"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda; Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtayca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü;
- K A R A R -
Dava, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 12. maddesine dayanan baraj için yapılan kamulaştırma sonucu, çevrenin sosyal, ekonomik ve yerleşme düzeninin bozulması nedeniyle, taşınmazdan ekonomik ve sosyal yönden yararlanma olanağı kalmadığı iddiasına dayanan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosya kapsamından; davalı idarenin 28/02/2013 tarihli yazısında, davaya konu 101 ada 913, 914 ve 1028 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırma sahasına mücavir olmadığı, 101 ada 1080 parselin kamulaştırıldığı, 101 ada 1079 parselin ise kamulaştırma alanına mücavir olduğunun bildirildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise taşınmazların tamamının İçme ve Kullanma Suyu Havzalarının Korunmasına Dair Yönetmelik'in 9. maddesi uyarınca 300 metrelik mutlak koruma alanında kaldığından bahisle taşınmazların tamamının kamulaştırılması gerektiği tespiti yapıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de alınan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki;
Birecik Barajı kamulaştırmasını davalı idarenin yaptığı ve baraj gölü nedeniyle taşınmazın bulunduğu bölgede yerleşme düzeninin bozulduğu, sosyal ve ekonomik yönden taşınmazdan yararlanma ve ulaşım imkanlarının kısıtlandığı iddia edildiğinden, öncelikle dava konusu taşınmazların; baraj inşası için yapılan, kamulaştırma sahasının mücavir alanında olup olmadığı araştırıldıktan sonra Kamulaştırma Kanunu'nun 15. maddesi uyarınca oluşturulacak bilirkişi heyetiyle birlikte mahallinde keşif yapılarak, baraj inşası için yapılan kamulaştırma sonunda, kamulaştırma sahasına mücavir alanda kaldığı iddia edilen taşınmazların, çevrenin sosyal, ekonomik veya yerleşme düzeninin bozulması nedeniyle ekonomik olarak yararlanılmasında herhangi bir kısıtlama olup olmadığı belirlenerek, kısıtlanma var ise; taşınmazların kıymetinde meydana gelecek değer azalış oranı tespit edilip, bu hususta alınacak rapor doğrultusunda hüküm kurulması gerekirken mahkemece resen değer düşüklüğü oranlarını tespit etmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, 03.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.