"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/981 Esas, 2023/1421 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Görele 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/644 Esas, 2021/926 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılarak enerji nakil hattı geçirilen taşınmazların irtifak hakkı karşılığının tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Giresun ili, Görele ilçesi, Çeşmebaşı Mahallesi 397 ada 2 ve 4 parsel sayılı taşınmazlara davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmaksızın enerji nakil hattı geçirilmek suretiyle fiilen el atıldığını, davacının mülkiyet hakkının kısıtlandığını, arsa vasfındaki taşınmazların değer kaybettiğini ileri sürerek irtifak hakkı karşılığının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; eldeki davanın 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) geçici 6 ncı maddesinde öngörülen uzlaşmazlık tutanağının tanzim edildiği tarihten itibaren üç aylık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, davanın reddi gerektiğini, dava konusu taşınmaza dair kamulaştırma işlemlerinin 2942 sayılı Kanun'un mülga hükümleri uyarınca ikmal edilip irtifak hakkının mahkeme kararı ile tapuya tescil edildiğini, bu nedenle açılan davanın kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat değil bedel artırım davası olduğunu; ancak bedel artırım davasının da 30 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından reddi gerektiğini, davacının kamulaştırma işlemlerinden haberdar olduğunu, noter tebligatlarının hak sahiplerine usulüne uygun yapıldığını, kaldı ki mahkeme kararlarının usulüne uygun tebliği ile birlikte kamulaştırma işleminin öğrenildiğini, bu nedenle davacının kamulaştırmayı öğrenmediği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, kamulaştırma bedelinin hak sahipleri adına bankaya yatırıldığını, davanın kesin hüküm nedeniyle de reddi gerektiğini, her ne kadar davaya konu taşınmazın arsa vasfında olduğu iddia edilmiş ise de arsa değil fındık bahçesi niteliğinde olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya konu edilen enerji nakil hatları ile taşınmazların tapu kaydında belirtilen enerji nakil hatlarının aynı hat olduğu, kadastro tespit tutanağının 05.05.2009 tarihinde kesinleşmesi ile birlikte tapu kaydına irtifak hakkı olarak tescil edildiği, eldeki davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasında öngörülen kadastro tutanaklarının kesinleşmesinden itibaren on yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerekirken bu süre geçtikten sonra 05.12.2019 tarihinde açıldığı, hak düşürücü süreye ilişkin dava şartının resen gözetilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat istemiyle açılan eldeki davada 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanamayacağını, nitekim kamulaştırmasız el atma olgusunun kadastro tespitinden sonrasında da devam ettiğini, şerh edilen irtifak hakkının hukuki geçerliliğinin, süresinin, irtifak alanı miktarının ve davalı şirket ile ilgisinin araştırılması gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya kapsamında alınan teknik bilirkişi raporuna göre taşınmazların tapu kaydında tescilli olan irtifaklar ile dava konusu olan irtifakların aynı hatta ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazların kök parseli olan 177 ada 49 parsel sayılı taşınmaza dair kadastro tespit tutanağının 30.01.1996 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 05.12.2019 tarihinde açıldığı, davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı tarafça yargılama sırasında taşınmazın tapu kaydındaki irtifak şerhinin yolsuz olduğu ileri sürülmediğinden, istinaf aşamasında ileri sürülen bu iddianın dinlenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı idare tarafından enerji nakil hattı geçirilmek suretiyle kamulaştırmasız el atılan taşınmazların irtifak hakkı bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun ( 6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 3402 sayılı Kanun'un 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; 30.01.1996 kesinleşme tarihli kadastro tespit tutanağına istinaden dava konusu irtifak haklarının davalı idare lehine tapuya tescil edildiği anlaşılmış olup 3402 sayılı Kanun'un 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki düzenleme gereği, bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutunakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağından, 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan eldeki davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.