Logo

5. Hukuk Dairesi2023/1119 E. 2023/7986 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının orman sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 1007. maddesi uyarınca tazmini davasında, tazminat miktarının tespitine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Emsal alınan taşınmazın satış tarihi itibarıyla tespit edilen metrekare birim bedelinin dava tarihine hatalı endekslenmesi, düzenleme ortaklık payının değerlendirmeye dahil edilip edilmeyeceğinin tespit edilmemesi ve tapu kaydındaki ipotek şerhinin hükmedilen bedele yansıtılmaması nedeniyle eksik inceleme ile hüküm kurulduğu gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/3119 Esas, 2022/3087 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/182 Esas, 2022/140 Karar

Taraflar arasındaki mülkiyeti davacılara ait taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin maliki olduğu ... ili, Canik ilçesi, ... köyü ... parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alanda yapılan orman kadastrosu sonucunda dava konusu taşınmazın tamamının orman sınırları içine alındığını ve tapu kaydına şerh konulduğunu, taşınmazın orman sınırları dışına çıkartılması ve şerhin iptaline ilişkin açtıkları davada 6.910 m²lik taşınmazın toplam 476,67 m²lik kısmının orman kadastrosu sınırları dışına çıkarılmasına, orman sınırlandırmasının bu şekilde tesisine karar verildiğini, kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini, böylece taşınmazın 6.433,33 m²lik kısmının orman sınırları içinde kaldığını, bu durumun müvekkillerinin mülkiyet hakkını ihlâl ettiğini belirterek müvekkillerinin uğradığı zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; süresinde açılmayan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi şartlarının oluşmadığını, davaya konu işlem Orman İdaresince gerçekleştirildiğinden, müvekkili Hazine yönünden husumet yokluğu nedeniyle ret kararı verilmesini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline, davacılar adına olan tapu kaydının iptal edilerek orman vasfı ile Hazine adına tescil edilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; arsa vasfında değerlendirilen dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin tarla vasfında olan taşınmazlar için belirlenen bedel kadar düşük olduğunu, Canik Tapu Müdürlüğü tarafından dosyaya bildirilen 1041 parsel sayılı taşınmaza ilişkin satışın emsal olarak kabul edilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; süresinde açılmayan davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, davaya konu işlem Orman Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirildiğinden, müvekkili Hazine yönünden husumet yokluğu nedeniyle ret kararı verilmesini, ormanların özel mülkiyete konu olamayacağını, dolayısıyla yapılan tüm işlemlerin kanunlar çerçevesinde yapıldığını, idarenin sorumluluğundan söz edilemeyeceğini, dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin yüksek olduğunu, ıslah edilen kısma ıslah tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacılara ait tapu kaydının üzerine orman niteliğinde olduğu gerekçesiyle orman şerhi konulduğu, her ne kadar ormanların özel mülkiyete konu olması mümkün değil ise de tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının zararının tazmininin yerinde olduğu, hasım olarak Hazinenin gösterilmesinde ve asıl alacağa taleple bağlı olarak dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasında isabetsizlik olmadığı, taşınmazın niteliği dikkate alındığında arsa olarak değerlendirilmesinin, emsal metodu uygulanarak bedel belirlenmesinin doğru olduğu, dava konusu taşınmazın bedelini dava tarihi itibarıyla belirleyen Dairenin kaldırma kararı öncesindeki bilirkişi raporu ile kaldırma kararı sonrasında tanzim edilen bilirkişi raporu doğrultusunda hükmedilen tazminat miktarında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş; ayrıca taşınmaz halen davacılar adına kayıtlı olduğundan dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davacılar adına kayıtlı dava konusu ... ili, Canik ilçesi, ... köyü ... parsel sayılı taşınmazın bulunduğu bölgede yapılan orman sınırlandırma çalışmalarında dava konusu taşınmazın 6.433,33 m²lik kısmının orman sınırlarına alındığı ve orman tahdit sınırları kapsamında kaldığının kesinleşmesiyle taşınmazın tapu kaydına orman olduğu şerhinin 13.12.2012 tarihinde konulduğu anlaşılmaktadır.

3. Dava konusu taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline, davacılar adına olan tapu kaydının 6.433,33 m²lik kısmının iptal edilerek orman vasfı ile Hazine adına tescil edilmesine karar verilmesi yöntem itibarıyla yerindedir.

4. Buna karşın; hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal alınan taşınmazın satış tarihi itibarıyla tespit edilen metrekare birim bedelinin dava tarihine hatalı endekslenmesi suretiyle eksik bedele hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, somut emsal alınan taşınmazın bilirkişi raporunda belirtilen tarihteki satışına ilişkin akit tablosu ilgili Tapu Müdürlüğünden getirtilip, dava konusu taşınmazın ve içinde bulunduğu bölgenin ileride imar uygulamasına tabi tutulması hâlinde kesilmesi gereken düzenleme ortaklık payı oranının ve dava konusu taşınmazın çevresinde düzenleme görmüş parseller var ise bunlardan kesilen düzenleme ortaklık payı oranları ile bunlara ilişkin bilgi ve belgelerin ilgili Belediye İmar Müdürlüğünden sorularak alınacak cevaba göre dava konusu taşınmazın tespit edilen metrekare birim bedelinden %40 oranında düzenleme ortaklık payı düşülmesinin doğru olup olmadığı yönünde bilirkişi kurulu raporu denetlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

5. Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazın ve içinde bulunduğu bölgenin ileride imar uygulamasına tabi tutulması hâlinde kesilmesi gereken düzenleme ortaklık payı oranının ve dava konusu taşınmazın çevresinde düzenleme görmüş parseller var ise bunlardan kesilen düzenleme ortaklık payı oranları ile bunlara ilişkin bilgi ve belgelerin ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir.

6. Dava konusu taşınmazın tapu kaydında yer alan ipotek şerhinin hükmedilen bedele yansıtılması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulüne,

2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacılara iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.