Logo

5. Hukuk Dairesi2022/16731 E. 2023/3995 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar tarafından, imar düzenlemesi kapsamında bedelsiz olarak yola terk edilen taşınmazlarının bedeli karşılığında kamulaştırmasız el atma tazminatı istenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: İmar mevzuatı gereğince malikin muvafakatiyle yol gibi kamu hizmetlerine ayrılan yerler için 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 35. maddesi uyarınca mülkiyet iddiasında bulunulamayacağı ve bedel talep edilemeyeceği, davacıların da taşınmazın bir kısmını bedelsiz terk ettiğine dair resmi senet bulunduğu ve başka bir amaçla kullanıldığı iddia ve ispat edilmediği, ayrıca inşaat ruhsatının da alındığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçelerinde özetle; ... ili, ...l ilçesi, ... Mahallesi 11215 ada (eski 561) 56 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki eski binayı Kentsel Dönüşüm düzenlemesinde yeniden inşa etmek için girişimde bulunduklarını, ... İmar İşleri Müdürlüğüne dilekçe vererek inşaat izni istediklerini, davalı Belediyenin kısmen yola terk koşulunu yazılı olarak bildirdiğini, mevcut bina yapılmadan önce 3194 sayılı İmar Kanunu'nun (3194 sayılı Kanun) öngördüğü oranda terk işleminin yapılmış olduğunu, acil karar vermeleri gerektiğinden bedelsiz terk işlemine razı olduklarını, ellerinden zoraki olarak alınan arsalarının 98,03 m²lik bölümüne kamulaştırmasız el konulduğunu belirterek kamulaştırmasız el atmaya dayanan tazminatın el atma tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; uzlaşma dava şartının gerçekleşmediğini, 3194 sayılı Kanun'un 18 inci maddesi uygulamasının yapılmamış olduğunu, taşınmazın 19.04.2013 tarihli ve 1/1000 ölçekli Kartal Güneyi Revizyon Uygulama İmar Planı kapsamında imar parseli niteliğinde olduğunu, 1982 yılı hava fotoğraflarında cepheli olduğu iki yolun da açık olarak görüldüğünü, o bölgede bulunan taşınmazların %40'ına kadar olan kısımlarının bedel ödenmeden Belediye tarafından alınabileceğini, malikler tarafından kamulaştırmasız el atma davası açılamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 35 inci maddesi gerekçe gösterilerek dava hakkında ret kararı verilmiş olmasının hatalı olduğunu, idarece düzenleme ortaklık payı adı altında taşınmaza kamulaştırmasız el atılmış olması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamına, mahkemenin dayandığı gerekçelere göre davacılar tarafından 02.08.2016 tarihli ve 19296 yevmiye numaralı tescil istem belgesine göre davacıların taşınmazın 98.03 m²lik kısmının bedelsiz olarak yola terkin edilmesine, tapu tescil işleminin yapılmasına rıza gösterdikleri, taşınmazın yola terkin edildiği, dava konusu kısmın halen yol olarak kullanılarak ayrılma amacını koruduğunun anlaşıldığı, 2942 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi uyarınca imar mevzuatı gereğince düzenlemeye tabi tutulan parsellerden düzenleme ortaklık payı karşılığı olarak bir defaya mahsus alınan yol, yeşil saha ve bunun gibi kamu hizmet ve tesislerine ayrılan yerlerde özel parselasyon sonunda malikinin muvafakati bulunan yerler için eski malikleri tarafından mülkiyet iddiasında bulunulamaz ve karşılığı istenemez hükmü uyarınca davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; 3194 sayılı Kanun'un öngördüğü oranda terk işlemi yapılarak imar parseli hâline gelen dava konusu taşınmazdan Kentsel Dönüşüm düzenlenmesi karşılığında baskı ile ikinci kez yapılan yola terk işleminin baskıya dayalı olduğu için geçersiz olduğundan, davalı idarece yapılan eylemin kamulaştırmasız el atma atma niteliğinde olduğunu davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; 02.08.2016 tarihli resmi senetle, 333 metrekare yüzölçümlü olan iki daireli bahçeli kargir ev niteliğindeki dava konusu taşınmazın 98.03 metrekarelik kısmının davacıların muvafakatlarıyla bedelsiz olarak yola terk edildiği, yeni duruma göre tapunun oluştuğu anlaşılmıştır.

3. Buna göre; 2942 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi uyarınca imar düzenlemesi sırasında malikinin muvaffakati ile yol, yeşil alan ve bunun gibi kamu hizmet ve tesislerine ayrılan alan için eski malikleri tarafından mülkiyet iddiasında bulunulamayacağı gibi karşılığı da istenemeyeceğinden ve dosya içeriğiyle davaya konu taşınmazın 98,03 metrekarelik kısmının davacıların muvafakatiyle tapuda bedelsiz terk edildiği ve yol olarak terk edilen kısmın başka bir amaçla kullanıldığı da iddia ve ispat edilmediği gibi inşaat ruhsatının da alındığı anlaşıldığından Anayasa Mahkemesinin 07.09.2021 tarihli ve 2017/22268 başvuru numaralı kararı da dikkate alındığında davacıların işlemden elde ettiği menfaat de gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.