Logo

5. Hukuk Dairesi2023/2089 E. 2023/10073 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sahte vekaletname ile yapılan taşınmaz satış işlemi nedeniyle uğranılan zararın, tapu kaydının iptal kararının kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle Hazine'den tahsili.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tapu kaydının iptali nedeniyle oluşan gerçek zararın, tapu sicil memurunun kusurundan kaynaklanmasa dahi Hazine'nin kusursuz sorumluluğu kapsamında değerlendirilmesi ve daha önceki bozma kararında belirtilen hususların kesin hüküm oluşturması gözetilerek, yerel mahkemenin davayı kısmen kabulüne ilişkin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/10 Esas, 2022/247 Karar

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki sahte vekaletname ile işlem yapılması nedeniyle taşınmazın satın alınması üzerine uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davalı Hazine vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 31.10.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma davalı Hazine vekili Avukat ... gelmiş, davacılar vekili duruşmaya katılmamıştır.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ...'ün İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 7775 parsel sayılı taşınmazı İstanbul 17. Noterliğinin 26.05.1981 tarihli ve 24371 yevmiye numarasında kayıtlı düzenleme şeklinde vekâletname ile tapu maliki Menahim Eskinazi tarafından yetkili vekili olarak görevlendirilen ... adlı şahıstan satın aldığını, tapuda alım satım işleminin 08.06.1981 tarihli ve 2236 yevmiye numaralı işlemle yapıldığını, 2. Bölge Tapu Sicil Muhafızlığı tarafından İstanbul Defterdarlığı Muhakemat Müdürlüğüne yazılan 25.08.1981 tarihli ve 2291 sayılı yazı ile yapılan satış sırasında ibraz edilen vekâletnamenin sahte olabileceğinin bildirildiğini, bunun neticesinde tapu kaydının iptali ile eski hâle iadesi hakkında dava açıldığını, Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/993 Esas sayılı dosyasında husumet hatasından dolayı davanın reddedildiğini ve kararın kesinleştiğini, müvekkilinin dava konusu taşınmazı tapu kütüğündeki kayda ve noterlikçe resen düzenlenen vekâletnameye inanarak ve güvenerek satın aldığını, kendisinin okur yazar olmadığını, dava konusu taşınmazı o tarihe kadar ki bütün birikimlerini harcayarak satın aldığını, akabinde taşınmazın tapusunun sahte vekaletname ile satış işlemi gerçekleştiğinden bahisle iptal edildiğini ve iptal kararının kesinleştiğini belirterek zararın tanzimini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı yargılama safahatında vefat etmiş, mirasçıları davacıyı temsil eden vekile vekâletname vererek davayı takip etmişlerdir.

II. CEVAP

Davalı Hazine cevap dilekçesinde özetle; davanın tapuda sahte vekâletnameye dayalı satış yapılmasından dolayı uğranılan zararın tanzimini talepli olduğunu, usulsüz işlemin sahte nüfus cüzdanı ile noterde sahte olarak düzenlenmiş vekaletnameden kaynaklanmakta olduğunu, Hazinenin sorumluluğunun tapu sicilinin tutulmasından kaynaklandığını, tapu sicilin düzenlenmesinden olmadığını, davalı olarak sorumlu olmadıklarını, davalı Hazine açısından illiyet bağının kesildiğini, davacının dilekçesinde belirtildiği üzere 1982 yılında sahtelik işlemini öğrendiğini belirterek zaman aşımı nedeniyle ve illiyet bağının kesilmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 24.09.2014 tarihli ve 2011/512 Esas, 2014/432 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin 24.09.2014 tarihli ve 2011/512 Esas, 2014/432 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; Hazine açısından illiyet bağının kesilmediği, zamanaşımı süresininde geçmediği belirtilerek zararın gerçekleştiği 01.03.2011 tarihi itibarıyla değerlendirme yapılması gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulü ile 393.091,83 TL'nin dava tarihinden tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; öncelikle zamanaşımı itirazında bulunarak davacının zararı ile tapu sicilinin tutulması arasında hiç bir illiyet bağı bulunmadığını, dosya kapsamında davacının tapu sicilinin tutulmasından dolayı hiç bir zararı olmadığını, Hazineye husumet yöneltilemeyeceğini, tapu iptal tescil davasında yapılan yargılama giderlerinin bu dava kapsamında istenemeyeceğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ile 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Tazminata konu taşınmazın ... isimli kişi tarafından İstanbul 17. Noterliğinde 26.05.1981 tarihli ve 24371 yevmiye numaralı vekaletname düzenlettirilmesi ve akabinde bu vekâletname kullanılarak tapu sicil memurluğu tarafından düzenlenen resmî senet uyarınca davacıya satılarak 08.06.1981 tarihinde tapu sicilinin oluştuğu, satış için kullanılan vekâletnamenin sahte olduğu gerekçesiyle davacı adına bulunan tapu kaydının Küçükçekmece Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 2001/202 Esas, 2008/699 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği, kararın 01.03.2011 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 07.06.2011 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, anlaşılmakla temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

31.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.