Logo

5. Hukuk Dairesi2023/12140 E. 2024/5155 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı idare tarafından enerji nakil hattı geçirilmek suretiyle kamulaştırmasız el atılan taşınmaz için irtifak hakkı bedelinin tahsili isteminde bulunulan davada, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçip geçmediği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tespit tutanağının kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması ve davanın bu süreden sonra açılmış olması gözetilerek, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1571 Esas, 2023/1426 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: Görele 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/350 Esas, 2022/56 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılarak enerji nakil hattı geçirilen taşınmazın irtifak hakkı karşılığının tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... köyü 124 ada 2 parsel sayılı taşınmaza davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmaksızın enerji nakil hattı geçirilmek suretiyle fiilen el atıldığını ileri sürerek irtifak hakkı karşılığının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; eldeki davanın 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) geçici 6 ncı maddesinde öngörülen uzlaşmazlık tutanağının tanzim edildiği tarihten itibaren üç aylık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, davanın reddi gerektiğini, dava konusu taşınmaza dair kamulaştırma işleminin 2942 sayılı Kanun'un mülga hükümleri uyarınca ikmal edilip irtifak hakkının Mahkeme kararı ile tapuya tescil edildiğini, bu nedenle açılan davanın kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat değil bedel artırım davası olduğunu; ancak bedel artırım davasının da 30 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından reddi gerektiğini, davacının kamulaştırma işlemlerinden haberdar olduğunu, noter tebligatlarının hak sahiplerine usulüne uygun yapıldığını, kaldı ki Mahkeme kararının usulüne uygun tebliği ile birlikte kamulaştırma işleminin öğrenildiğini, bu nedenle davacının kamulaştırmayı öğrenmediği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, kamulaştırma bedelinin hak sahipleri adına bankaya yatırıldığını, davanın kesin hüküm nedeniyle de reddi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmaz üzerinden geçen enerji nakil hattı ile taşınmazın tapu kaydında belirtilen hattın aynı hat olduğu, taşınmazın kadastro tespit tutanağının 03.12.2009 tarihinde kesinleşmesiyle birlikte tapu kaydına irtifak hakkı olarak tescil edildiği, eldeki davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasında öngörülen kadastro tutanağının kesinleşmesinden itibaren on yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerekirken, bu süre geçtikten sonra 19.12.2019 tarihinde açıldığı gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat istemiyle açılan eldeki davada 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanamayacağını, nitekim kamulaştırmasız el atma olgusunun kadastro tespitinden sonra da devam ettiğini, şerh edilen irtifak hakkının hukuki geçerliliğinin bulunmadığını, yolsuz tescilin düzeltilmesine ilişkin davalarda herhangi bir hak düşürücü süre öngörülmediğini, yolsuz tescil esas alınarak açılan davanın kabulü gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre taşınmazların tapu kaydında tescilli olan irtifaklar ile dava konusu olan irtifakların aynı hatta ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazlara dair kadastro tespit tutanaklarının 03.12.2009 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 19.12.2019 tarihinde açıldığı, davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı tarafça yargılama sırasında taşınmazın tapu kaydındaki irtifak şerhinin yolsuz olduğu ileri sürülerek dava açmak üzere süre talep edilmiş ise de karar tarihine kadar dava açılmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı idare tarafından enerji nakil hattı geçirilmek suretiyle kamulaştırmasız el atılan taşınmazın irtifak hakkı bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun ( 6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 3402 sayılı Kanun'un 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; 03.12.2009 kesinleşme tarihli kadastro tespit tutanağına istinaden dava konusu irtifak hakkının davalı idare lehine tapuya tescil edildiği anlaşılmış olup 3402 sayılı Kanun'un 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki düzenleme gereği, bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutunakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağından, 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan eldeki davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş olmasında sonucu itibarıyla bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.