"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/18 Esas, 2022/77 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Silvan Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2011/182 Esas, 2020/344 Karar
Taraflar arasındaki başkası adına tapulu taşınmaz üzerinde bulunan ve kamulaştırmasız el atılan muhdesat bedelinin tahsili davasında yapılan yargılaması sonucunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 03.10.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davacı vekili Avukat ... ile davacı asıl gelmiş, davalı idare vekili duruşmaya katılmamıştır.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu Diyarbakır ili, Silvan ilçesi, ... köyü 637 sayılı parselde müvekkiline ait eve davalı tarafından kamulaştırma yapılmadan el atıldığını, taşınmaz üzerindeki ev bedeli ödenmediğini, müvekkili açısından herhangi bir kamulaştırma işleminin de yapılmadığını, dava konusu taşınmaza yıllar önce el atılması ve davalı tarafından kamulaştırma yapmadan bu işlemin sürdürülmesinin kanun ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gereğince mülkiyet hakkının ihlali olduğunu, bu nedenlerle davanın kabulü ile fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 11.000,00 TL alacağın kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu 637 parsel sayılı taşınmazın daha önceden 126 parsel numaralı taşınmazın ifrazından oluştuğunu, 126 sayılı parselin ifraz görerek 637 ve 638 numaralı parsellere ayrıldığını, 637 sayılı parselin yeniden ifraz edilerek 699 ve 700 sayılı parsellere ayrıldığını, davacının bahse konu taşınmazda tapu maliki olmadığını, davacının dava konusu yerde mülkiyet ya da zilyetlik hakkına sahip olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kamulaştırma evraklarına dayanarak dava açtığını, muhdesat bedelinin kendisine ödenmesi gerekirken başkasına ödendiğini, muhdesatın mülkiyetinde ihtilaf olmadığını, mahkemenin aksi kanaate olması halinde mülkiyetin aidiyetine ilişkin dava açmak üzere süre verilip bunun sonucunun beklenmesi gerektiğini, tespit davası için kendilerine süre verilmediğini, keşif yapıldıktan sonra mülkiyet tespiti davası açılmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve kanuna uygun olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu 637 parsel sayılı taşınmazın kök 126 parsel sayılı taşınmazın (1992 yılında) ifrazından geldiği, davalı idare tarafından Batman Barajı yapımı nedeniyle dava konusu 637 parsel sayılı taşınmaza yönelik kamulaştırma kararı alınarak dava konusu 637 parsel sayılı taşınmaz için 1993 yılında kıymet takdiri yapıldığı, idarece taşınmaz üzerinde bulunan muhdesat zilyetlerinin tespit edildiği ve 1.095,14 m² yüzölçümlü yapının zilyedi sıfatıyla davacıya noter tebligatı çıkartıldığı, bu tebligatta zilyetliğin tespitine dair mahkeme kararı getirene ödeme yapılacağının bildirildiği, 1994 yılında kamulaştırmadan vazgeçilerek bu vazgeçme kararının da zilyetlere ve davacıya tebliğ edildiği, 1996 yılında tekrar kamulaştırma kararı alındığı, 637 parsel sayılı taşınmaz kamulaştırma nedeni ile ifraz edilerek 699 ve 700 parsellerin oluştuğu, bu kamulaştırmada davacıya tebligat çıkartılmadığı, zemin ve mütemmim cüz (bina) bedellerinin (1.095 m²lik yapı veya davacı adına başkaca yapı tespit edilmediği ancak 1.083 m²lik yapının sahibi olarak ... adına kıymet takdir edildiği) o tarihte tapu maliki olan ... , ... , ... adına bankaya 24.07.1996 tarihinde bloke edildiği, tapu maliklerinin rızai ferağı ile 699 nolu parselin 23.07.1996, 700 sayılı parselin 10.03.1999 tarihinde davalı idare adına tescil edildiği, davacının işbu dava açılmadan önce zilyetliğin tespitine dair bir karar almadığı gibi, dava dilekçesinde zilyetliğin tespitini de talep etmediği anlaşıldığından, her ne kadar davacı başkası adına tapuya kayıtlı taşınmazda, kendisine ait olduğundan bahisle muhdesat bedelinin kendisine ödenmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de tapulu bir taşınmazda yapılan yapının arazinin bütünleyici parçası niteliğinde olmasına, şartları var ise yapı yapan kişinin taşınmaz malikine karşı şahsi hak niteliğinde alacak hakkına sahip olacak olmasına, tapulu taşınmazın üzerindeki yapılar ile birlikte belirlenen kamulaştırma bedelinin taşınmaz tapu kayıt maliklerine ödenmiş olmasına ve ödeme zamanında yapı nedeniyle idareye karşı ileri sürülmüş bir muhdesat aidiyeti talebi bulunmamasına, idarenin kamulaştırma bedelini tapu kayıt maliklerine ödemekle borcundan kurtulmuş olmasına, davacının zemin üzerindeki muhdesat nedeniyle ileri süreceği alacak hakkı var ise bunu artık yapı nedeniyle zenginleşmiş olan tapu kayıt maliklerine karşı ileri sürebilecek olmasına göre, davanın reddine ilişkin İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirttiği hususları tekrar ederek ayrıca DSİ Genel Müdürlüğü kayıtları üzerinde Mahkeme bilirkişi raporlarında da sadece zemin bedelinin ödendiği ve yapı bedelinin ödenmediğinin açıkça yazıldığını, dava konusu 637 sayılı parselin 23.07.1996 tarihli ve 684 sayılı yevmiye ile 699 ve 700 sayılı parsellere bölündüğünü ve bu parsellerin su altında kalması nedeniyle davalı kurumca ödeme yapılmış ise yapı bedelinin ödenip ödenmediği, ödenmiş ise miktarı ve kime ödendiğinin sorulmasını, zemin bedeli ve yapı bedeline ilişkin okunaklı kıymet takdir raporlarının gönderilmesinin istenilmesi halinde bu hususun ortaya çıkacağını, kök parsel olan 637 sayılı parselin tapulama tutanağı ve parselin kütük kaydının, tasdikli fotokopisi getirtilip incelendiğinde, üzerindeki yapının müvekkile ait olduğunun açıkça yazılı olduğunun görüleceğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, mülkiyeti başkasına ait taşınmaz üzerinde bulunan davacıya ait muhdesat bedelinin el atılan idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun'un 19 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.