Logo

5. Hukuk Dairesi2023/1000 E. 2023/9346 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davada, tazminat miktarının belirlenmesinde usul ve yasaya uygun hareket edilip edilmediği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Emsal taşınmazlarla dava konusu taşınmazın imar durumu, konumu ve vergi değerleri gibi kıyaslamada önemli hususların gözetilmemesi, resen emsal celbi yoluna gidilmemesi ve bilirkişi raporunun bu hususlarda eksik kalması nedeniyle yerel mahkeme kararları bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/264 Esas, 2020/684 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 5. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/23 Esas, 2019/209 Karar

Taraflar arasındaki tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 inci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,

Miktar veya her paydaş için değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın her paydaş için değeri kesinlik sınırının altında kalması halinde anılan Kanun'un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun'un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz delikçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre davacılardan ... ve ... dışındaki davacılar lehine hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL'nin altında kalmaktadır.

Bu nedenle adı geçen davalılar dışındaki davacılar yönünden davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar verildikten sonra, davacılar ... ve ... yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların murislerinin Kocaeli ili, İzmit ilçesi, ... Mahallesi 9075 parsel sayılı taşınmazı uzun yıllar boyunca tarla olarak kullandığını; ancak daha sonra taşınmazın kaydına İzmit Tapu Müdürlüğü tarafından Orman Tahdit sınırı içinde kalmıştır şeklinde şerh konulduğunu, tapu kayıt maliklerinin Orman Genel Müdürlüğü tarafından tapu iptal ve tescil davası açılmasını beklemeye gerek olmadan kesinleşmiş orman kadastrosu çalışmaları nedeniyle tamamı orman sınırları içerisinde kalan taşınmazın tapusunun iptali ile mülkiyet hakkının kaybından doğacak zararın tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

ilk derece mahklemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her ne kadar taşınmaz tapuda davacılar adına kayıtlı ise de taşınmazın orman vasfında olması ve tapu kaydında orman şerhi bulunması nedeniyle davacıların mülkiyet hakkının kısıtlandığı kanaatine varılarak taşınmazın değeri oranında tazminata hükmedilmesi gerektiği, tapu sicilinin tutulmasında da Devletin sorumluluğu bulunduğundan emsal karşılaştırması yapılmak suretiyle tespit edilen bedelin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmedilen bedelin düşük olduğunu, davaya konu taşınmazın yerleşim yeri sınırında kaldığını, 5 kat imar izni bulunan bir yerde olduğunu, buna rağmen takdir olunan 582,00 TL/m² bedelin düşük olduğunu, bilirkişi raporlarına itirazlarının dikkate alınmadığını, takdir olunan bedelin emsallerine göre düşük olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın öncelikle husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, orman olan bir yere tapu verilmesinin yolsuz tescil niteliğinde olduğunu, bu nedenle davacıların zararının bulunmadığını, böyle bir iddia bulunsa dahi husumetin Orman Genel Müdürlüğüne yöneltilmesi gerektiğini, davacıların tapu kaydı henüz iptal edilmediği için bir zarar oluşmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte hükmedilen bedelin fahiş olduğunu, bilirkişi raporunun afaki ve yetersiz olduğunu, taşınmazın gerçek bedeline hükmedilmesi gerekmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda değerlendirme tarihinin dava tarihi olarak alınması ve belediyece sunulan bilgilerden taşınmazın 1/1000 ölçekli imar planı içerisinde kalması, etrafının meskun mahal olması ve belediye hizmetlerinden yararlanması nedeniyle arsa niteliğinde kabul edilmesi ve bedelin emsal satışlara göre değer belirlenmesi doğrudur. Bilirkişilerce emsal alınan olarak kullanılan taşınmazın değerlendirmeye uygun olduğu, bilirkişi raporunda emsal taşınmaz ile dava konusu taşınmazın karşılaştırılmasının usulüne uygun olarak yapıldığı anlaşıldığından bilirkişi heyetince m² bedeli olarak belirlenen 582,00 TL Dairemizce taşınmazın piyasa rayiç değerine uygun bulunmuş ve taraf vekillerinin tazminatın miktarına yönelik istinaf sebebi de yerinde görülmeyerek, taraf vekillerinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirttiği hususları tekrarla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri

2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Doyanın incelenmesinden dava konusu Kocaeli ili, İzmit ilçesi, ... Mahallesi 9075 parsel sayılı, 14920 metrekare yüzölçümlü taşınmazın 21.03.1959 da hükmen dava dışı üçüncü aşıhıs adına tespit edildiği, davacılardan ... ile ...’ın (herbirinin ayrı ayrı malik oldukları) 2/320 ve 2/40 paylarını 12.01.1972 tarihinde satış nedeniyle edindikleri, 26.03.1992 tarihinde dava konusu taşınmazın tapu kaydına orman sınırları içinde kalmıştır şerhi düşüldüğü anlaşılmıştır.

3. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arsa niteliğindeki taşınmaza, emsal kıyaslaması yapılarak değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yöntem itibarıyla yerindedir.

4. Buna karşın; hükme esas alınan bilirkişi raporunda; emsal alınan taşınmaz ile dava konusu taşınmazın dava tarihi itibarıyla, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından resen belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Müdürlüğünden getirtilip, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla; hükme esas alınan bilirkişi raporunda somut emsal kabul edilen taşınmazın ise bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihi itibarıyla fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parselleri mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parselleri mi oldukları ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup, alınacak cevaplara göre bilirkişi kurulu raporu denetlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması bozmayı gerektirir.

5. Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar yada kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Davalı Hazine vekilinin ... ve ... dışındaki davacıların paylarına İlişkin Temyizi Yönünden

Davalı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden Reddine,

B. Davalı Hazine vekilinin ... ve ... paylarına İlişkin Temyizi İlişkin Temyizi Yönünden

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.