Logo

5. Hukuk Dairesi2023/11279 E. 2024/4505 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırılan taşınmazın arsa mı yoksa arazi mi olduğu ve buna göre belirlenecek kamulaştırma bedelinin tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın imar planı kapsamında bulunmadığı, belediye hizmetlerinden yararlanmadığı ve arsa niteliğinde olmadığı, bu nedenle 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 11. maddesi uyarınca net gelirine göre değerinin tespit edilmesi gerekirken, arsa kabul edilip emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinin hatalı olduğu gözetilerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2200 Esas, 2023/2718 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: Aliağa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/5 Esas, 2023/246 Karar

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın tapudan yol olarak terkini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; ...Mahallesi, 1037 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili, yol olarak tapudan terkinini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı idarece teklif edilen bedelin çok düşük olup taşınmazın gerçek değerini yansıtmadığını savunarak taşınmazın gerçek değerinin tespitini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak tapudan terkinine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davaya konu taşınmazın ne meskun mahalde bulunduğunu ne de belediyenin hizmetlerinden faydalandığını, bu nedenle arsa olarak kabulünün mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte emsal karşılaştırmasının hatalı yapıldığını, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemiş olmasının doğru olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı idare vekiline fark kamulaştırma bedelini depo etmek üzere her ne kadar iki kez 15 günlük süre verilmiş ise de, verilen süreler dahilinde bedelin depo edilmediğini, buna rağmen İstinaf Mahkemesince, yerel Mahkemece verilen usulden ret kararının usul ekonomisi ve kamu yararı gibi gerekçelerle kaldırıldığını, İstinaf Mahkemesinin kaldırma kararının hukuka aykırı olduğunu, davanın usulden reddi gerektiğini, tespit edilen kamulaştırma bedelinin çok düşük olup taşınmazın gerçek değerini yansıtmadığını, emsal karşılaştırmasının hatalı yapıldığını, bilirkişi raporunun denetlenemediğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek taşınmaza emsal karşılaştırması yapılmak suretiyle değer biçilmesinin 2942 sayılı Kanun'un değerlendirmeye ilişkin hükümlerine aykırılık teşkil etmediği, 130,00 TL/m2 olarak tespit edilen taşınmazın metrekare birim fiyatının istinaf incelemesinden geçen benzer mahiyetteki dosyalarla uyumlu olduğu gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, ayrıca dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarının birbiriyle çeliştiğini, çelişki giderilmeden karar verildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, ayrıca; tespit edilen kamulaştırma bedelinin geç ödenmesi nedeniyle yüksek enflasyon karşısında değer kaybettiğini, kamulaştırma bedeline işletilen kanuni faizin değer kaybını önlemeye yetmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.

3. Bakanlar Kurulunun 11.03.1983 tarihli ve 17984 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 28.02.1983 tarihli ve 83/6122 sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. Yargıtay tarafından benimsenen Bakanlar Kurulunun 28.02.1983 tarihli ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca taşınmazın arsa sayılabilmesi için imar planı içerisinde iskan sahası olarak ayrılmış bulunması, imar planı dışında ise belediye mücavir alan sınırları içinde kalıp meskun yerler arasında bulunması ve belediye hizmetlerinden yararlanması gerekmektedir.

4. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla 1/1000 ölçekli uygulama ve 1/5000 ölçekli nazım imar planı kapsamında olmadığı, 1/25000 ölçekli çevre düzeni planında otoyol ve tarım alanı olarak planlı alanda, 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında ise otoyol ve 2. derece yeraltı sıcak su kaynağı koruma alanı içerisinde kaldığı, belediyenin hizmetlerinden faydalanmadığı anlaşıldığından, arsa niteliğinde kabulü mümkün değildir.

5. Bu durumda, arazi niteliğindeki davaya konu taşınmazın 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca net gelirine göre değerinin tespit edilmesi gerekirken taşınmazı arsa niteliğinde kabul edip emsal karşılaştırması yapmak suretiyle değer biçen geçersiz rapora göre hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesinin kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.04.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı oy)

K A R Ş I O Y

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasını gerektirecek şekilde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (davalı taraf vekilinin 17.10.2023 tarihli temyiz dilekçesindeki; “Anayasa Mahkemesinin faizle ilgili iptal kararının dikkate alınarak enflasyon oranına göre faizin hesaplanmasına” ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.

Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı Sayın çoğunluğun “Bozma kararının” faizle ilgili kararı ve görüşüne katılmıyorum. 16.04.2024

Y.L