"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/910 Esas, 2022/1989 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/521 Esas, 2019/548 Karar (Birleştirilen Bakırköy 7. Asliye
Hukuk Mahkemesi 2018/10 Esas)
Taraflar arasındaki mülkiyetin tespiti istemine ilişkin asıl dava ile kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin birleştirilen davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın davalı ... davanın hukuki yarar yokluğundan reddi, davalı ... yönünden aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili asıl ve birleştirilen dava dilekçelerinde özetle; İstanbul ili, Bakırköy ilçesi, ... Mahallesi 377 ada 2 parsel sayılı taşınmazın davacıların murisi ...’nin iken muris hakkında firari ve mütegayyip eşhastan olduğu gerekçesi ile davaya konu taşınmazın davalı ... tarafından alınan vaziyet kararı gereğince Hazine adına tescil olduğunu, vaziyet kararının iptali için İstanbul 2. İdare Mahkemesi nezdinde 2016/2489 Esas, 2017/2192 Karar sayılı dosya ile dava ikame edildiğini, yapılan yargılama sonunda ise murisin firari ve mütegayyip eşhastan olmadığı anlaşıldığından, davalı ... tarafından alınan vaziyet kararında hukuka uyarlık bulunmayıp vaziyet kararının iptaline karar verildiğini, bu nedenle yapılan tescil işleminin yolsuz tescil hükmünde olduğunu, mülkiyetinin tamamının davacılar murisine ait olduğunun tespiti ile taşınmazın park yapılmak suretiyle kamulaştırma yapılmaksızın fiilen el atıldığını belirterek taşınmazın park olarak tamamına kamulaştırmasız olarak el koyan davalı idare adına tesciline, kamulaştırma yapmaksızın el atılan taşınmazın bedelinin tespiti ile davalı idarelerden yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesinin talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın tamamının 27.10.1952 tarihli kadastro beyanname ve kayıt varakası uyarınca "Kayıt dışı kalmış yerlerin tescili (ihya)" suretiyle 17.04.1953 tarihinde ... adına tescil edildiğini, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12.maddesi gereğince tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden kadastrodan önce hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamayacağı, dava açılamayacağı bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle;uzlaşma dava şartının yerine getirilmediğini, husumet itirazında bulunarak haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davada mülkiyetin tespiti yönünden hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddi ile birleştirilen kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davasının aktif husumete ilişkin dava şartı şokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; yolsuz tescilin söz konusu olduğunu, davacıların mülkiyet hakkına halel getirmeyeceğini, mülkiyetin aidiyetinin tespiti ile fiili el atma tazminat talepleri hakkında karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre, dava konusu taşınmaz ile ilgili mülkiyet hakkının tespiti ve kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası açılmış ise de eda davası açılması mümkün olan hallerde tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gibi İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 2016/2489 Esas, 2017/2192 Karar sayılı ilamı ile dava konusu taşınmaza ilişkin davacıların murisi hakkında alınan vaziyet kararının iptaline karar verilmiş ise de tapunun halen ... adına kayıtlı olduğu dikkate alındığında, davacıların öncelikle yolsuz tescili dayalı olarak tapu iptali tescil talepli bir dava açarak taşınmazın murisleri veya mirascıları adına kaydını sağladıktan sonra kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat talep edebilecekleri böylece mahkeme kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş,ayrıca Yargıtay denetiminden geçen benzer davalarda öncelikle tapu iptali ve tescil kararı verilmesinin ön şart olarak koşulmadığını,tescilin mülkiyeti etkilemeyeceği belirterek davacıların mülkiyet iddiasını ispatlaması durumunda doğrudan işin esasına girilebileceğini dava konusu taşınmaza da fiilen el atıldığı dosya içeriğiyle sabit olduğundan asıl ve birleştirilen davalarının kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, mülkiyetin tespiti ve kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6100 sayılı Kanun'un 106 ncı maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrası 114 üncü maddesinin birinci fıkrası (h) bendi ve 115 inci maddesinin ikinci fıkrası
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.