Logo

5. Hukuk Dairesi2023/1481 E. 2023/10544 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle oluşan zarardan Hazine'nin sorumlu olup olmadığına ilişkin tazminat davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının tapu kaydının iptaline neden olan işlemin, idarenin değil yargısal bir faaliyetin sonucu olması ve 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesinin idarenin kusurlu işlemlerinden kaynaklanan zararları kapsaması gözetilerek, yerel mahkemenin tazminat istemini kabulüne ilişkin kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1872 Esas, 2022/2457 Karar

KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/209 Esas, 2021/25 Karar

Taraflar arasında görülen tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı ... arasında 13.07.1995 tarihinde gerçekleştirilen satış işlemi neticesinde müvekkilinin; Adana ili, ... ilçesi, Şıplı Köyü, Bürücek Sarayı mevkiinde kain tapunun Cilt No:38 Sayfa No:72 ve Sıra No:1 sayfasında kayıtlı 10.000.000 m²lik taşınmazın maliki olduğunu, ancak satış işlemleri sonrasında yapılan araştırma neticesinde; müvekkiline ait taşınmazın tapuda dava dışı kişiler adına ikinci bir kaydının daha olduğu tespit edildiğini,16.10.2001 tarihinde ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/331 Esas sayılı dosyası ile mükerrer tapu kaydının iptali ve taşınmazın müvekkil adına tescili talebiyle dava açıldığını ve iddia ve taleplerimiz üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde davanın reddine karar verilerek hukuka ve hakkaniyete aykırı karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, müvekkilinin hak kaybına uğramasının temeldeki sebebinin ise tapu kayıtlarının hukuka aykırı tutulması nedeniyle ortaya çıkan çifte tapu kaydı olduğunu, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince uğradığı zararın şimdilik 5.000,00 TL maddi zararın ve 5.000,00 TL yoksun kaldığı kira gelirinin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/379 esasında açtığı davada mükerrer tapu kaydı iddiasına dayandığını ancak belgenin hukuki değerini yitirmesi sebebi ile davanın reddedildiğini, bu nedenle 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesindeki şartları taşımadığını, 2014/379 Esas sayılı dosyada yapılan keşif ve mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre taşınmaza davalılar ve öncülerinin zilyet olduğu, davacı ve öncülerinin zilyet olmadığının tespit edildiğini, kadastral faaliyetler sırasında herhangi bir yanlışlık yapılmadığını ve bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, yerel mahkemenin davayı hem esastan hem de zamanaşımı nedeniyle reddettiğini, yerel mahkemece zamanaşımı süresinin başlangıcında da hataya düşüldüğünü, bu itibarla iş bu davada zamanaşımı süresinin başlangıcının çifte tapulamaya dayalı olarak kadastro tespiti sonucu oluşan tapunun iptali ve tescili isteğine ilişkin ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/379 Esas ve 2015/119 Karar sayılı kararının kesinleşme tarihi olduğunu, müvekkilinin yaşamış olduğu hak kaybına ve uğramış olduğu zarara sebep olan asıl iş ve eylemin tapu sicil memurları tarafından gerçekleştirilen hukuksuz ve hatalı kadastro ve tapu işlemleri olduğunu, her ne kadar yerel mahkeme tarafından ecrimisil taleplerinin husumetten reddine karar verilmişse de işbu davada ecrimisil talebinde bulunulmadığını, ilgili talebinin çifte tapu nedeniyle mülkiyet hakkını kullanmayan müvekkilinin yoksun kaldığı kira tazminatının davalı tarafından ödenmesine ilişkin olduğunu, yerel mahkeme kararının bu yönüyle de hukuka aykırı olup kaldırılması gerektiğini belirterek kararı istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın 1941 yılında satın alındığı 1995 yılına kadar tapusu üzerinde çokça intikal devir işlemlerinin yapıldığı, tapu kaydının bu haliyle hukuki ve fiili güncelliğini ve geçerliliğini koruduğunu, davacı adına tapu kaydı olmasına ve bu tapu kaydı hukuki ve fiili geçerliliğini korumasına rağmen, hatalı kadastro tespiti nedeniyle aynı taşınmaz üzerine ikinci kez tapu kaydı düzenlendiğini, işbu davada zamanaşımı süresinin başlangıcı çifte tapulamaya dayalı olarak kadastro tespiti sonucu oluşan tapunun iptali