirazlarının nazara alınmadığını, usule ve kanuna aykırı bir karar tesis edildiğini, rapora esas alınan emsal taşınmaz ile davaya konu taşınmaz aynı bölgede bulunmakta ve aynı değerde olmasına rağmen yapılan kıyaslamada emsalin davaya konu taşınmazdan daha değerli kabul edilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek kararın davacı lehine bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, kimsenin kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği hukuk ve tüm evrensel hukukun temelini oluşturan başlıca ilkeler arasındayken, davacıların kendi mülkiyetlerinde olmayan bir alana yapı yaptıktan sonra bu haksız yapının tazmini için tazminat davası açmalarının genel hukuk kurallarıyla örtüşmediğini, haksız yere hükmedilen tazminat miktarından davacıların söz konusu taşınmazı kullanımı neticesinde elde etmiş olabileceği gelirlerin mahsup edilmediğini, tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olması gerektiğini, zararın meydana geldiği tarihe göre gayrimenkulün niteliği ve değerinin belirlenmesi gerektiğini, haksız ve fahiş miktarda tazminata hükmedildiğini, emsal incelemesinin yetersiz olduğunu ileri sürerek temyiz talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ila 439 uncu maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu Hatay ili, Samandağ ilçesi, Çiğdede Mahallesi 1163 (yeni 658 ada 1 parsel) parsel sayılı 525 m² yüzölçümlü taşınmazın tarla cinsi ile 27.08.1982 tarihinde satış yoluyla davacıya geçtiği, Hazine tarafından açılan dava sonucu Samandağ Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/359 Esas, 2006/175 Karar sayılı ilamıyla 1163 sayılı parselin kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptaline, sicilden terkinine karar verildiği, temyiz incelemesinden geçerek 15.06.2009 tarihinde kesinleştiği eldeki davanın 06.07.2015 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arazi niteliğindeki taşınmazlara gelir metodu esas alınarak biçilmesinde, taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
01.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.