"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; evveliyatı ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 3496 ada 49 parsel sayılı, 10634 m² büyüklüğündeki taşınmazın verasette iştirak olarak diğer hissedarlar yanında müvekkillerin murisi ... (...) oğlu ... adına 07.03.1957 tarihinde kadastroca tespit ve tescil edildiğini, 3496 ada 49 parsel sayılı taşınmazın 14.03.1989 tarihli ve 1086 yevmiye numarası ile yapılan imar uygulaması sonucunda ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 26340 ada 8 parselin tamamının, 26340 ada 7 parselin 526/934 hissesinin ... (...) oğlu ... adına şuyulandırıldığını, ... (...) oğlu ... adına tapuda tescilli olan hak ve hisselerin ... Tapu Sicil Müdürlüğünün hatası nedeniyle 22.07.1994 tarihinde ve 4017 yevmiye numarasıyla Ayşe ve İbrahim oğlu ... ... varisleri adına haksız ve yolsuz olarak tapuya kayıt ve tescil edildiğini, ... ... mirasçılarının ... 5.Sulh Hukuk Mahkemesinin 03.06.1994 tarihli ve 1994/773 Esas ve 1994/674 Karar sayılı veraset ilamı ile Ayşe ve İbrahim oğlu ... ... mirasçıları adına 22.07.1994’te yolsuz olarak intikalen tapuya tescil edildiğini, ... (...) oğlu ...’e ait olan taşınmazın tapu arşiv kayıtları arasında açıkça fark olmasına rağmen ... ...’dan intikalen mirasçıları Volkan İlkyaz, Akın Türker İlkyaz, Necdet İlkyaz, Ayşe Akın ve Türkan Erden adına tescil edildiğini, ... ... mirasçıları tarafından ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 26340 ada 8 nolu parsel sayılı taşınmazın, 12.09.2001 tarihinde ve 26340 ada 7 parsel sayılı taşınmazın da 21.04.2003 tarihinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile Tek Mühendislik ve İnşaat Limited Şirketine verildiğini, kat karşılığı inşaat sözleşmeleri gereğince, 26340 ada 8 sayılı parseldeki 1, 3, 4, 7, 8, 9 ve 12 (13 ve 14 proje tadilatıyla birleştirilerek 12 olmuştur) numaralı bağımsız bölümlerin ve 26340 ada 7 sayılı parseldeki 5 ve 6 nolu bağımsız bölümlerin kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre haksız ve yolsuz tescil yapılan ... ... mirasçılarına bırakıldığını, kat irtifakı kurularak bu bağımsız bölümlerin ... ... mirasçıları adına tapuya kayıt ve tescil edildiğini, ... Tapu Müdürlüğü tarafından hatalı olarak yapılan yolsuz tescilin 2004 yılında ortaya çıkması üzerine, asıl hak sahibi ... (...) oğlu ... adına kayıt ve tescilin yapılması için Hazine tarafından tapu iptal ve tescil davası açıldığını, ... 20.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/104 esas ve 2013/417 karar sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucunda, ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi sayılı 26340 ada 8 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 3, 4, 7, 8, 9, 12 numaralı bağımsız bölümler ile ... ... ... Mahallesi 26340 ada 7 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 5 ve 6 numaralı bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptal edilerek muris ... ... mirasçıları adına tapuya kayıt ve tescil edildiğini, müvekkillerin hiçbir kusuru ve sorumluluğu olmadan Tapu Müdürlüğünün yaptığı hatadan dolayı ekonomik ve manevi yönden çok büyük zarar ettiklerini, müvekkillere ait olan ... ... ... Mahallesi 26340 ada 8 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 1 numaralı bağımsız bölümün ... ... mirasçıları tarafından satıldığını, bunun dışında müvekkillerin, tasarruf haklarının 20 yıl süreyle ellerinden alındığını, 10 yıl boyunca 8 adet daire ve 1dükkan vasıflı bağımsız bölümlerin kira geliri ve benzeri şekilde ekonomik yarar sağlayamadıklarını, müvekkillerin yaşadığı hak kayıplarının temel nedeninin ... Tapu Müdürlüğünün yapmış olduğu usul ve kanuna aykırı yolsuz tescil işlemi olduğunu, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 36340 ada 8 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 10 numaralı bağımsız bölümün, yükleniciye ait 7 numaralı bağımsız bölüm ile takası sonucu uğranılan zarara karşılık olmak üzere 15.000 TL miktarın, ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 26340 ada 8 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 1 numaralı bağımsız bölümün ... ... mirasçıları tarafından satılması nedeniyle uğranılan zarara karşılık bağımsız bölümün rayiç değerine ve ayrıca, yüklenici firmalarla yapılan sözleşmeler gereği arsa sahiplerine ait olan toplam 9 adet bağımsız bölümün geçmişe dönük 10 yıllık kira bedelleri ve mahrum kalınan karlar ve ecrimisil bedellerine karşılık olmak üzere 10.000 TL miktarın, yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil tarafından yapılan tüm işlemlerin, bu konudaki mevzuata uygun olduğunu, davacı tarafın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince, tazminat talep etmesinin olanaklı bulunmadığını, imar uygulaması işlemleri sırasında yapıldığı belirtilen hataların, tapu sicilinin tutulması ile bir ilgisinin bulunmadığını, davacı tarafın şuan taşınmazın maliki olduğunu, varsa uğramış olduğu zararı önceki tapu maliklerinden talep etmesinin olanaklı bulunduğunu, tapu görevlileri tarafından hukuka aykırı bir işlem