Logo

5. Hukuk Dairesi2022/9423 E. 2023/5242 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca Hazine'den talep edilmesi üzerine açılan tazminat davasında, zararın varlığı ve illiyet bağının ispatlanıp ispatlanamadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından tapu iptali nedeniyle uğranılan zararın varlığının ve Hazine’nin sorumluluğunu gerektirecek illiyet bağının her türlü şüpheden uzak, somut delillerle ispatlanamadığı, ceza davası dosyasındaki çelişkili bilirkişi raporları ve davacının beyanlarındaki tutarsızlıklar değerlendirilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda verilen kararlar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Mahkeme kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

Mahkeme kararı asıl ve birleştirilen davaların davalısı Hazine vekili ile ihbar olunanlar ... ve ... vekillerince temyiz edilmekle;

Bir davada hüküm, davanın tarafları arasında kurulur. Bu nedenle hükme karşı kanun yollarına müracaat etme hakkı davada taraf olan kişilere aittir. Eldeki davada müdahale talebinde bulunmayan ve mahkemece müdahilliğine de karar verilmeyen, ihbar olunanlar davada taraf olmadığından kararı temyiz etme hakkı da bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; ihbar olunanların temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.

Davalı Hazine vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davalı Hazine ve ihbar olunanlar vekillerince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 23.05.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davalı Hazine vekili Avukat ..., ihbar olunanlar vekili Avukat ... ile davacı vekili Avukat ... gelmiş, diğer ihbar olunanlar duruşmaya katılmamıştır.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 131 ada 4 parsel sayılı taşınmazı satış yoluyla edindiğini, bilahare taşınmazı kendisine satan kişinin gerçek malik olmadığı gerekçesiyle tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edildiğini ileri sürerek uğradığı zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.

