"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/852 Esas, 2023/306 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak terkini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı idare ile bir kısım davalılar vekilleri ve davalı ... temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir ili, Kemalpaşa ilçesi, Yenmiş köyü, 69 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Bir kısım davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın gerçek değerinin belirlenmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 15.04.2014 tarihli ve 2013/243 Esas, 2014/222 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin bloke ettirilerek davalı tarafa derhal ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline ve yol olarak terkinine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili , bir kısım davalılar vekilleri ve davalılardan ... temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; kısmen tarım arazisi kısmen kapama zeytin bahçesi niteliğindeki Yenmiş köyü 69 parsel sayılı taşınmaza gelir metoduna göre değer biçilmesi yöntem itibarıyla doğru olduğu; ancak kapama zeytinlik olarak değerlendirilen kısma ilişkin olarak; Yargıtay uygulamalarına göre arazi niteliğindeki bir taşınmazın değeri belirlenirken daha önceki yıllara ilişkin olarak (5 yıl) normal koşullarda İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünce tespit edilen verim miktarlarının ortalamasının dikkate alınması gerekir. Verim miktarlarının geçmiş yıllara oranla bir yılda bu denli değişip azalmış olmasının olağan kabulü mümkün değildir. Bu durumda Mahkemece 2013 yılında Kemalpaşa İlçesinde olağandışı durumlar nedeniyle verim düşüklüğü olduğundan bahisle indirim yapılmadan taşınmazın normal veriminin alındığı yıllar ortalamasına göre bedelinin tespit edilmesi gerektiği gözetilmeden dekara verim miktarlarında indirim yapılarak değer biçen rapora göre bedel tespiti, taşınmazın kuru tarım arazisi niteliği, konumu ve yüzölçümü dikkate alındığında değeri belirlenirken kapitalizasyon faiz oranının % 5 uygulanması gerekirken bu oranın % 6 kabulü ile eksik bedel tespiti, dava konusu taşınmazın konumu ve bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özellikleri dikkate alınarak, tespit edilen metrekare birim fiyatına ilave edilecek objektif değer artırıcı unsurun % 300 oranında olacağı gözetilmeden, daha düşük objektif değer artış oranı kabul eden bilirkişi raporuna göre eksik bedel tespiti, davacı idare tarafından acele el koyma kararı ile fazla bloke edilen bedelden tespit edilen kamulaştırma bedelinin mahsubu ile davacı idareye iade edilecek miktara faiz işletilmemesi gerektiğinin düşünülmemesi, doğru olmadığı gibi 7139 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası gereğince bankaya hak sahibi adına yatırılacak bedel bakımından; 7139 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik hükümlerine göre işlem yapılması gerektiğinin düşünülmemesi gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin 22.03.2023 tarihli ve 2019/852 Esas, 2023/306 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin bloke ettirilerek davalı tarafa derhal ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline ve yol olarak terkinine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili, bir kısım davalılar vekili ile davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; münavebeye esas alınan ürünlerin gelir ve giderlerinin hatalı hesaplandığını, bedelin fahiş olduğunu, davacı idare lehine vekâlet ücreti takdir edilmesi gerektiğini ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
2. Bir kısım davalılar vekili Av. ... temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın arsa vasfında olduğunu, kapitalizasyon faiz oranı ve objektif değer artış oranının hatalı belirlendiğini, belirlenen bedelin düşük olduğunu ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
3. Bir kısım davalılar vekili Av.... temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın arsa olarak kabulü gerektiğini, belirlenen bedelin düşük olduğunu ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
4. Bir kısım davalılar vekili Av. ... temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın arsa vasfında olduğunun kabulü gerektiğini, objektif değer artış oranının hatalı belirlendiğini, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gereğince yasal faiz uygulanmaması gerektiğini, bedelin derhal ödenmesi gerektiğini, belirlenen bedelin düşük olduğunu ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
5. Bir kısım davalılar vekili Av. ... temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın arsa vasfında olduğunun kabulü gerektiğini, objektif değer artış oranının hatalı belirlendiğini, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gereğince yasal faiz uygulanmaması gerektiğini, bedelin derhal ödenmesi gerektiğini, belirlenen bedelin düşük olduğunu ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
6. Davalı ... temyiz dilekçesinde özetle; bedelin çok düşük olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Arazi niteliğindeki taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesi yerindedir.
3. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taarf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı idare vekili, bir kısım davalılar vekilleri ve davalı ...'ın yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, temyiz eden davalılardan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,
18.04.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Karşı Oy)
KARŞI OY
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasa'nın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasını gerektirecek şekilde 6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (bir kısım davalı taraf vekillerinin 09.09.2023 ve 11.09.2023 tarihli temyiz dilekçesindeki; “Anayasa Mahkemesinin faizle ilgili iptal kararının dikkate alınarak Devlet İstatistik Enstitüsü endeksine hesaplama yapılmasına” ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasa'nın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.
Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı Sayın çoğunluğun “Onama kararının” faizle ilgili kararı ve görüşüne katılmıyorum. 18.04.2024