"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/115 Esas, 2021/391 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak terkinine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı idare vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Aydın İli ... İlçesi ... Mahallesi 1476 ile 172 parsel (yenileme ile 204 ada 77 ve 78 parsel) sayılı taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazların yol olarak terkinini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; her iki taşınmazında kamulaştırma bedellerine itiraz ettiklerini, taşınmazların mahkemece belirlenecek kamulaştırma bedellerin üzerinden kamulaştırılmasına karar verilmesini ... adına tesciline ve yol olarak terkinine itirazlarının bulunmadığını, taşınmazların arsa vasfında olduğunu buna göre gerçek bedelin tespit edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 09.07.2015 tarihli ve 2012/462 Esas, 2015/445 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalı tarafa derhal ödenmesine, dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda, kıyasi emsal olarak incelenen taşınmaz limited şirkete ... olup özel amaçlı bu satışın emsal olarak değerlendirilmesi hatalı olduğundan yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği, dava konusu 1476 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan ve 01.12.2014 tarihli fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen kısmın yüzölçümü ve geometrik durumu nazara alındığında, bu bölümde değer azalışı olacağı gözetilmeden, yazılı şekilde, değer kaybı verilmeyerek aza hükmedilmesi, dava konusu 172 parsel sayılı taşınmaz 3402 sayılı Kadastro Kanunun'un 22/a maddesi uyarınca yapılan yenileme çalışmaları sonucunda 206 ada 48 parsel olduğu halde, eski parsel numarası üzerinden hüküm kurulmak suretiyle infazda tereddüte yol açılması, ve 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesine 6459 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi ile eklenen hüküm uyarınca, dört ay içinde sonuçlandırılamayan davada tespit edilen bedele 23.02.2013 tarihinden karar tarihine kadar geçen süre için yasal faiz işletilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, doğru olmadığından hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, belirlenen bedelin fahiş olduğunu, emsal incelemesinin usule uygun olmadığını, davacı idareye vekâlet ücreti takdir edilmesi gerektiğini ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; tespit edilen bedelin çok düşük olduğunu, arsa vasfındaki taşınmaza rayicin altında değer belirlenmesinin uygun olmadığını, emsal incelemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki taşınmazlar ile emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin tüm, davacı idare vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. Hükmedilen 744.644,38 TL bedelden ilk karar ile hüküm altına alınan 454.468,94 TL bedelin mahsup edilip bozma öncesi bedele ilk karar, bozma sonrası fark bedele ise son karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesi gerekirken tüm bedele son karar tarihine kadar faiz işletilmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin tüm, davacı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı idare vekilinin Mahkeme kararına yönelik temyiz itirazının kısmen kabulü ile Mahkemenin gerekçeli kararının hüküm fıkrasının; 3 numaralı bendinde bulunan "bedeline 23/02/2013 tarihinden karar tarihi olan 23.09.2021 tarihine kadar geçen sürede yasal faiz işletilmesine, " ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine " bedelinden bozma öncesi belirlenen 454.468,94 TL'sine 23.02.2013 tarihinden ilk karar tarihi olan 09.07.2015 tarihine kadar, bozma sonrası belirlenen 290.175,44 TL fark bedele ise 23.02.2013 tarihinden karar tarihi olan 23.09.2021 tarihine kadar yasal faiz işletilerek davalı taraf ödenmesine " ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
12.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.