"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/14 Esas, 2022/336 Karar (Birleştirilen Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesi 2012/76 Esas)
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payına takdir edilen karşılığının artırılmasına ilişkin asıl ve birleştirilen davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili, Bağcılar ilçesi, ... Mahallesi 192 parsel (yeni 278 ada 19 parsel sayılı taşınmazın, davalı idarece imar uygulaması nedeniyle bedele dönüştürülen kısmına takdir edilen bedelin artırılmasını karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet, zaman aşımı ve yargı yolu itirazlarında bulunduklarını, imar uygulaması sonrası dava konusu 19 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili takdir edilen bedelin davacılara ödendiğini, haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 11.11.2015 tarihli ve 2012/65 Esas, 2015/462 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; bir kısım davacılar vekilince karar verildikten sonra 07.10.2016 tarihli dilekçe ile 17.03.2016 tarihli ibraname ile davalı tarafla sulh olduklarını bildirmiştir. Sulh, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 313 üncü maddesinde düzenlenmiştir. Sulh, görülmekte olan bir davada, taraflar arasındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşme olup, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Karar kesinleşinceye kadar yapılan her türlü sulh anlaşması mahkeme huzurunda yapılmış sulh olarak kabul edilir. Sulh ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi sonuç doğurur. Bu itibarla, bir kısım davacılar ile davalı idare arasında sulh sözleşmesi yapıldığı gözetilerek bu davacılar yönünden 6100 sayılı Kanun'un 315 inci maddesi uyarınca işlem yapılıp sonucuna göre karar verilmek üzer ve 20.08.2016 tarihinde kabul edilerek 07.09.2016 tarihli ve 29824 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 6745 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na (2942 sayılı Kanun) eklenen geçici 12 nci maddesi ile; "24.02.1984 tarihli ve 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun hükümlerine göre yapılan imar uygulamalarından doğan idarelerin taraf olduğu her türlü alacak ve bedel artırım davalarında taşınmazın değeri; uygulamanın tapuda tescil edildiği tarih değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve o tarihteki nitelikleri gözetilmek suretiyle tespit edilir. Tespit edilen bu bedel, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi tablosu esas alınmak suretiyle dava tarihi itibariyle güncellenir ve ortaya çıkan gerçek bedel hak sahibine ödenir" hükmü getirilmiştir. Bu durumda yukarıda açıklanan hususta rapor alınarak sulh protokolünde adı geçmeyen davacılar yönünden sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davada kısmen kabule, birleştirilen davada ise asıl davada hüküm kurulmayan davacılar ve birleşen Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/76 Esas sayılı dosyasındaki davacılar ve temlik alan Hayriye Uğurtay yönünden 17.03.2016 tarihli sulh sözleşmesinin onaylanmasına, bu davacılar yönünden sulh sözleşmesi çerçevesinde bakiye ödenmeyen 300.000,00 TL şuyulandırma bedelinin protokoldeki ödeme vade tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Belediyeden alınarak bu davacılara hisseleri oranında ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza yakın konumda bulunan 203 parsel sayılı taşınmaza Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/549 Esas, 2019/30 Karar sayılı kararı ile aynı değerlendirme tarihi itibarıyla 0,25 TL/m², yine aynı taşınmaza ilişkin Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 202/217 Esas, 2022/515 Karar sayılı kararı ile 0,46 TL/m² değer belirlendiği ve bu bedellerin istinaf ve temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği gözetildiğinden, dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin yüksek olduğunu, sulhe ilişkin düzenlemelerin 6100 sayılı Kanun'un 313 üncü maddesinde ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 18 inci maddesinde düzenlendiği ve geçerli bir sulh olması için Belediye Meclisince alınmış bir kararın olması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payına idarece takdir edilen karşılığının artırılması istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 6745 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a (2942 sayılı Kanun) eklenen geçici 12 nci maddesi.
3. 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun (5393 sayılı Kanun) 18 inci maddesinin (h) bendi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3. Asıl dava yönünden yapılan inceleme sonucunda; arsa niteliğindeki İstanbul ili, Bağcılar ilçesi, ... Mahallesi 192 parsel (yeni 278 ada 19 parsel) sayılı taşınmaza 6745 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen geçici 12 nci maddesi uyarınca uygulamanın tapuda tescil edildiği tarih değerlendirme tarihi olarak esas alınıp, emsal karşılaştırması sonucu tespit edilen bedelin, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi tablosuna göre dava tarihine güncellenmesi suretiyle değer biçilmesinde yöntem itibarıyla bir isabetsizlik görülmemiştir. Buna karşın; dava konusu taşınmaz ile aynı mahallede bulunan 203 parsel sayılı taşınmaza, imar uygulamasının tapuya tescil edildiği 13.12.1990 tarihi itibarıyla 0.25 TL/m² değer biçildiği ve bu bedelin Dairemizin de denetiminden geçerek 2019/4358 Esas, 2019/20030 Karar sayılı kararıyla onandığı anlaşıldığından, bilirkişi kurulundan benzer konumda bulunan parsel için tespit edilen metrekare değerinden ayrılma nedenleri konusunda ek rapor alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
4. Asıl dava yönünden davacılar lehine davanın reddedilen kısmına ilişkin ayrıca 9.200,00 TL vekâlet ücretine hükmedilmesi hatalıdır.
5. Birleştirilen dava yönünden yapılan incelemede ise; sulh, 6100 sayılı Kanun'un 313 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Sulh görülmekte olan bir davada tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşme olup, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Karar kesinleşinceye kadar yapılan her türlü sulh anlaşması mahkeme huzurunda yapılmış sulh olarak kabul edilir. Sulh ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve hüküm kesinleşinceye kadar yapılan her türlü sulh anlaşması, mahkeme huzurunda yapılmış sulh olarak kabul edilir ve kesin hüküm gibi sonuç doğurur. Ancak 5393 sayılı Kanun'un 18 inci maddesinin (h) bendi uyarınca; vergi, resim ve harçlar dışında kalan ve miktarı beşbin YTL'den fazla dava konusu olan belediye uyuşmazlıklarının sulh ile tasfiyeye, kabul ve feragate karar verme yetkisinin Belediye Meclisinde olduğu, dosya içerisinde taraflar arasındaki uyuşmazlığa ilişkin olarak Belediye Meclisinden alınmış bir sulh ve kabul kararı bulunmadığı anlaşıldığından, işin esasına girilerek bozma kararı uyarınca inceleme ve işlem yapılarak karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Davalı idareden peşin alınan temyiz harcı ile fazla alınan 552,60 TL temyize başvurma harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
18.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.