Logo

5. Hukuk Dairesi2023/1054 E. 2023/7989 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1007. maddesi uyarınca tazmini davasında, taşınmazın değerinin hangi tarih esas alınarak hesaplanması gerektiği ve Yargıtay’ın görüş değişikliğinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin görüş değişikliği doğrultusunda taşınmazın değerini dava tarihi itibarıyla belirleyerek tazminata hükmetmesinin usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek, temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/372 Esas, 2022/3743 Karar

KARAR : Esastan ret/Yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Urla 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/265 Esas, 2020/492 Karar

Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın talep doğrultusunda kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu İzmir ili, Urla ilçesi, ... Mahallesi ... ada 1 parsel sayılı taşınmazın 239,40 m²lik kısmının, 1241 ada 5 parsel sayılı taşınmazın tamamının ve ... ada 1 parsel sayılı taşınmazın 266,33 m²lik kısmının tapu kaydının Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda iptal edilerek taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu durumun müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlâl ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazların Hazine adına tesciline karar verilmişse de davaya konu işlem Orman Genel Müdürlüğünce gerçekleştirildiğinden husumetin bu idareye yöneltilmesi gerektiğini, müvekkili Hazine hakkında pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, tapu iptal kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek faiz ile birlikte tazminat talep edilmesinin hukuki olmadığını ileri sürmüştür.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk hükme esas alınan bilirkişi raporu ile Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı sonrasında verilen ikinci hükme esas alınan bilirkişi raporu arasında tespit edilen tazminat yönünden on kata kadar farklılık bulunduğunu, bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini, dava konusu taşınmazlar için belirlenen bedelin çok düşük olduğunu, dosyaya sundukları emsal taşınmazların gerekçe gösterilmeksizin değerlendirme dışı tutulduğunu, bozma sonrası yapılan ıslah geçersiz olduğundan ıslah ile artırılan kısmın nazara alınmaması gerektiğini, davalı Hazine lehine hükmedilen vekâlet ücretinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu işlem Orman Genel Müdürlüğünce gerçekleştirildiğinden husumetin bu idareye yöneltilmesi gerektiğini, müvekkili Hazine hakkında pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Hazinenin herhangi bir eylemi ile tapu iptaline sebebiyet verilmediğini, tapu iptalinin bir mahkeme kararına dayandığını, taşınmazların orman vasfında olduğuna dair kesinleşmiş mahkeme kararlarının varlığına rağmen, arsa vasfında kabul edilerek değer biçilmesinin çelişki oluşturduğunu, süresinde açılmayan davanın hak düşürücü süre ve zamanaşımı nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazlar için belirlenen bedelin fahiş olduğunu ve faize hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tazminat istemine konu taşınmazların niteliği ve değeri tescile ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarih itibarıyla belirlenmekte iken, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin görüş değişikliği yapması ile birlikte değerlendirme tarihi olarak dava tarihinin esas alınacağı, İlk Derece Mahkemesince alınan asıl ve ek raporlar doğrultusunda taşınmazların tescil kararlarının kesinleştiği 2006 ve 2009 yılları itibarıyla belirlenen değerleri üzerinden hüküm kurulmasının yukarıda bahsedilen içtihat değişikliği bakımından hatalı olduğu, buna göre dosya kapsamında yer alan 09.03.2017 havale tarihli bilirkişi raporda dava konusu taşınmazların arsa kabul edilerek davanın açıldığı tarih itibarıyla metrekare birim fiyatının belirlendiği, hem dava konusu taşınmazlar hem de emsal alınan taşınmaz imar parseli olduğundan düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılmadığı, bu haliyle toplam tazminat bedelinin dava tarihi itibarıyla 358.695,40 TL olarak belirlendiği, tespit edilen metrekare birim fiyatının dosya kapsamına uygun ve benzer mahiyetteki taşınmazlarla uyumlu olduğu görülmekle, ıslah kapsamında davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın talep doğrultusunda kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; faiz başlangıç tarihinin tapu iptal kararlarının kesinleştiği tarihler olarak belirlenmesi gerekirken, dava tarihi olarak belirlenmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, değerlendirmenin dava tarihine göre yapılmasına ilişkin Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin kararının bağlayıcı olmadığı gibi, somut dosyaya uygulanmasının haksızlığa yol açacağını, dava tarihine göre değerlendirme yapılmasına ilişkin görüş değişikliği sebebiyle kendilerine yeniden ıslah hakkı tanınmasını veya dava tarihindeki içtihatlara göre el koyma tarihlerinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş; ayrıca dava dilekçesinde değerlendirmenin dava tarihi itibarıyla yapılmasına ilişkin bir talebi bulunmadığı halde davacının yerine geçerek hüküm kurulmasının doğru olmadığını, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine ilişkin tavzih kararının kanuna aykırı olduğunu, yargılama giderlerinin tümünün müvekkili Hazineye yüklenmesinin hatalı olduğunu, davacının vazgeçtiği talepleri dikkate alınarak dağıtımın yapılması gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu İzmir ili, Urla ilçesi, ... Mahallesi ... ada 1 parsel sayılı taşınmazın 239,40 m²lik kısmının, 1241 ada 5 parsel sayılı taşınmazın tamamının ve ... ada 1 parsel sayılı taşınmazın 266,33 m²lik kısmının Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan davalar sonucunda Urla Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/444 Esas, 2008/201 Karar, 2004/493 Esas, 2005/445 Karar ve 2004/475 Esas, 2005/484 Karar sayılı ilamları ile orman tahdit sınırı içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiği, kararların 29.01.2009 ve 11.12.2006 tarihlerinde kesinleştiği, eldeki davanın 21.03.2016 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Dava konusu taşınmazlara emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi ve taşınmazların gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.