"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davacı idare vekili ve davalılar ... vd. vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 591 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar ... vd. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı idarece düzenlenen kıymet takdir raporunda tespit edilen bedelin hangi yöntemle belirlendiğinin belirtilmediğini, dava konusu taşınmazın şehir merkezine yakın ve ticaret merkezi niteliğinde olduğunu, yakınında ev ve mahalle girişi bulunduğunu, bu sebeple tarla vasfında nitelendirilmesinin mümkün olmadığını, kamulaştırılacak taşınmazın, teklif edilen kamulaştırma bedelinden daha yüksek bir bedelle kamulaştırılmasını ve bu doğrultuda bedel tespiti yaptırılarak davalı müvekkili adına ödenmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile dava konusu taşınmazın kamulaştırılan kısmında davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline ilişkin karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili ve davalılar ... vd. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza arazi olarak değer biçilmesi gerektiğini, farklı mahallede bulunan taşınmazın emsal olarak alınmasının hatalı olduğunu, emsal taşınmazın dava tarihindeki değerinin hatalı hesaplandığını, dava konusu taşınmazın emsalin %65 oranında değerde olmasının gerçeği yansıtmadığını, düzenleme ortaklık payı kesilmemesinin hatalı olduğunu ve belirlenen bedelin yüksek olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalılar ... vd. vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın üç kat inşaat izni olduğu dikkate alınmadan emsal taşınmazdan daha değersiz olduğunun kabulünün hatalı olduğunu, Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 201471019 Esas sayılı dosyasında dava konusu taşınmaza bitişik olan 592 parsel sayılı taşınmaza aynı emsal esas alınarak değer biçildiğini ve dava konusu taşınmaz için yapılan değerlendirme ile çelişkili olacak şekilde 592 parsel sayılı taşınmazın, emsalin %50'si değerde sayıldığını, arta kalan kısımda değer azalışı hesaplanmamasının hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi ve 12 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı idare vekili ile davalılar ... vd. vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Arsa niteliğindeki taşınmazın zeminine emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde yöntem itibarıyla bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması ve dava konusu taşınmaz ile emsalin zaruret olmadıkça yakın bölgelerde ve benzer yüzölçümlü olması ve değerlendirme tarihine yakın satışların emsal alınması gerekir ki hükme esas alınan bilirkişi raporunda, emsal olarak incelenen Aşağıkirazca Mahallesi 764 parsel sayılı taşınmaz başka mahallede olduğu gibi; dava konusu taşınmazın kadastro parseli, emsal alınan taşınmazın ise 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 15 inci ve 16 ncı maddelerine göre yola terk ve ifraz sonucu oluşmuş imar parseli olduğu anlaşıldığından, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede uygulanan düzenleme ortaklık payı oranının araştırılarak, tespit edilecek oranın dava konusu taşınmazın emsal karşılaştırması sonucu tespit edilen metrekare birim fiyatından düşülmesi gerektiği hâlde, yazılı şekilde düzenleme ortaklık payı kesilmeksizin yetersiz araştırma ve eksik incelemeyle hüküm kurulması doğru değildir.
4. Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkân tanınması, lüzumu hâlinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ve dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede uygulanan düzenleme ortaklık payı oranının ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirmiştir.
5. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ile 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı kararı da göz önüne alınarak davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi yerinde değildir.
6. Dava konusu taşınmazın davacı idare adına tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde Hazine adına tesciline karar verilmesi hatalıdır.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı idare vekili ile davalılar ... vd. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, temyiz olunan kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davacı idare ve davalılar ... vd.'ye iadesine,
01.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.