gerçekleştirilmediği gibi davacı tarafın uğradığı belirtilen zarar ile tapu görevlilerinin işlemleri arasında nedensellik bağının bulunmadığını, açılan davanın yolsuz tescil işlemini yapan tapu görevlilerine ihbarı gerektiğini, davanın esasının haksız fiil hükümlerine dayandığını, davanın 1-10 yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, müvekkile husumet yöneltilmesinin olanaklı olmadığını ve açılan davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 13.07.2017 tarihli ve 2015/390 Esas, 2017/336 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne 180.000 TL bedelin, dava tarihi olan 18.08.2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak, davacı tarafa verilmesine ,davacı tarafın fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin 13.07.2017 tarihli ve 2015/390 Esas, 2017/336 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 17.10.2018 tarihli ve 017/3304 Esas, 2018/2433 Karar sayılı kararı ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile bilirkişi kurulunca I nolu bağımsız bölüm bedelinin emsal satış incelemesi yapılmadan piyasa raicinden bahsedilerek dava tarihi itibarıyla resen tespit edilmiş olduğu dikkate alınarak, Devletin sorumluluğunun tapu iptal tescil davasının kesinleştiği 04.11.2014 tarihinde doğduğu ve bedelin bu tarih esas alınmak suretiyle emsal satış incelemeside yapılarak değerinin tespiti hususunda bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak belirlenen bağımsız bölüm bedelinin tahsiline ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak,yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin 17.10.2018 tarihli ve 2017/3304 Esas, 2018/2433 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece yapılan temyiz incelemesi sonucunda hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli olmadığı,dava konusu taşınmaz üzerinde kat mülkiyeti kurulu olup Dairenin yerleşmiş uygulamalarına göre ana gayrimenkulün arsası ile birlikte tapunun iptal edilmesi halinde her bağımsız bölümün kamulaştırma bedeli bağlantılı bulunduğu arsa payı ile eklentileri de gözönünde tutularak ayrı ayrı takdir olunacağından, ana yapının arsasına değerlendirme gününden önce yapılan ve özel amacı olmayan emsal satışlara göre, üzerindeki yapılara ise değerlendirme tarihindeki resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesapları gösterilip yıpranma payı düşülmek suretiyle ve ayrıca bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüler de dikkate alınarak değer biçilmesi gerekir. Buna göre, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda arsa değeri ve tüm yapının (ortak yerleri içerir biçimde) değeri hesaplandıktan sonra arsa payına düşen miktara göre bağımsız bölümün karşılığı tespit edilmeli, şayet o bağımsız bölüm yapısında değeri etkileyecek özellik ve nitelikte ekstra ilaveler varsa bunların da dikkate alınması gerektiği, açıklanan esaslara göre dava konusu taşınmaza değer biçilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle;10 nolu dairenin 7 nolu daire ile takasından dolayı 15.000 TL zarar edilmiş olup bu hususun tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklandığını, yine tapu sicilinin hatalı tutulmasından dolayı kira gelirinden mahrum kaldıklarını ve zarara uğradıklarını, arada illiyet bağı olmadığının kabulünün mümkün olmadığını, emsal kira kontratları dikkate alınarak zararın hesaplanması gerektiğini, belirlenen bedelin az olduğunu, vekâlet ücretinin maktu olarak hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
2.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; imar uygulaması sırasında meydana gelen hatalardan dolayı idare mahkemesinde dava açılması gerektiğini, talep edilen zararlarla tapu memurlarının yapmış olduğu işlemler arasında uygun illiyet bağı bulunmadığını, bu nedenle sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre önceki malikler aleyhine dava açılması ya da taşınmazda hataya sebebiyet veren görevliler aleyhine haksız fiil hükümlerine göre tazminat davası açılması gerektiğini, bu davaların 1 ve 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, açıklanan nedenlerle ve resen nazara alınacak sebeblerle kararın bozularak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 -383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4.4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ilearsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
6.2942 sayılı Kamulaştırma Kanun'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür
2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak; üzerindeki binaya ise aynı Kanun'un 11 inci maddesinin (h) bendi uyarınca resmî birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek değer biçilmesine ve davaya konu bağımsız bölümdeki arsa payı karşılığının tespit edilerek taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3.Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin ileri sürdüğü temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin temyiz itirazı yerinde görülmediğinden usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verilmiştir.