ve tescili isteğine ilişkin ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/379 Esas, 2015/119 Karar sayılı kararının kesinleşme tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğinden İlk Derece Mahkemesinin zamanaşımı başlangıç tarihinin tespitinin hatalı olduğunu ve davacı adına oluşturulmuş tapu kaydı varken taşınmazın 3402 Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 13 üncü maddesinin (B) bendinin (c) alt bendi gereğince yapılan çalışmalarla dava dışı kişiler adına tescil edilmesiyle oluşan zarardan davalı sorumlu olduğu kabul edilerek, dosyada mevcut bilirkişi raporu ile taşınmazın değeri belirlenmiş olup rapor hüküm vermeye elverişli görüldüğünden 1.332.337,00 TL taşınmaz bedeline yönelik tazminatın taleple bağlı kalınarak 5.000,00 TL'sine dava tarihi olan 13.04.2017 tarihinden, kalan kısma 28.10.2020 ıslah tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesi yönünden hükmün kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştır.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklı zararın oluştuğundan söz edilmeyeceğini, davacı tarafından açılan tapu iptal ve tescil davasının kesinleşme tarihinin esas alınmasının hatalı olduğunu, ayrıca vekâlet ücreti ve yargılama gideri açısından da kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelinderilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Dosyanın incelenmesinden dava konusu taşınmaz ilk olarak 31.07.1941 tarihinde hakkıkarar ile ... oğlu ... adına tescil edilmiş, 28.09.1989 tarihinde ...'den çocukları ... ... ve ... ...'ye intikal etmiş, 27.10.1993 tarihinde ... ... kendi hissesini diğer hissedar ... ...'ye, 14.06.1994 tarihinde tam hisse sahibi ... ... taşınmazı ...'a, 24.01.1995 tarihinde ... tarafından ...'a satılmış ve taşınmaz son olarak 13.07.1995 tarihinde ... tarafından davacı ...'a satılmıştır. Davacı ... tarafından ... Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tapu iptal tescil davasında Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 02.07.2014 tarihli ve 2014/7866 Esas ve 2014/9489 Karar sayılı ilamında davacının dayanağını oluşturan tapu kaydı 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 6 ncı maddesi gereğince 31.07.1941 tarihinde ... oğlu ... adına tescil edilerek oluştuğunu, bu tapu kaydı ilk kez 28.09.1989 tarihli kayda tedavül gördüğünü, davacının dayanağını oluşturan tapu kaydının oluşum tarihi ile tedavül tarihi arasında 48 yıllık bir süre geçtiğini, yargılama sırasında mahallinde yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların beyanlarına göre, çekişmeli taşınmaza en başından beri davalılar ve öncüllerinin zilyet oldukları, davacı ve öncüllerinin zilyet olmadıkları anlaşılmakla, davalı taraf yararına 3402 sayılı Kanun'un 13 üncü maddesinin (B) bendinin (c) alt bendi uyarınca davacının dayanağını oluşturan tapu kaydının hukuki değerini yitirerek edinme koşullarının oluşacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden bozulmuş ve mahkemece verilen ret kararı 30.06.2016 tarihinde kesinleşmiştir.

3. Asliye Hukuk Mahkemesince gerçek kişiler arasındaki hukuki uyuşmazlık yargısal faaliyet sonucu giderilmiş, davacı tarafın tapu kaydına 3402 sayılı Kanun'un 13 üncü maddesinin (B) bendinin (c) alt bendi uyarınca hukuki kıymetini yitirmesi nedeniyle değer verilmeyerek tespit maliklerinin zilyetlikleri korunmak suretiyle dava reddedilmiştir. Başka bir anlatımla bu tapu kaydının idarece sonradan oluşturulan başka bir tahdit ya da kadastro komisyonunun işlemi ile ortadan kaldırılmadığı, tapu kaydının; yasama, yürütme ve yargı erkinin birbirinden ayrı ve bağımsız olması ilkesinin doğal sonucu olarak yürütülen yargısal bir faaliyet neticesi iptal edildiği, davacı tarafın kendisine ayni hak sağlamayan tapu kaydına dayanarak bu tapu kaydına değer verilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkını kaybettiğinden bahisle açtığı tazminat davasında 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi koşulları oluşmadığından davanın reddi yerine kabul kararı verilmesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan Bölge Adliye Mahkemesi kararının açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.