Logo

5. Hukuk Dairesi2023/1576 E. 2023/8787 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmin edilip edilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının tapu kaydının iptali nedeniyle uğradığı zararın tazmini talebinin, 6292 sayılı Kanun'un 7. maddesinin 3. fıkrası uyarınca öngörülen iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde başvuruda bulunulmaması nedeniyle reddedilmesi gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2019/624 Esas., 2020/157 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/424 Esas, 2017/338 Karar

Taraflar arasındaki 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Antalya ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 6664 ada 4 parsel sayılı taşınmazı tapu kayıtlarına güvenerek müvekkilinin satın aldığını, taşınmazı satın alırken üzerinde herhangi bir şerhin bulunmadığını, taşınmazın imar uygulamasıyla 6664 ada 15 parsel numarasını aldığını, Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/209 Esas, 2007/209 Karar sayılı kararı ile tapu kaydının iptal edildiğini, 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun’un (6292 sayılı Kanun) kapsamında taşınmazın iadesi için davalı Hazineye başvurularının kabul edilmediğini, 4721 sayılı Türk Medenî Kanun’un 1007 nci maddesi gereği taşınmazın değerinin 02.06.2009 tarihinden itibaren yasal faiziyle müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; 1007 nci madde uyarınca açılan davaların kısmi dava olarak açılamayacağını, davanın Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüne karşı açılması gerektiğini, 6664 ada 4 parselin Hazineye değil davacıya ait olduğunu, 6664 dava 15 parsel yönünden ise 2 yıl içinde başvuruda bulunulmadığı için kanuni hakkını kaybettiğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayalı açılan davanın şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun’un (6292 sayılı Kanun) 7 nci maddesinin 3 üncü maddesi uyarınca tapuda Hazine adına tescilli olan taşınmazlar hakkında iki yıl içinde başvurmayan ilgililerin hakları bu süre sonunda sona erer, idareden başkaca talepte bulunamazlar, hak ve tazminat talep edemezler, dava açamazlar hükmü uyarınca her ne kadar davacı, davasını 1007 nci maddeye dayandırmış ise de hukuki yorumun hakime ait olduğu ve olayda uygulanması gereken kanun maddesinin 6292 sayılı Kanun'un 7 nci maddesinin 3 üncü fıkrası olduğundan dava şartları oluşmadığından davanı reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, uyuşmazlık konusu olan hususta 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereği tazminat koşullarının varlığının mevcut olduğunun tespit edilerek tazminat istemlerinin kabulü gerekirken reddinin kanuna aykırı olduğunu ve 6292 sayılı Kanun'un 7 nci maddesinin 1 inci ve 3 üncü fıkraları için Anayasaya aykırılık iddialarının cevaplandırılmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı davasını 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayandırmışsa da somut olaya uygulanacak maddenin 6292 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin 3 üncü fıkrası olduğu, bu maddede de açıkça dava açılamayacağı, hak ve tazminat talep edilemeyeceği, olayın özelliği itibarıyla genel kanun maddesinin değil olaya uygun hükümler taşıyan özel kanun maddesinin uygulanması gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde usul ve kanuna aykırı bir husus olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; Antalya ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 6664 ada 4 parsel sayılı 385 m² yüzölçümlü taşınmazın geldisi olan ... Mahallesi 253 parsel sayılı taşınmazın Ağustos 1322 tarih ve 2 nolu tapu kaydına istinaden dava dışı ... adına 18.10.1970 tarihinde tespit gördüğü ve itirazsız kesinleşerek 12.12.1972 tarihinde tapuya tescil edildiği, 10.150,00 m² yüzölçümlü 253 parselden hisse satın alan davacı ... hissesine karşılık imar uygulaması sonunda 6664 ada 4 parsel sayılı taşınmaz davacı adına tescil edilip ikinci imar uygulaması ile 6664 ada 15 parsel olarak davacı adına tescil edildiği, 6664 ada 15 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına 05.10.2004 tarihinde “6831 sayılı Kanunun 2. maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkartılan alanda kalmaktadır” şerhinin işlendiği ve Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/209 Esas, 2007/209 Karar sayılı dosyasında Hazine tarafından ...’a karşı açılan tapu iptali ve tescil davasında 15 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verildiği ve temyiz incelemesinden geçerek 02.06.2009 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafından sunulan Defterdarlık Milli Emlak Dairesi Başkanlığının 23.06.2016 tarihli cevabi yazısında 6664 ada 15 parsel sayılı taşınmazda kullanım kadastrosu çalışması devam etmekte olup çalışma sonucunun askı ilanına çıkarılacağı ve Antalya Kadastro Mahkemesinde kadastro çalışmalarına karşı dava açılabileceği belirtilmiş, 15.10.2016 tarihli cevabi yazıda ise 6664 ada 15 parsel sayılı taşınmazın 6292 sayılı Kanun'un 7 nci maddesine göre iadesi talep edilmiş olmakla 6292 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 26.04.2012 tarihinden itibaren 2 yıl içinde başvuruda bulunulmadığı anlaşıldığından yapılacak bir işlem bulunmadığı belirtilmiş olup, eldeki davanın 04.10.2016 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

3. 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 1007 nci maddesi gereğince tazminat şartları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.