"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1608 Esas, 2022/1257 Karar
KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/429 Esas, 2021/256 Karar
Taraflar arasındaki tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Kanunu kapsamında Antalya ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 9379 ada 11 parsel sayılı taşınmazın kendilerine iade edilmesi, mümkün olmaması halinde rayiç bedelleri kapsamında yerlerine emsal taşınmazlar verilmesi, bunun da mümkün olmaması halinde rayiç bedellerinin kendilerine ödenmesi için Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü'ne yaptıkları başvurunun dava konusu taşınmazın iadeye tabi olmadığı belirtilmek suretiyle reddedildiğini, dava konusu taşınmazın murisleri ... tarafından kullanıldığı, taşınmaza ait olan 28.05.1943 tarihli ve 99 sayılı kök tapu kaydı incelendiğinde taşınmazın öncesinde de davacılara ait olduğunu belirterek davalı adına tescil edilen tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davacılar vekili 17.11.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile; davayı tamamen ıslah ettiklerini ve ekte sundukları ıslah dilekçesi doğrultusunda 04.06.2020 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değeri olarak belirlenen 260.625,55 TL’nin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak hisseleri oranında davacılara verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın davacılar murisi Durmuş Ali oğlu ... adına kayıtlı 94/305 hissenin Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/389 Esas, 1995/668 Karar sayılı dosyası ile Hazine adına tescil edildiğini, ... Belediye Başkanlığına ait 211/305 hissenin Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/227 Esas, 2006/676 Karar sayılı dosyası ile Hazine adına tescil edildiğini, ... mirasçıları ve ... Belediye Başkanlığının davaya konu taşınmaz için 2/B iade başvurusu yaptığını, davalı idare tarafından mirasçıların başvuruları reddedilerek ... Belediye Başkanlığına ait 211,00 m²lik hissenin iade işleminin yapıldığını, davacı tarafın talebinin kabul edilmesi için taşınmazın 31.12.2011 tarihinden öncesinden başlayarak bugüne kadar fiilen asli zilyet olarak kullandığını ispatlaması gerektiğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca açılan davalarda zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğunu, 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolmuş olanlar yönünden dava açma süresinin 18.11.2011 tarihinde dolacağını, oysa davacıların tapu iptali tescil davasını 2018 yılında açtıklarını ve tam ıslahı ise 2020 yılında yaptıklarını ileri sürerek zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın kök tapusu olan 28.05.1943 tarihli ve 99 sayılı kayıt getirtilmeden eksik inceleme ile karar verildiğini, Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/389 Esas, 1995/668 Karar sayılı ilamında bahsedilen 140,141,142,143 ve 144 parsel sayılı taşınmazların dava konusu taşınmazı kapsayıp kapsamadığı araştırılmadan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılıp davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/389 Esas sayılı dosyasının incelenmesi sonucunda, davacı ... tarafından eldeki dosya davacılarının murisi ...'ye karşı açtığı tapu kaydının iptali davası sonucunda dava konusu 140, 141, 142, 143, 144 parsel sayılı taşınmazların tapularının iptaline ve Hazine adına tapuya tesciline karar verildiği ve kararın gerekçesinde davacıların murisi ... adına tapuda kayıtlı bulunduğu iddia olunan 28.05.1943 tarihli ve 99 sayılı tapu kaydının 139 sayılı parsele revizyon gördüğü, dava konusu parsellerin ise bu tapu kaydı kapsamında kalmadığı ve 139 parsel sayılı taşınmaz ise dava konusu olmadığından bu parsel hakkında bir hüküm kurulmadığı, dolayısıyla söz konusu bu dava, davacıların dayandığı tapu kaydının iptaline ilişkin olmamakla birlikte, Antalya 6.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2006/227 Esas, sayılı dosyasında davacı ... tarafından ... Belediyesine karşı açılan dava sonucunda dava konusu 9379 ada 11 parselin davalı Belediye adına olan tapusunun iptaline ve Hazine adına tapuya tesciline karar verildiği ve Yargıtay incelemesinden geçerek 01.11.2007 tarihinde kesinleştiği, gerek dava konusu 9379 ada 11 parselin geldi tapu kaydının edinme sebebi bölümünde yazılı Antalya 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/389 Esas, ve 1995/668 Karar sayılı kararının kesinleştiği 17.10.1995 tarihinin iptal tarihinden öncesine denk geliyor olması nedeniyle dava açılması için makul süre olarak öngörülen ve 18.11.2009 tarihinden başlayan 2 yıllık dava açma süresi ve gerekse parseli iptal eden Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/227 Esas sayılı ilamının kesinleştiği tarih olan 01.11.2007 tarihinden dava tarihine kadar 10 yıllık dava açma zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olunması yerinde ise de karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13 üncü maddesinin 4 üncü fıkrasına göre davalı ... yararına 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi isabetsiz olduğundan istinaf başvurusunun bu yönden kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin iki numaralı alt bendi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.
3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi.
4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; dava konusu Antalya ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 144 parsel sayılı taşınmazın davacılar murisi ... adına kayıtlı olduğu, yapılan imar uygulaması sonucu ... ilçesi ... Mahallesi 9379 ada 11 parsel sayılı 305,00 m² yüzölçümlü taşınmazın 94/305 hissesi davacılar murisi ... adına tescil edildiği ve Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/389 Esas, 1995/668 Karar sayılı ilamı ile Hazine adına tescil edildiği, kararın 17.10.1995 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 15.05.2018 tarihinde açıldığı, dava tarih itibarıyla zamanaşımı süresinin dolduğu, davalı Hazinenin de süresinde verdiği cevap dilekçesiyle zamanaşımı definde bulunduğu anlaşılmıştır.
3. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren 6098 sayılı Kanun’un 146 ncı maddesine (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125 inci maddesine) göre 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesinin 29.09.2017 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 2014/6673 başvuru numaralı ve 25.07.2017 tarihli ...Kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararı nazara alındığında; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (YHGK) kararı ile 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi ile düzenlenen tazminat için hukuk yolu etkili hâle gelmiş olup Hukuk Genel Kurulu karar tarihi olan 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolanlar açısından makul süre içinde 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayanılarak dava açılması gerekir. Buna göre, 10 yıllık zamanaşımı süresi ve YHGK karar tarihinden itibaren makul süre dolmuş bulunduğundan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.