2. Birleştirilen davada davacı vekili özetle; ... 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/384 Esas sayılı davası nedeniyle ... 4. İcra Müdürlüğünün 2006/4866 Esas sayılı takip dosyası ile müvekkilinin 66,98 TL yargılama gideri, 6,75 TL temyiz harcını, 20,25 TL onama harcı ve 2,49 TL tapu harcı olmakla birlikte toplam 1.028,25 TL ödediğini, öncelikle davanın tazminat talepli açtıkları dava ile birleştirilmesini, olmadığı taktirde 1.028,25 TL’nin faiziyle davalıdan tahsili ile taraflarına ödenmesine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, ... Muhakemat Müdürlüğünün asıl idare olmadığını, sahte evrak düzenlemekten yargılanan ...’a eldeki dosyada husumet yöneltilmemesinin manidar olduğunu, tapu iptali ve tescil davasında yolsuz tescilin oluşmasında Tapu Sicil Müdürlüğünün illiyet bağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın esastan reddedildiğini, 3. kişinin ağır kusuru nedeniyle illiyet bağının kesildiğini, davacının kötü niyetli olduğunu, tapuda 165.000 YTL üzerinden satılan bir yer için 1.000.000 YTL tazminat talep edilmesinin hak ve nesafet kurallarıyla bağdaşmayacağını, fahiş bedeli kabul etmediklerini, olaya karışan tapu sicil görevlileri olan ... ile ...'a davanın ihbar edilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 16.11.2007 tarihli ve 2007/197 Esas, 2007/261 Karar sayılı kararı ile yolsuz tescilin oluşmasında tapu sicil müdürlüğü görevlilerinin fiilleri arasında illiyet bağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 53 üncü maddesi uyarınca ceza mahkemesinin kararı hukuk hakimini bağlamaz ise de somut olayın özelliği itibarıyla maddi vakıanın tespiti açısından ceza davasının sonucu önem arz ettiğinden, ceza mahkemesinde davacının mahkumiyeti halinde eylemlerinin hukuka aykırılığı yönünden hukuk hâkimini de bağlayıcı nitelikte olacağından kendi kusuru ile gerçekleşen zararı istemesinin mümkün olmayacağından ceza davasının sonucunun beklenilmesi ve ondan sonra tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 15.03.2022 tarihli ve 2021/6 Esas, 2022/93 Karar sayılı kararı ile asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; tapu maliki ...’in 03.01.2003 günü ... Tapu Müdürlüğüne gitmediğinden tapudaki okudum yazısı ve imzasının kendisine ait olmadığını ancak satış akdinde kullanılan fotoğrafın ve nüfus cüzdan aslının kendisine ait olduğunu ve 03.01.2003 tarihinden önce değer artırım için verdiğini beyan ettiğini, ...’ın ...'dan fotoğraf ve hüviyet aldığı iddiasını reddettiğini, bir kısım tanık ifadelerine göre tapuda imza atanın tapu maliki ... olduğunu, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ve önceki malik adına tescili için açılan davada ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/384 esas sayılı dosyasına ilişkin kararda yolsuz tescilin oluşmasında Tapu Sicil Müdürlüğünün illiyet bağının bulunmadığının belirlendiğini, ... Cumhuriyet Savcılığınca seçilen Adli Tıp ve Grafoloji Uzmanı bilirkişiye göre satış akdindeki "okudum" yazısının ...'a ait olduğunu, imzanın ise zengin materyal içermeyen, tek el hareketi ile atılan ve kendi aralarında büyük değişkenlikler gösteren polimorf imzalar olduğunu bu sebeple grafolojik ilişki kurulamadığını, ... 4. Ağır Ceza Mahkemesi Bilirkişisi Grafoloji ve Sahtecilik Uzmanına göre ise "Okudum" yazısının ...'ın elinden çıkmasının mümkün olduğunu ancak imzanın ise ...'a veya sanıklara aidiyetini gösterir bulguların bulunmadığının belirtildiği, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 2012/21855 Esas sayılı kararı ile bilirkişi raporları ile Adli Tıp Raporu arasında çelişki olduğundan yeni bilirkişi incelemesi ile çelişkinin giderilmesi gerektiğini, ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/384 Esas sayılı dosyası ile suça konu taşınmazın satış tarihindeki değerinin tespitine ilişkin olarak katılan tarafından ... 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/565 D. İş No.lu dosyası üzerinden açıldığı anlaşılan “tespit davası”na ilişkin dava dosyalarının celbi ile incelenip özetlerinin duruşma tutanağına geçirilmesi gerektiğini, bu davayı ilgilendiren kısımlarının (özellikle adli tıp raporu ve bilirkişi ... tarafından düzenlenen 20.02.2006 günlü raporun) onaylı suretlerinin dosya içerisine konulması, tanık sıfatıyla ifadelerine başvurulan tapu müdürü ... ve tapu memuru ...'nun beyanlarında ismi geçen ... ile katılanın beyanında ismi geçen suça konu taşınmazda katılanın kiracısı olarak bulunduğu bildirilen hurdacı-otoparkçı şahsın tanık olarak celpleri ile olayla ilgili ayrıntılı şekilde ifadelerinin alınması, suça konu taşınmazın satış bedelinin alıcıdan satıcıya ödenmesi sırasındaki para temini ve akışına ilişkin tüm belgelerin (banka dekontu vs. gibi) getirtilmesi ve toplanan delillerin bütün halinde değerlendirilerek karar verilmesi gerektiğinden ceza dosyasında verilen kararın bozulduğu, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2008/4469 Esas sayılı ve 03.02.2009 tarihli kararı ile huzurdaki somut olayın önemi itibarıyla maddi vakıanın tespiti açısından ceza davasının önem arz ettiğinin belirtildiği ve Ceza Mahkemesinde, Davacının (Beşir'in) mahkumiyeti halinde, Davacının eyleminin Hukuk Hâkimini de bağlayacağı tespit edilerek Mahkemece verilen ilk kararın bozulduğunu, işbu bozmaya göre ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/384 Esas sayılı davasında Mahkemenin, Ceza Mahkemesinin sonucunu beklememesinin "adli hata ile malul" bir karar vermesine sebep olduğunu, ceza davası zamanaşımına uğramış olsa dahi hukuk hâkiminin, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin bozma ilâmında işaret ettiği eksikliklerin giderilmesi suretiyle maddi gerçeği saptayabileceğini, nitekim Yerel Mahkeme, 09.11.2021 tarihli celsede 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 31 inci maddesi gereğince res'en "... tarafından ödemenin ne şekilde yapıldığı, nakden yapılıp yapılmadığı, banka aracılığı ile yapıldı ise banka bilgileri, tapuda yapılan satış bedelinin gerçek satış bedeli olup olmadığı, fazla ödeme yapılıp yapılmadığı" hususlarında, davacı vekillerinin açıklama yapmasına karar verildiğini ancak Mahkemece Yargıtay 11. Ceza Dairesinin ve 4. Hukuk Dairesinin bozmalarının karar verilirken gözetilmediğini, mahkemenin gerekçesinde "Davalı tanıklarının, Davacı ...'ın tapuda beklediği sürede uyum sağlayamadıkları" şeklindeki kabulü mümkün olmayan bir gerekçe ile ... ile ...'in kesin nitelikteki ifadelerine itibar etmemiş olmasının adli bir hata olduğunu, Tapu Müdürü ve memurunun ibraz edilen resim ile kütüğündeki resmî ve nüfus kayıtlarını karşılaştırdıklarını ve satıcı imzasını atanın ... olduğunu açıkça tereddütsüz beyan ettiklerini, Satıcı ve alıcıya ait harçları alıcının yatırdığını, alıcı ve satıcının birbirini tanıdığını, 4. Ağır Ceza Mahkemesi de tapudaki satıcının tapu maliki ... olduğunu tespit ve kabul ederek beraat kararı verdiğini, ihbar olunanlar vekili ısrarla ...'in isticvap edilmesini talep etmesine rağmen Mahkeme Hakiminin 6100 sayılı Kanun'un 31 inci maddesini dikkate almayarak ...'i isticvap etmemesinin hata olduğunu, alıcı vekilinin 2003/384 Esas sayılı davaya verdiği 30.03.2005 tarihli dilekçesinde satış bedelinin yarısının ödendiğini ve ...'ın ruhsat alma yükümlülüğünü yerine getirmemesine rağmen 2003/384 sayılı davayı baskı aracı olarak kullandığını belirttiğini, tam bedel talep edilemeyeceğini, alıcının satıcıyı ayrıca bir sözleşme yaptığı için tanıdığını, 03.01.2003 tarihli sözleşmeye dayanılarak satıcının hukukî girişimde bulunmadığını, ...’e davanın ihbar edilerek dinlenmesi gerektiğini, beraat kararı üzerine yargılamanın yenilenmesi talep edilmediğini, davacının tam kusurlu olmasından dolayı tazminat talep edemeyeceğini, 11. Ceza Dairesinin dinlenilmesini istediği tanıkların dinlenmediğini, asıl davanın açıldığı 06.07.2007 tarihinde 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) ve 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) Kanunu geçerli olduğundan bu davada 1086 sayılı Kanun ve 818 sayılı Kanun'un 60 ıncı maddesi hükümlerinin uygulanacağını, buna göre davacı 06.07.2007 tarihine göre 1 yıllık sürede ya ek dava açması ya da 1 yıllık sürede ıslah yoluyla müddeabihi arttırması gerekirken ıslah yolunu değil ek dava yolunu seçerek ... 8. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2008/28 sayılı ek davayı 1 yıllık sürede (28.01.2008) tarihinde açtığı ve bu ek davada fazlaya dair haklarını da saklı tutmadığını, müddeabihin arttırılması tanımlaması yeni 6100 sayılı Kanun'un ile getirildiğini, 818 sayılı Kanun'un 60 ıncı maddesine göre ıslahın, 2003/384 Esasa sayılı kararın kesinleşme tarihi olan 29.01.2007 tarihinden itibaren 1 yıllık sürede yapılması gerektiğini, sonuç olarak talebin zamanaşımına uğradığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemi hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 131 ada 4 parsel sayılı 965,89 metrekare yüzölçümlü taşınmazı ...'in 28.12.1999 tarihinde dava dışı şahıslardan satış yoluyla edindiği, 03.01.2003 tarihli ve 27 yevmiye numaralı senet ile taşınmazın eldeki davanın davacısı ...’a satıldığı, ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/384 Esas ve 2005/381 Karar sayılı ilâmı ile ... Mahallesi 131 ada 4 parselin tapusunun iptali ile ... adına tesciline karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek 29.01.2007 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 05.07.2007 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

3. Dosyanın incelenmesinden, davacı vekilince 30.03.2005 tarihli ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/384 Esas sayılı dosyasına sunulan beyanda: "alıcı ile satıcının yaptığı özel anlaşma uyarınca 03.05.2003 tarihine kadar satıcı tarafından uygun imar durumu çıkartılmadığı taktirde kalan miktarın ödenmeyeceğinin kararlaştırıldığı, bakiye bedel hak edilmeyince dava açıldığı, davacı tarafça ruhsat alma yükümlülüğü yerine getirilmediği halde kalan bedeli almak için dava yolunun baskı aracı olarak kullanıldığı, esasen taşınmazı 5-6 ay kendilerinin kullandığı", 06.12.2021 tarihli beyanında. "280.000 USD doları karşılığı bedeli bankadan çekip elden verdiğini o tarihte bankadan çektiği tutarı belgelemek istediğinde aradan uzun zaman geçtiğinden ... şubesiyle yazışma yapılmasının gerektiğinin söylendiğini" belirtmiş olup, bundan ayrı ... 4. Ağır Ceza mahkemesinin 2004/132 Esas sayılı dosyasında ve ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/384 Esas sayılı dosyasında aldırılan bilirkişi raporları çelişik olduğundan bu haliyle oluşmuş bir zararın varlığı her türlü şüpheden uzak somut delillerle ispatlanamadığı gibi, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesine dayanan tazminat sorumluluğunu gerektirecek illiyet bağının varlığından da söz edilemez.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. İhbar Olunanlar Muzafeer Uysal ve ... Vekillerinin Temyizi Yönünden;

İhbar olunanlar ... ve ... vekillerinin temyiz talebinin reddine,

B. Davalı Hazine Vekilinin Temyizi Yönünden;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan temyiz edilen Mahkeme kararının BOZULMASINA,

03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince duruşmaya gelen temyiz eden davalı Hazine vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınmasına,

23.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.